Şükrü Erbaş sihri

Güncelleme Tarihi:

Şükrü Erbaş sihri
Oluşturulma Tarihi: Ocak 16, 2019 14:12

En yenisi ‘Otların Uğultusu Altında’ dahil Şükrü Erbaş’ın tüm kitapları, şiirin insanın doğal hali olduğunu göstermekle kalmıyor, insanın ateş hali, su hali, toprak hali gibi şiir hali de olabileceğine canlı kanlı birer örnek. Acının söylettiği, bilgeleştirdiği, sessizleştirdiği ve artık yalnızca şiire dönüştürebildiği bir ‘hal’den söz ediyoruz.

Haberin Devamı

‘Şükrü Erbaş şiiri’ diye bir şey var, çok uzun zamandır. Artık ‘Şükrü Erbaş sihiri’ diye de bir şey var. Simya ilmi, kimya ilmi, rüya ilmi, dünya ilmi, hepsi buluşup kaynaşıp Şükrü Erbaş’ın şiirinde bize sihir olarak görünüyorlar. Damıtılmış, arıtılmış, içi dışı bir olmuş, şiir olmuş ama bize şiir olarak görünenin ardında neler olduğunu da duyumsatıyor.
Duyumsatmak güzel kavram da yeterli mi bilemedim. Sanki duyuş, deyiş, bekleyiş, özleyiş, hepsinden neşet eden bir söyleyiş var bu şiirde. Göze olduğu kadar kalbe de, kulağa geldiği kadar gönüle de dokunan, dokunan, dokunan...Okundukça dokunan, dokundukça okunan.
İnsanın şiir olma hali bundan başka ne olabilir? Şiir yalnızca sözcüklerden ibaret değildir. Sözcüklerle yazıldığına hiç kuşku yok da, onların nerelerden geçip geldikleri, geçemedikleri, gidenler kalanlar, hayattan bazı harflerini kurtaranlar, borç ödemek için bazılarını bırakanlar, ‘acının ötesinde bir acı’ taşıyanlar... Nilgün Marmara’nın bir dizesini hatırlıyorum, erken görmüşlerden, “Ey, iki adımlık yerküre/ senin bütün arka bahçelerini/ gördüm ben!” diyordu ‘Düşü ne biliyorum’ başlıklı şiirinde.
Şükrü Erbaş’ın ‘Küçük Acılar’dan (1984) başlayarak tüm şiiri, fakat özellikle 2012 tarihli ‘Bağbozumu Şarkıları’ndan bugüne, ‘Pervane’ (2015), ‘Yaşıyoruz Sessizce’ (2016), ‘Kuş Uçar Kanat Ağlar’ (2018) ve yeni çıkan ‘Otların Uğultusu Altında’ kitapları, şiirin insanın doğal hali, yalın hali olduğunu göstermekle kalmıyor, insanın da ateş hali, su hali, toprak hali gibi şiir hali de olabileceğine canlı kanlı bir örnek oluyor gözümüzün önünde duruyor.
Şiir estetiğine uyan bir yargı olmadığını biliyorum ama söylemeden de edemiyorum. Zira Şükrü Erbaş bu şiirleri canıyla yazıyor! Nilgün’ün dizesi, şimdi Şükrü’nün tüm şiiri için söylenebilir. Bir klişe olması yakıcılığını değiştirmez, acının söylettiği, bilgeleştirdiği, sessizleştirdiği ve artık yalnızca şiire dönüştürebildiği bir ‘hal’den söz ediyoruz. İki şey olabilirdi, aslında birbirini dışlamayan, yadsımayan iki şey, acı susturabilirdi ya da şiir haline getirebilirdi. Olan bu işte bence.
Şükrü Erbaş şiiri ve sihri bana süreç olarak hepimizin çok sevdiği, ‘ince kız’ın, Gülten Akın’ın ‘Sonra İşte Yaşlandım’ (1995) kitabıyla başlayan dönemini hatırlatıyor. Onun “Sana bu ataştan çokça pay düştü” dizesinin karşılığı olan hayatı ve şiiri gibi, Şükrü Erbaş da hayattan payına düşeni şiirle karşılıyor. Ülkü Tamer’in ‘Soğuk Otların Altında’ (1959) kitabına da bir sevgi duruşu olan ‘Otların Uğultusu Altında’da, en çok yalnızlık uğulduyor. Öyle ki “Sonra insan bir gün/ Yalnızlığını gösterecek kimseyi bulamıyor”, ama iyi ki “Sevmek ölümden uzun sürüyormuş”. Şiir de hepsinden uzun sürüyor belki!
Şükrü Erbaş’ın ilk şiirini yayımladığı yıldan, Varlık 1978, tam 40 yıl geçti. Burak Abatay, Erbaş’ın 40. yılı için yazılanları ‘Bir Dünya Şarkısı Şükrü Erbaş’ kitabında topladı. Kapağında Semih Poroy’un çizdiği şahane bir portresi var şairin. Şükrü hep anlatır, ben de unutmamak için buraya yazayım. Benim ilk şiir kitabım ‘Karşılığını Bulamamış Sorular’, Yaşar Miraç’ın Yeni Türkü Yayınları’ndan 1981 sonu çıkmıştı. O zaman Ankara’daydım daha, Şükrü’nün de kitabı yoktu, “Genç şaire şiir yolunda başarılar” gibi bir şeyler yazarak imzalamışım ona! Gördüğünüz gibi başarılı olacağını o zamandan bilmişim! Abatay sunuşunda “Bilmiyorum, kaç kere uzun uzun iç çeker insan bu kitabı okuyunca?” diye soruyor, ‘Yaşıyoruz Sessizce’ kitabı için. Tabii bu tüm şiirleri için geçerlidir Erbaş’ın. O “Yedi harften bir noktaya/ süzülmüş bir bilgelik, bir yücelik, bir enginlik./ Bu sözün tersi de aynı güzellikte doğru: bir noktadan/yedi harfe yükselmiş bir büyü, bir sır, bir hayat” diyordu Neşet Ertaş için. Bu kitap da Şükrü Erbaş için aynı şeyleri söyleyen yazılarla dolu.
C. Hakkı Zariç, ‘Aynalar pazarı’ yazısında, “Sokaklara taşmış yenilgi. Evlerde susulan şiddet. Sevginin acılaştığı yer. Ekmek buğusu. Emek ışığı. Üzümleri toplayan. Toprağın ve tabiatın hakkını peşin ödeyen” diyor ki Şükrü Erbaş da ‘ölmeden önce ölen’lerdendir bence.

Haberin Devamı

Şükrü Erbaş sihri

Haberin Devamı

OTLARIN UĞULTUSU ALTINDA
Şükrü Erbaş
Kırmızı Kedi Yayınları, 2019
77 sayfa, 12 TL.

Şükrü Erbaş sihri

BİR DÜNYA ŞARKISI Şükrü Erbaş
Hazırlayan: Burak Abatay
Kırmızı Kedi Yayınları, 2018
198 sayfa, 19.5 TL.

BAKMADAN GEÇME!