Güncelleme Tarihi:
Stephen King, hikâyelerini anlatmak için hemen hemen her türden yararlandı. Romanlar, kısa öyküler, senaryolar, hatta ‘televizyon için roman’ dediği eserler de kaleme aldı. Uzun öykü ya da kısa roman diyebileceğimiz orta uzunluktaki anlatı ise yazarın elindeki malzemeye kontrollü ve disiplinli bir yaklaşımı korumasını sağlarken, bir dereceye kadar genişlemesine de izin vererek yeteneklerini özellikle açığa çıkarmasını sağladı. ‘The Shawshank Redemption’ın da aralarında olduğu uzun öykülerini topladığı ‘Different Seasons’ı 1982’de yayımladığında bu konudaki rüştünü de kanıtlamış oldu. King, o zamandan beri, yaklaşık 10 yıllık aralıklarla çok çeşitli temalar, sahneler ve ortamlarla oynamasına, deneysel kurgular yapmasına izin veren üç benzer öykü koleksiyonu üretti. Bunların en sonuncusu ‘Kan Varsa’ ustalığını teyit eden dört yeni ve son derece ilgi çekici korku hikâyesini barındırıyor. King doğaüstü korku temalarının yanına dünyevi korkuları koyarak daha büyük bir etkiyi okuyucuya sunuyor. Yaşlılığın belirsizliğini, yaklaşan ölümü, teknolojinin sınır tanımamasını, halkın acı ve felaket iştahını kabartan haberleri korkunun başat aktörleri haline getiriyor.
Kitabın en uzun ve başlığa da adını veren öyküsü, geçen yılın başında televizyon dizisi olarak gösterilen, King’in 2018’de yayımladığı ‘The Outsider’ın devamı niteliğinde. Başlık ne kadar duygusuz gözükse de haber merkezlerinin en önemli önermesinden geliyor. Kan akarsa mürekkep akar; kan varsa haber de vardır. Hikâyenin yan karakterlerinden Brad’in dediği gibi; “Habercilerin söylediği bir laf vardır. Kan varsa haber de vardır diye. Bunun nedeni insanların en çok ilgisini çeken haberlerin felaket haberleri olması. Cinayetler. Patlamalar. Araba kazaları. Depremler. Dev dalgalar. İnsanlar bunları seviyor, artık telefonlarının video kayıt özellikleri sayesinde daha da çok seviyor.”
İNSANLIĞIN RÖNTGENCİ DOĞASI
İlk kez 2014 yılında yayımladığı ‘Bay Mercedes’ romanında ortaya çıkan, ‘The Outsider’da da önemli bir rol oynayan özel dedektif Holly Gibney isimli kadın yine karşımızda. Gibney, bu sefer bir ortaokuldaki bombalı saldırının son dakika haberini izlerken canlı yayın muhabiri Chet Ondowsky’de tuhaf bir şey fark ediyor. Küçük bir internet araştırması sonucunda ise katliam olaylarında, olay yerine ilk onun gelmesinin arkasında yatan gerçeğin peşine düşüyor. ‘Kan Varsa’ insanlığın röntgenci doğası ve bu röntgenciliği mümkün kılan korkutucu yaratık medyanın bir eleştirisini de okuyucuya sunuyor. King’in Gibney’e olan yakınlığı ve yarattığı karakterine olan düşkünlüğü anlatının her sayfasında kendini hissettiriyor. Gibney, yazara kendi yarattığı dünyalara bakmaktan keyif aldığı bir pencere veriyor.
‘Chuck’ın Hayatı’ dünyanın sonunun gelmesine farklı bir bakış açısı getiren bir hikâye. Toplumu ayakta tutan fiziksel altyapı çöküyor. Elektrik, internet gibi temel hizmetler yavaş yavaş bitiyor. Her şeyin ortasında bir dizi anlaşılmaz reklam her yerde ortaya çıkmaya başlıyor. Gülen bir işadamının fotoğrafıyla birlikte, ‘39 harika yıl! Teşekkürler Chuck’ yazılı reklam görseli her türlü mecrada insanların karşısına çıkıyor. King, hikâyenin üç bölümünü ters sırada sunuyor. King kitabın sonuna iliştirdiği ‘Yazarın Notu’ kısmında bu deneysel kurgusunun başarılı olup olmayacağına okuyucunun karar vereceğini de söylüyor.
‘Sıçan’, romanını tamamlamak için konuşan bir fareyle Faustvari bir pazarlığa giren yazarın peri masalı. Bu hikâyedeki dehşetin çoğu, herhangi bir yazarın aşina olacağı hayal kırıklığı ve izolasyondan geliyor. Bu nedenle ‘Sıçan’ en klasik King eserlerinden ‘The Shining’i andırıyor. ‘Bay Harrigan’ın Telefonu’nda King teknolojinin uğursuz büyüsünün korkutuculuğunu savunuyor.
Birbirinden tamamen farklı olsa da usta hikâye anlatıcısı King’in sesiyle bir şekilde birbirine bağlanan dört masaldan oluşan doğaüstü bir okuma deneyimi sizi bekliyor.
KAN VARSA
Stephen King
Çeviren: Gökçe Yavaş
Altın Kitaplar, 2021
432 sayfa, 55 TL