Güncelleme Tarihi:
Serkan Karaismailoğlu’nun ismi ‘nöro-roman’ tanımıyla beraber geliyor: Sinirbilimsel gerçeklerin hayali bir kurguda okuyucuya sunulduğu bir roman. Sinirbilimin keşfettiği beynin çalışmalarını ve algının sınırları üzerinden yazılmış yüzlerce bilimkurgu eser var. Philip K. Dick, Stanislaw Lem, Arthur C. Clarke gibi usta yazarlar hem bizi insan yapan nedir hem de algılarımızın bizi nasıl bir gerçeklikte tuttuğuna dair geleceği resmettikleri kıymetli edebiyat eserleri verdi. Bilimkurgu doğal olarak gelişmekte olan bilimin geleceği üzerinden bu soruları yanıtlarken, Beatnik kuşağı ise algılarımızı farklılaştırmak üzere başka bir deneyim üzerinden sinirbilimsel gerçekleğimizi sorguluyordu. Sonuçta geçmiş dönemin bilimkurgusu artık bilimkurgu olmaktan çıkıp yeni gerçeklerimiz oluyor.
Karaismailoğlu’nun ilk ‘nöro-roman’ı, üçleme olarak tasarlanan ‘Mater’ serisi. İlk kitap ‘Pia Mater’ ile ikinci kitap ‘Arachnoid Mater’ yayımlandı; serinin son kitabı ‘Dura Mater’ ise 2021’de çıkacak.
‘Pia Mater’, bir komplonun içinde bulunduklarının farkında olmayan karakterlerinin bu komploya dair ipuçları edinmeleri ve aralarındaki bağın örülmeye başlamasıyla geçiyor daha çok. Sert bilimkurgucuların biraz sabır göstermesi gereken bir okuma deneyimi sunuyor ilk kitapta Karaismailoğlu, ki zaten bilimkurgu iddiası da yok. Yani iyi bir bilimkurgu okumasıyla bakmak yanıltıcı olabilir, daha çok sinirbilimsel gelişmelere dayalı bir komplo teorisinin kedi-fare oyunu.
Oyunu aktarırken seçilen isimler ile mekân ve kültürden bağımsız bir evren kurmaya çalışıyor yazar ve bazı karakterlerin birden fazla adının olmasıyla da bu bağı zedelemekten kaçınmıyor. Ancak karşılıklı diyaloglar, iç dünyanın sesleri, aşk, hayat gibi genel konulardaki yerleşik paternler bizi Türkiye gibi Doğu ve Batı kültürü ile grotesk bir kolaja dönerek hastalanmış şovenistik bir evrene taşıyor. Konu olarak ‘Pia Mater’ aslında keşif üzerine kurulu, herkesin esasını ve bağlarını keşfetmeye başladığı bir serüven. ‘Pia Mater’in beyin ve omurilik içindeki en hassas membran olması merkez karakterin Pia olacağını fısıldıyor okura. Eğer ilk 30 bölüme ulaşabilirseniz de merakınız harekete geçecek. İlk kitabın okunması birçok okur için yorucu olabilir. Sanki okura sinirbilimsel bir roman okuduğunu hatırlatmaya çalışan yerli yersiz ‘nöron’ vb. kelimelerin kullanımı, cümlelerin kısa ve sürekli di’li geçmiş zamanla sonlanarak akacak bir metnin okuma ritmini yitirmesi karşısında yapacak bir şey yok. Pek çok yeni yazarın yaptığı bilgi birikimini sergileyebilmek için bölüm başlarına konulan alıntıları da pas geçebiliriz. Hatta seride Illuminati’yi çağrıştıran ve 300-400 yıllık bir topluluğun ismi olarak seçilen kelimenin gerçekte ilk kez 19. yüzyılda ortaya çıkmış olmasını da görmezden gelebiliriz. Ama zaten sonuçta bir kurgu değil mi?
Öte taraftan ilgi çekici bir serüveni var ‘Mater’ serisinin; birbirlerinden habersiz büyümüş kardeşler, onlar üzerinde deneyler gerçekleştirmiş kaçık ebeveynler, bu ebeveynlerin kaçarak saklandığı dünya üzerinde neredeyse tüm bilimi kontrol eden muazzam bir yeraltı oluşumu, intikam peşindeki mafyatik karakterlerden intikam almak isteyen bir hacker ve her şeyden biraz... Ama en önemlisi optogen’ler...
İkinci kitap ‘Arachnoid Mater’de optogenetic araştırmaların komplocu sonucunu görüyoruz. Beyinleri optik olarak kontrol altında olan asker(-ler) ile bir başka genetik araştırmanın sonucu olan DNA üzerine veri kaydı da hikâyenin merkezine yerleşiyor. Yazar kitapta kullandığı bilimsel temelli konuların kökenlerine dair kaynakçalarını kitap sonuna yerleştirerek meraklı okuru bilime ve işin esasına yönlendiriyor ki normalde bir kurgu içinde çok sık karşılaştığımız bir durum değil; bu konuda yazarı alkışlamaktan geri kalmayalım. Diğer taraftan her ne kadar okurken zihninizi yorsa da nöronlarınızın yeni sinaptik bağlar kurabilmesini sağlayan hoş bir ilk deneme. 2021 yılında ‘Dura Mater’in konuyu nasıl sarmalayacağını görmek üzere bekliyoruz...
PÄ°A MATER
Serkan KaraismailoÄŸlu
Elma Yayınevi, 2019
424 sayfa, 45 TL.
ARACHNOID MATER
Serkan KaraismailoÄŸlu
Elma Yayınevi, 2020
488 sayfa, 49 TL.