Güncelleme Tarihi:
Slovoj Žižek, EK’in (Eleştirel Kültür) web sitesinde yer alan, Sarı Yeleklilerin taleplerine ilişkin bir söyleşide “Bunu söylemek çok korkunç ama bence entelektüel liderliğe ihtiyacımız var. (...) Benim çözümüm, şaka yapmıyorum, bürokratik sosyalizmdir” deyiveriyor. İlk cümle, Platon’u hatırlatıyor; ikincisi ise, J. Kuron-K. Modzelewski ikilisinin ‘Tekelci-Bürokratik Sosyalizm’ ile Toni Cliff’in ‘Rusya’da Devlet Kapitalizmi’ kitabını hatırlattı bana. Sovyetler’i yıkıma götüren yapı bugün yeniden bir vaat.
Bu girizgâhı Hélène Carrère D’encausse’un ‘Dünyayı Değiştiren Altı Yıl -1985-1991 Sovyet İmparatorluğu’nun Yıkılışı’ kitabı için yaptım. Ama D’encausse’un kitabı, Žižek’i veya Platon’u değil, John Reed’in ‘Dünyayı Sarsan On Gün’ünü referans ediniyor.
D’encausse’un kitabı, yakın tarihimiz hakkında tarihi bir polisiye gibi. Sözgelimi Sovyetler’in yıkımının nedenlerinden biri olarak değerlendirilen, Sovyet ordusunun Afganistan’a girme kararını Brejnev, uzmanlara ve Politbüro’ya sorarak değil, çevresindeki arkadaşlarına sorarak almış; üstelik Afganistan’ın Lenin’in Rusya’sını tanıyan ilk ülke olduğunu da unutarak. Ama uzmanların da, doğru bilgiyi yönetimden sanki daima gizliyor oluşları da inanılır gibi değil. Afganistan, Brejnev’e, SSCB’nin Küba’sı olarak yansıtılıyor, oysa Vietnam’ı olacaktır. Yine Çernobil Santralı’ndaki nükleer patlama sonucundaki felaketle ilgili kesin bilginin Gorbaçov’a ulaşması üç haftayı bulur. Politbüro, rüzgârdan umut beklemiş.
D’encausse, 70’lerde, Sovyetler’deki genel sağlık durumunun bozulduğuna, doğum oranının düştüğüne, ortalama insan ömrünün gözle görülür biçimde kısaldığına dikkat çekiyor ve bunun nedenlerinden birinin kadın nüfusunu vuran alkolizm olduğunu dile getiriyor. Politbüro 1985’te, ülkedeki alkoliklerin üçte birinin kadın olduğunu ve bunun da yarısının genç kadınlardan oluştuğu notunu düşmüş. “Çarlık Rusyası’nda neredeyse hiçbir kadın içki içmezdi, hele gençler asla ağzına koymazdı” notunu da göz ardı etmemek gerekir.
Sovyetler için ’demirperde’ ifadesini erken bir dönemde Churchill kullanmıştı. Bu ifadeyi Politbüro için de kullanmak gerekiyor. Politbüro’nun, Brejnev’in ölümünden Gorbaçov’un genel sekreter oluncaya kadarki dönemi doğrusu utanç vericidir. Yüzyılın başında genç ve zeki adamlardan oluşan SSCB’nin yönetim kadrosu, yaşlı ve vasat bir görünüm vermektedir. Askeri üstünlük uğruna girilen yarışın sonunda, 80’lerde, SSCB, tahıl ithal etmek zorunda kalır ve ekonomik bataklığa sürüklenir. “Bize ücret ödüyormuş gibi yapıyorlar, biz de çalışıyormuş gibi yapıyoruz” sözü bu dönemde ortaya çıkmış.
Gorbaçov, SSCB’yi, kötü bir yıkımdan iyi bir yıkıma taşımış diyebilir miyiz? D’encausse’un ‘Dünyayı Değiştiren Altı Yıl’ı, bu nedenle bir polisiye gibi.
DÜNYAYI DEĞİŞTİREN ALTI YIL - 1985-1991 SOVYET İMPARATORLUĞU’NUN YIKILIŞI
Helene Carrere D’encausse
Çeviren: Şehsuvar Aktaş
Yapı Kredi Yayınları, 2019
256 sayfa, 24,07TL.
HAFTANIN ÖNERİSİ:
1-Spinoza Hukukçuya Ne Söyler?, Derleyenler: Cemal Bâli Akal, Z. Efe Antalyalı, Zoe Kitap. Spinoza’yla ilgili çalışmalar, onun kaynaklarını, açılımlarını anlamaya yönelikti ve daha çok ‘Etika’ ile ‘Tanrıbilimsel Politik İnceleme’ye odaklanmıştı. Burada ‘Politik İnceleme’nin sorunsalı merkez edinilmiş.
2-Geçmişle Yüzleşme İmkânları ve İmkânsızlıklar, Cansu Muratoğlu, Zoe Kitap. Tony Judt, 2007 yılında kaleme aldığı bir yazısında (Olgular Değişince –içinde) “Kötülük sorununun tarihi, entelektüel hayatın temel konusu haline geldi” demişti. Muratoğlu’nun çalışması da bu bağlamda.