‘Siyah adam’dan komik saçlı kötüye

Güncelleme Tarihi:

‘Siyah adam’dan komik saçlı kötüye
Oluşturulma Tarihi: Ekim 17, 2018 14:17

Salman Rushdie, son romanı ‘Altın Ev’de, Amerika’dan yola çıkarak dünyanın Obama ile Trump arasında geçirdiği değişimi, bir devletin süper kahraman algısının yok olup süper kötüye dönüşmesinin hikâyesini çarpıcı bir şekilde anlatıyor.

Haberin Devamı

Barack Obama’nın ABD Başkanı seçilmesi tüm dünya için bir milattı. Başkanlığı süresince yaptıkları uzun bir tartışma konusu olabilir ancak Obama’nın göreve geldiği ilk güne dönersek, o gün Doğulu bir aile New York’un en havalı mahallelerinden birine yerleşti. Her hallerinden milyoner oldukları belli olan bu aile tüm mahallenin dikkatini çekmişti: Tuhaf bir adam ve en az kendi kadar tuhaf üç oğlu. Ayrıcalıklı insanlar için kurulmuş bir bölgeye yerleşen bu ailenin Hitchcock’vari bir de röntgencileri vardı. İşte bu sinefil anlatıcı başrollerini söz konusu ailenin üstlendiği sinematografik bir hikâye anlatıyor bize. Her yazdığı ile gündem yaratmayı başaran Salman Rushdie’nin yeni romanı ‘Altın Ev’in konusu ana hatlarıyla yukarıda anlattığım gibi. Ama romanın asıl sırrı katmanlarında. Yazar katman katman ördüğü kitabında Amerika’nın sosyal ve siyasal portresini çiziyor. Elbette söz konusu Amerika olunca da bu portre tüm dünyaya yayılıyor. Rushdie’nin çizdiği portreye geri dönersem...

Haberin Devamı

YENİ HAYAT, YENİ İSİM, YENİ KİMLİK
Kendine Nero Golden adını veren bu adamın Petya (Petronius) adında nevrotik, Apu (Apuleius) adında agorafobik ve D (Dyonysos) adında mistik üç oğlu var. Babaları üç oğlundan, yeni bir hayata başlarken kendilerine yeni isimler bulmalarını istiyor. İsimlerden de anlaşıldığı üzere sadece yeni bir isim ve yeni bir mekân değil yeni birer karakter seçiyor bu ailenin fertleri. Amerika’daki fırsatlarla dolu hayata alışmaya başladıkça hayatlarına yeni insanlar da giriyor. Ve elbette kadınlar... Baba bir Rus kadınla yeniden evlenip dördüncü bir oğula sahip olurken ailesini trajik bir kazada kaybeden anlatıcının Golden ailesinin gizemine dair merakı her geçen gün artıyor. Onların sırlarını çözmeye adıyor kendini. Onun bu hikâyeden bir film çıkarma hevesinin peşinde okur da sürükleniyor romanın içine. Önce Hindistan’dan geldiğini öğreniyor ailenin, sonra mafyatik ilişkilerini... Ki bu mafyatik ilişkiler yerel ufak işler değil, kolları pek çok yere uzanan kılcal damarlar gibi dünyanın bedenini saran işler. Çocukların ikisinin annesinin trajik ölümü bu hikâyeye terör faktörünü eklerken Rus üvey anne ile yeni dünya düzeninin sonuçlarının yaşama etkilerine şahit oluyoruz.

Haberin Devamı

Bir yandan küreselleşmeyle küçülen dünyanın nasıl domino taşları gibi birbirlerini etkilediği izlenirken bir yandan da yazarın karakterleri işlerken nasıl ustalık gösterdiğine şahit oluyoruz. Oğulları babaların günahlarının bedelini ödüyor. ‘Altın Ev’ giderek parlaklığını yitiriyor. Üzerindeki parıltı her geçen gün eksiliyor. Ve roman Trump’ın Obama’nın yerine gelmesiyle sona eriyor. Rushdie bir söyleşisinde “Trump’ın seçimi Amerika için kötü bir haber ama bir roman için çok iyi bir şey” diyor. Çünkü ona göre kötü adam aniden komikleşti, nefret komik hale geldi. Amerikalı eleştirmenler bu düşüncelere pek katılmasalar da yazar ‘Altın Ev’de bu fikirden hareketle paralel bir evren kurarak kimlik arayışını, bu arayış içindeki çarpıklıkları resmediyor. Kitap boyunca sinemayı rehber olarak yanına alıp Hollywood hileleri kullanarak karakterleri dramatize ediyor. Sonunda da onları Amerikan tarzı bir sonla filmin içine yerleştiriyor. ‘Altın Ev’, Amerika’dan yola çıkarak dünyanın Obama ile Trump arasında geçirdiği değişimi, dönüşümü, bir devletin süper kahraman algısının yok olup, süper kötüye dönüşmesinin hikâyesini çarpıcı bir şekilde anlatıyor. Yanına sinemayı da alarak edebiyatseverlere olduğu kadar sinefillere de göz kırpıyor.

Haberin Devamı

‘Siyah adam’dan komik saçlı kötüye

Altın Ev
Salman Rushdie
Can Yayınları, 2018
456 sayfa, 35.50 TL.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!