HAYDAR ERGÜLEN haydaree@yahoo.com
Oluşturulma Tarihi: Mart 11, 2022 12:23
‘Hayattayız Nihayet’, 28 yıldır hapiste olan İlhan Sami Çomak'ın dokuzuncu şiir kitabı. Çığlık atmıyor, bağırmıyor, daha içli, daha yakıcı bir şey yapıyor İlhan, kitabın ikinci bölümünün de adı olan ‘doğru suskunluk’la şiir yazıyor.
Nâzım Hikmet, “Ben içeri düştüğümden beri, güneşin etrafında on kere döndü dünya/ Ona sorarsanız: ’Lafı bile edilmez, mikroskobik bir zaman’/ Bana sorarsanız: ”On senesi ömrümün.” diyordu. O ömrünün 22.5 yılını mapus yattı. Şimdi dünyanın güneşin etrafında döneli nerdeyse 30 yıl olduğu uzuuuuun bir zamandır mapus yatan bir şair var, İlhan Sami Çomak.
İlhan dünyayı, memleketi, özgürlüğü ve nihayet şiiri yeni kitabıyla selamlıyor, ‘Hayattayız Nihayet’ (Manos). Türkçe ve anadili Kürtçe yazıyor. Sekiz şiir, bir deneme kitabı var. ‘Hayattayız Nihayet’ 9. şiir kitabı, 28 yıldır yattığı mapusta yazdığı son kitap bu olsun ve yenilerini dışarda yazsın artık! 49 yaşında ve “ömrümün yarısı gitti talana” dizesinden daha çoğu gitti hem talana hem yalana!
İlhan’ın deneme diye andığım kitabı ‘Karınca Yuvasını Dağıtmamak’ (İletişim) hem yaşamından izler taşıyor hem de yaşam, dünya, şiire dair düşüncelerini içeriyor. Ve onun doğaya, yeryüzüne bakışı, tutumu kitabın adından başlıyor. Öyle bir şair İlhan Sami Çomak. Metin Altıok’un da öğrencisi Bingöl’den dersem, insanlığının az çok kime benzediği de anlaşılır bundan.
Kitap müthiş bir özlemin dile gelmesi olan ‘Özgürlük’ şiiriyle açılıyor: “Çünkü götür beni buradan, çok şey gördüm/ Uzun uzun gördüm, uzun uzun üzüldüm”, özgürlüğe yazılmış bir şiir nasıl biter, onu yazan, isteyen, kendisine ‘insanım’ diyenin aklının, kalbinin alamayacağı kadar uzun bir süredir, 10 bin gündür yeryüzünden, doğadan, gökyüzünden uzak bir şairse hele, “Zamanıdır artık ben yağmurda ıslanan bir kuşum demenin/ Toprak kokusunu çekip içine zamanıdır gövdelenmenin/ Sevgimden kavra beni, yalnızlığımdan değil/ Özlemlerimden kavra beni, kaybettiklerimden değil/ Çocukluğumdan kavra beni, bugünümden değil” der ve ekler: “Peşindeyim”.
Çığlık atmıyor, bağırmıyor, daha içli, daha yakıcı bir şey yapıyor İlhan, kitabın ikinci bölümünün de adı olan ‘doğru suskunluk’la şiir yazıyor. Ne kimseden bağışlanmak dileyen ne de içeriyle dışarıyı karşılaştıran bir şiir bu, herkes yoluna, inancına, meşrebine, şiire ve dünyaya bakışına göre yorumlayabilir bu hali, bu tavrı, bu şiiri. Ben İlhan’ın yolu, kültürü olan ‘incinsen de incitme’ anlayışıyla dopdolu yüreğinin bir izdüşümü olarak da okuyorum şiirlerini.
‘Sol memenin altındaki cevahir’le birlikte, insana, dünyaya bakışını da karartmayan ve yeryüzünün hala iyilikle kurtarılabileceğine ilişkin kadim inançla nefes alıp veren bir şiir yazıyor çünkü. Şiir yaşıyor, şiir açıyor... Şiirin bir insanın ‘nefes’i olabileceğine başka örnekler de olmuştur yeryüzünde, ama bir şiirin nefes olarak bunca kıymetli olması az rastlanır bir şeydir.
O nedenle İlhan Sami Çomak’ın şiirini baştan beri tümüyle organik, her bakımdan doğal ve herhalde mapusluğu yaşamından fazla bir insanın taşıyamayacağı kadar da özgürleştirici buluyorum, öyle okuyorum. Şiirin bir yaşamı bunca özgürleştirdiğine bir çağda kaç kez tanık olabiliriz ki? Elbette olmasak daha iyidir, insanın özgürlüğü, ömrü pahasına gerçekleştirdiği etkinlikler hakkında konuşmak, onları övmek gereklidir ama kolaydır.
İlhan Sami Çomak diye bir şairi var bu memleketin, karınca yuvasını dağıtmadan, sevgiden vazgeçmeden, yolundaki iyimserliği şiirin gökyüzüyle buluşturma çabasına hiç ara vermeden, nerdeyse ‘bu da geçer’ kalenderliğinde bir şiir armağan ediyor bu kendisini dört duvara kapatan dünyaya, ondan habersiz insanlığa ve yoldaşı olan doğaya.
Bu şiirdeki merak ve hayret duygusu, onun dokuz kitabını da diri tutmuş, “deniz bilgim şu kadarcık”, “aşk bilgim şu kadarcık” demiş ama, göğün yedi katından altısını bilmiş ve yazmış. Yazmadığı tevazusundan, şiir katını söylemeyi de bize bırakmış. Öyle ya şairler her şeyi söylemezler, şiirin de böyle bir kadim sırrı olsun isterler, madem ki aramızdaki en eskidir ve en yeni!
Kutsadığı tek şey doğa olan bir şiirin iyilikten başka bir güce gereksinimi var mı? ‘Hayattayız Nihayet’ bu soruyu ve yanıtını da akla getiren bir şiir: “Bağışladım bitkiye suyu, hayvana dirimi/ ve hareketi/ Kuşa uçmanın geniş yolunu.../ İnsan karanlıkta gösterir aslını!/ Bağışladım yenilgiye kelimelerden/ dökülen soğukluğu.” Şiirin hepimizi bağışlasın İlhan Sami Çomak.