HAYDAR ERGÜLEN - haydaree@yahoo.com
Oluşturulma Tarihi: Nisan 07, 2023 10:26
‘Aramızdan Hayat Geçti’ (Everest Yayınları), Çiğdem Sezer’in toplu şiirleri, 1991-2019 arası 8 kitap. Cömert bir toplam. Onun şiirinde sözcükler sadece işaret etmekle kalmıyor, Turgut Uyar’ın “durma kendini hatırlat” dediği gibi oluyor, kendini, dünyayı, bir zamanları, acıları, sevinçleri, arkadaşlıkları, söylenmeden kalanları, bekleyip duranları, yolu yitirenleri, yağmurun düştüğü bazı bahçeleri sevindirirken bazılarını incittiğini durmadan hatırlatıyor!
“Bazı şiirler bekler bazı yaşları” dediği Necatigil’in çok doğrudur, öyle doğrudur ki insan inanamaz! Olsun. Okuyunca anlarsın, bekleyince anlarsın, yaşayınca anlarsın. Bazen de kendi anılarına bir şiirde rastlarsın. Anlara da. Yaşantı rastlaşması da olur duyumsal çarpışma, çağrışım şenliği, imgesel buluşma da! Hatta benim aklıma gelmeyen, öyle olduğu için daha da güzel pek çok başka şey de...
Çiğdem Sezer hep hatırlanacak şeylerin şiirini yazıyor. Hep hatırlanacak şeyler kederli ve sevinçlidir, ilki ikincisinin annesidir. Onun şiirinde ikisi de birbirinden yeni durur. Sevince taze diyesim var, kedere de yine. Yakınlıkları da ayrı. Birbirlerini beklemişler gibi hep, hiç ayrılmayacaklarmış ve şiirden başka da tutunacakları pek bir şey yokmuş ya da kalmamış gibi...
‘
Aramızdan Hayat Geçti’ (
Everest Yayınları), Çiğdem Sezer’in toplu şiirleri, 1991-2019 arası 8 kitap. Cömert bir toplam. Onun şiirinde sözcükler sadece işaret etmekle kalmıyor, Turgut Uyar’ın “durma kendini hatırlat” dediği gibi oluyor, kendini, dünyayı, bir zamanları, acıları, sevinçleri, arkadaşlıkları, söylenmeden kalanları, bekleyip duranları, yolu yitirenleri, yağmurun düştüğü bazı bahçeleri sevindirirken bazılarını incittiğini durmadan hatırlatıyor!
Hatırlamak ve hatırlatmak şiirin en güzel işi. Unutmamak ve unutturmamak bir anlamda. Çiğdem Sezer bunu öylesine ortaklaşmacı bir tutumla yapıyor ki, neredeyse ‘anlattığım senin hikâyen’ uyarısına benzer bir ‘yazdığım senin şiirin’ gerçeği çıkıyor ortaya. Belleğin büyük bahçesi. Bu büyük bahçede, şiirin bir başka büyüleyici hali, başkasının yerine yazma eylemi ışıltıyla yükseliyor.
Ben mi fazla alınganım acaba? Bir şairin şiirlerinde, sanki bir aynaymış gibi şiir, kendini bulmak, ziyadesiyle bulmak bir alınganlığın işareti olabilir mi? Belki de benim söyleyemediğim, yazmayı bilip beceremediğim şeylerle karşılaştığım içindir böyle düşünmem.
Öyleyse cömertin yanına cesuru da eklemek gerek. Onun yanına da açıksözlülüğü. Belleği büyülü bahçeye dönüştüren şiir için bunları yanına almak gerekebilir. Bir de varoluşu, yokluğu, iyiliği kötülüğü en iyi anlatan o dişil dil. Doğanın diline en yakın olan, şiirin diline de en yakın, hatta kendisi olur. Sakınmasız, içten, üşenmeyen, hesapsız, tartımı yeryüzüne ayarlı, kulak ve gönül verdiği tüm nesnelerle bir oluşun içinde seyrettiğini hiç unutmayan, en çok da başka kadınların varlığıyla gönençli bir şiirin yanında yürüyor Çiğdem Sezer.
Şiirin yanında: Şiiri o yazmış ama sahibi değil. Başka şiirleri kıskanmayan bir şiirin sahibi olmaktan daha güzeli yanında olmak ve şiire de sanki bir başkası yazmış gibi sevgiyle bakmak. Çiğdem Sezer’in şiirinde böyle bir yan yanalık var. Kendisiyle bir imece kurmuş gibi.
‘Aramızdan Hayat Geçti’, bu şiir için yapılabilecek en doğru tanımlardan biri. ‘Hayat’ bu toplamda tüm anlamlarıyla yaşıyor! Bir sözcüğün içine ne çok hayatın ve o hayatın ne çok halinin sığabildiğini görmek de şiir denen şeyin (neyin?) büyüsü işte. Zamanla sınanmış, gündelik olanla kalıcı olanla, bir küçücük an diye geçilmemiş, durulmuş, duyulmuş ve aynı duyuşla deyişe çevrilmiş, o deyişin kimi buruk, kimi kekre, kimi bahar, kimi yağmur sevinciyle, ama hepsinin yeri işte o aramızdan geçmeden önce bizi de toplayan bahçede büyütülmüş şiirler.
Olağan şiirin güzelliği de ürpertici olabilir. Söylenmiş gibi öylesine duran, fakat herkesi ilgilendiren sıradan şeylerin şiirinin ne denli etkileyici olabileceğine de sıkı bir örnek Çiğdem Sezer’in şiirleri. Ahmed Arif’in “Bir mısra boyu macera”sı, bir mısra boyu hayata dönüşüyor onda.
Edip’ten, Cemal’den, Turgut’tan, Sylvia’dan, Füruğ’dan, Necatigil’den, şu “bizden olma dünya”da kendimizi akraba hissettiğimiz bir avuç şairden de hislenen bir hayatı yaşamak kadar yazmanın da güzel yorgunluğuyla dolu şiirler. Yorulmaya değmiş şeyleri şiire dönüştürmenin güzelliği. O yorgunluk Sezer’in şiirlerinde geçtiği ve kaldığı yerlerin her köşesinde bir iz gibi duruyor, o duradursun, ‘Aramızdan Hayat Geçti’ uzun yıllar uzun uzun okunmayı hak ediyor.
“Onu dağılmış kelimelerden toplayan” bir şiirin hayatı çünkü bu.