Güncelleme Tarihi:
Şahit olduğu gerçek bir hikâyeden yolan Deniz Tekci, savaşın ortasında yeşeren ve sınır tanımayan gerçek bir öyküyü anlatıyor ‘Aşk Sınırı’nda. Körfez Savaşı sırasında sevdanın karasına düşen Raju ve Hira, savaş sonrası Bağdat’ta mahsur kalıyor. Türkiye - Irak sınırını kaçak yollardan geçmeye çalışırken Hakan Yüzbaşı ve Mert Asteğmen’le yolları kesişiyor. İki kaçak âşık ekseninde ilerleyen olaylar dizisi, bir yandan da iki askerin iç dünyalarına yaptığı yolculuklarla hem aşk hem de psikolojik gerilim tadında bir romanla baş başa bırakıyor okuru.
Deniz Tekci, ilk romanı ‘Aşk Sınırı’yla ilgili, “Beni derinden etkileyen gerçek bir olaydan esinlenerek kaleme aldığım bu kitap, aşk konusunda bizlere madalyonun öbür yüzünü gösteriyor. Aşkı her daim kadına yakıştırır dururuz ya... Halbuki Leyla’yı Mecnun’suz, Aslı’yı Kerem’siz, Şirin’i Ferhat’sız anlatıp aşklarına gıptayla bakabilir miydik? İşte ‘Aşk Sınırı’ savaşın ortasında yeşerip filizlenen ve sınır tanımayan bir büyük aşkın Raju’nun gönlünden dile düşmesini, ondan cesaret alan Hakan’ın ise yürek deşen aşkına tanıklık etmemizi sağlarken, aşkı bir de eril yönüyle aktarmaya çalışıyor. Tam da Şems’in buyurduğu gibi: Ey gönül! Şimdi sorarım sana, hangi aşk daha büyüktür? Anlatılarak dile düşen mi, anlatılmayıp yürek deşen mi?” yorumunda bulunuyor.