Güncelleme Tarihi:
Google’da “dil sürçmesi” tamlamasını arattığınızda, arama motorunun ikinci seçenek olarak sizi “dil sürçmesi Freud”a yönlendirmesi -nerdeyse söz konusu klişeyi haklı çıkarırcasına- bir tesadüften fazlasına işaret ediyor. Konuşma sırasında yapılan her hatayı bilinçdışıyla açıklayan meşhur önermenin bu yaygınlıkta kabulü, aslında dile yaklaşımın niteliğini de yansıtan bir sonuç: Dil, düşüncelerimizi yansıttığımız bir araçtan, sözcükler ise kendi içlerinde kapalı anlamlara işaret eden göstergelerden ibaret görülüyor.
Yeni projesi “Kazı ve Yüzey”in sergi ayağı SALT Galata’da devam eden Deniz Gül de çalışmalarında, popüler algıda böyle keskin karşıtlıklar atfedilen dile odaklanmakta. Sessel çağrışımlar ve kısaltmalar, sanatçının önceki sergilerinden “B.İ.M.A.B.K.R.” ve “Beş Kişilik Buffet”ye (5KB) adını veren yerleştirmelerinin de itici gücüydü. Sanatçı, SALT’ın “Ardışık” programının ikinci sergisi “Kazı ve Yüzey”de, dili yontulacak ya da oyulacak birer malzemeymiş gibi ele aldığı çalışmalarına devam ediyor. Ancak sözcüklerin “aldatıcılığına” teslim olmadan bir ayırıma dikkat çekmekte fayda var. Bu yontma süreci, yukarıda sözü geçen önermenin akla getireceği şekilde gizli olanı bulmaya yönelik bir çaba içermiyor. Gül’ün projeleri açık/gizli gibi karşıtlıkların ötesinde dilin o anlamları nasıl içerdiğine ve ürettiğine bakıyor. Örneğin “Beyaz İlmekli Manyel, Albay Bicol, Kornatlı Raziye” sözcüklerinin kısaltması “B.İ.M.A.B.K.R.”, yakın tarih ve cinsiyet normları gibi alanlar üzerinden toplumun bilinçdışına bakan bir çalışmaydı. Ancak bilinçdışı, bu projede kelimelerin arkasına saklanmıyor, tam da dilin ortasında ya da başka bir deyişle “yüzeyde” konumlanıyordu.
Deniz Gül'ün ‘Kazı ve Yüzey’ başlıklı sergisi 27 Haziran'a kadar SALT Galata'da.