Güncelleme Tarihi:
Ayşe Kulin uzun zamandır devam eden sessizliğini bozdu ve ‘Hazan’ı yayımladı. Anı serisi romanlarını ‘Hayal’le bitirmeyi düşünürken ‘Hazan’ı yazdı Kulin. Kitap tamamen kişisel olduğu için ben de kişisel bir yazı yazmak istedim ‘Hazan’ üzerine. Defalarca söyleşi yaptığım, yazdığı kitapları kelimelerim yettiğince anlatmaya çalıştığım Kulin’in kitabını okumak, ebeveynini erken kaybetmiş biri olarak hayranı olduğum bir büyükle dertleşme, buluşma gibi oldu.
Ayşe Kulin her zaman kaleminin yanı sıra cesaretine, çalışkanlığına, hayat sevincine, zarafetine, işine olan saygısına ve bağlılığına hayran olduğum bir yazar olarak yer aldı benim hayatımda. Çok kez, edebiyat dünyasında ona haksızlık yapıldığını düşündüğümü de itiraf etmeliyim. Gördüm ki Kulin’in de can kırıklıkları var bu konuda. Özellikle de 2008 yılında Frankfurt Kitap Fuarı’nda Türk Yılı kutlanırken kendisinin oraya davetli olarak çağrılmamasına... Yaşadığı üzüntüyü yine öylesine zarif anlatıyor ki Kulin, onunla birlikte isyan etmemek mümkün değil. Pek çok kitabıyla çok satanlar listesine giren, kitapları pek çok dile çevrilen Kulin’in, Frankfurt Kitap Fuarı’nda yapılan törene izleyici olarak bile katılamamış olmasının yorumunu siz değerli edebiyatseverlere bırakıyorum.
EN BÃœYÃœK KORKUSU
‘Hazan’, Kulin’in pandemi yılında yaşadıklarını konu alsa da onun kişisel yazın tarihinin bilinmeyenlerini açıkladığı bir arşiv belgesi niteliği taşıyor. Daha önce Oya Baydar, pandemi günlüğünü yayımlamış, bu süreçte 65 yaş üstü insanların psikolojisini satırlarına aktarmıştı. Kulin de meslektaşına atıfta bulunuyor ama sürprizi kaçırmamak için üstü kapalı geçiyorum bu bölümü. Biz Kulin’in pandemide yaşadıklarına dönelim...
Geçirdiği ağır ameliyatın ardından, nekahet döneminde pandemiye yakalanıyor yazar. O dönemde evde kapalı kalmak Ayşe Hanım gibi aktif ve hayatı coşkuyla yaşadığını bildiğimiz biri için elbette zor oluyor. Kendisi de yaşadığı iç sıkıntısını yazamadığından dem vurarak anlatıyor. En çok da bu korkutuyor Kulin’i: Yazamamak. Düşünün ki ilk romanı yayımlandığından bugüne, en üretken yazarlardan biri olan Ayşe Kulin bu dönemde kalemine hükmedemiyor. O da çevresindekilerin ve özellikle yıllardır onunla kader birliği yapan menajeri Barbaros Altuğ’un de tavsiyesine uyup yazın hayatının anılarını toplamaya karar veriyor. İyi de yapıyor. Çünkü bu kitapla birlikte onun severek okuduğumuz kitaplarının öyküleri içinde buluyoruz kendimizi. Sadece kitaplarının öyküleri yok ‘Hazan’da. Dostları var Kulin’in, mutlulukları, hayal kırıklıkları, ülkesi için, ailesi için endişeleri var. Ama en çok da mutlulukların altını çizmek gerekiyor.
ERKEK ‘KARDELEN’ ALİ
Bir yazar için kitabının yolculuğuna eşlik etmekten, o kitapla birlikte yolculuk eden insanlarla tanışmaktan, övgüleri toplamaktan, hiç tanımadığı insanlardan o kitapları dinlemekten ve satırlarıyla ödüllendirilmekten daha keyifli ne olabilir ki... Ayşe Kulin işte tüm bunları anlatıyor ‘Hazan’da. Okuru kişisel dostluklarının yanı sıra kalemi aracılığıyla hayatına giren insanlarla da tanıştırıyor. Pek çok ilginç anekdot var içeride. Ama ben Şanghay’da yüksek lisans yapmakta olan, Adana’nın bağrından kopmuş Türk genci Ali’den bahsetmek istiyorum. Ali, Ayşe Kulin’e Şanghay’da mihmandarlık ediyor. Onunla konuştukça öğreniyor ki yazar, Ali bir ‘kardelen’. Yazar da şaşırıyor erkek bir kardelenle tanışınca ama öğrenince öyküsünü anlıyor ki, kaleminin izleri var Ali’de. Tıpkı hayata gerilerde başlamış ama bu proje sayesinde kendine istediği gibi bir hayat kurma şansı verilmiş pek çok genç gibi... Belki sırf bu onur bile yeter bir ömre. Ama Ayşe Kulin’in kalemiyle hayatını değiştirdiği, ilham verdiği insan öykülerinin küçük bir parçası ‘kardelen’ler.
HAZAN YAKIÅžMAZ SÄ°ZE
‘Hazan’ başta da dediğim gibi kişisel bir kitap. Kulin yazın hayatında yaşadığı her şeyi dürüstçe, her zamanki gibi cesurca, kimseye sempatik görünmeye çalışmadan, tarafsızca ve sözünü sakınmadan yazmış. Kitabın sonuna yazarlığı boyunca yaptığı her şeyi eklemiş. Pek çok kez tezlere konu olan yazar, öğrencilere bir referans kitabı hazırlamış. Adını ‘Hazan’ koymuş. Haklı nedenleri var elbette. Ama Ayşe Kulin ile ‘hazan’ kelimesini yan yana yakıştıramadım ben. Çünkü Kulin denince aklıma hep bitmez tükenmez bir coşku geliyor. Bizimle buluştuğunuz, kendinizi böyle içtenlikle anlattığınız için teşekkürler Ayşe Hanım. Tüm can kırıklıklarınızı da ben ve okurlarınız paylaşıyoruz sizinle. Nasıl siz kelimelerinizle merhem olduysanız bizim can kırıklıklarımıza, biz de sevgimizle yanınızdayız. Yeni romanlarınızda buluşmak üzere.
HAZANÂ
AyÅŸe Kulin
Everest Yayınları, 2021
350 sayfa, 39 TL.