Şiirin hakikati, esrarında mı?

Güncelleme Tarihi:

Şiirin hakikati, esrarında mı
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 21, 2020 13:13

'Beni Nereden Vuralım?' Zeynep Tuğçe Karadağ’ın ikinci kitabı. Güzel etkiler var. Güzel bir güvensizlik de. Şiiri güzelleştiren şeyler ikisi de. Şaşkınlığını koruduğu ya da bir şeyi ilk keşfettiği, dile döktüğü yerler, “İnsan, kendini ödemekten kaçan tek canlı”.

Haberin Devamı

Cevdet Karal’ın, Mehmet Seyda’nın romanının adıyla söylersem, Türk şiirinin ‘İçedönük ve Atak’ şairinin yani, ‘Cesedi Nereye Gömelim?’ kitabının adını hem duygu, hem söyleyiş olarak hatırlatıyor. İyiliklerin iyilikleri, iyi şeylerin iyi şeyleri hatırlatması kadar iyi bir şey var mı? İki kitap da adlarından başlayarak iyi kitaplar, iyi şiirlerle dolu hem.
Zeynep Tuğçe Karadağ’ın ikinci kitabı ‘Beni Nereden Vuralım’ı (İthaki) adındaki bu kuvvetin çağrısıyla bekledim biraz da. Bu arada İthaki’nin Devrim Horlu, Kaan Koç’la başlayan ve Karadağ ile süren şiir dizisini hem kitap seçimleri hem de kapak tasarımlarıyla çok beğendiğimi de söylemek isterim. Kutlarım. Hele bu süreçte genç şairlerin şiir kitaplarını yayımlamak, cesaret, özveri, daha da Türkçesi şairlikle açıklanabilir! Okur da bu çabayı karşılıksız bırakmamalı.
Karadağ’ın ikinci kitabı. Güzel etkiler var. Güzel bir güvensizlik de. Şiiri güzelleştiren şeyler ikisi de. Şaşkınlığını koruduğu ya da bir şeyi ilk keşfettiği, dile döktüğü yerler, “İnsan, kendini ödemekten kaçan tek canlı”. Güzel güvensizlik de nereden çıktı, şuradan. İlk kitaplar genellikle şairin en cesur kitaplarıdır! İkinci kitaplarsa daha ihtiyatlı, tedirgin, tedbirli ve aynı zamanda bunların hissettirdiği bir güvensizlik taşırlar. Karadağ’ın kitabı da bundan nasibini almış, hem kimin kitabı almadı ki? Ben rastlantıyla ikinci ve üçüncü şiir kitaplarımı aynı gün yayımlayarak bunu atlatmış bulunduğumu sanıyorum!
Güvensizlikte, söyleyebilecekken söylememe durumu var ilkin. Güzel bir durum. Kendini kolaycılıktan önlüyor, bir. Dizeyi savsöz olmaktan engelleyerek bir tür ‘büyübozumu’ gerçekleştiriyor, iki. Üçüncüsünü de her zamanki gibi, kitabı yeniden okuyunca bilebileceğim! Kanımca, güvenli, özgüvenli gibi durmaktansa, çiçeğiburnunda da birazdan düşecekmiş gibi, tetikte durmak şaire daha çok yakışır! Zeynep Tuğçe’nin kitabında hissettiğim tastamam budur!
‘Beni Nereden Vuralım?’ şiiri, bu haliyle de güzel, ama sanki daha uzun bir şiir vaat ediyormuş hissi uyandırdı bende, öylece bir klasik olabilirdi belki.
Velhasıl, güzel bir atak ve zarifçe geride duruş, şiir de belki bu ikisinin arasındadır: “Bir gün daha siyahı gezdim/üşüdüm. Göğsümden dal topladım yanmaya”. Bir de esrarlı bir dize, ki sanırım şiirin hakikati gibi bir şey: “Oysa şiirden beri kalmadı esrarım”. Şiir ikisini de istiyor, esrar ve hakikat. Karadağ da onun arayışında, coşkulu.

Şiirin hakikati, esrarında mı



BABAM İLE MERSEDES
“Onu en son öyle hatırlıyor dünya” diyor Hüseyin Akın, ‘Babam ile Mersedes’te (Şule). Esrar, hakikat ve hatıra, şiirin varlık nedenleri kendiliğinden sıralanıyor böylece. Akın, ‘Unutmanın Sildiği Resimler’de de (Şule) ‘şiir yazmanın kırk türlü sebebi’nden söz ediyor, “Hayatı onarır” diyor. Aslında yazdığı şiiri de böylece tanımlıyor.
Sizden iyi olmasın, iyi bir şair ve denemeci Hüseyin Akın. Onda şiirin onarıcı yanı da var, sevindirici, iç açıcı yanı da. Denemelerinin şiirlerine eşlik ettiği şair, ikisinde de aynı iyiliği okuyorsunuz, duyuyorsunuz. ‘Kitabım Çıktı Alınmayın’ adlı kitabını okumuştum, gel de alınma! Hüseyin, ‘Ateistler İçin Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi’ de yazan bir din kültürü öğretmeni.
Akın, hecenin günümüzdeki en iyi şairlerinden. Hece deyip geçmeyin, ondaki imkân serbestte bile yok! Serbest hece diyelim onun yazdıklarına. Çünkü ölçü olarak heceyle yazsa da, Divan şiirinin iyi yorumcusu şairler nasıl ‘Serbest Divan’ diyebileceğimiz bir yoruma uğratmışlarsa bu şiiri, Hüseyin’in hece için yaptığı da öyle.
Bunu yalnızca şiirde mi yapıyor, hayır, yazısında da serbest hececi o! Dünya bir dolap, çocuksa şayet, haklıdır, başlıklı yazıları da öyle, ‘Yoksul Kafiye’, ‘Cennetten Sürgün Sözcükler’ ve pek çok şiiri de: “Taşıdım içimi daha geniş bir eve/ Ceketi alıp çıktım, dünya gelmeye değmez”. Bunu da okuyunca, sanırım şairlerin dünya hakkında ortak bir yargıya vardıkları gün, şiirin de yazıldığı son gün olacak, diye düşündüm. Dünya kadar sebep var değil mi şiir yazmaya? “Dünya çok kalabalık, birisi bir cam açsın”.
Kader Sevinç şair arkadaşımız, onun adını hep Keder Sevinç diye okurum. H. Akın’ın da hem yazısını hem şiirini gül yüzlü keder diye!

Şiirin hakikati, esrarında mı


BAKMADAN GEÇME!