Güncelleme Tarihi:
Ajvide Lindqvist’in kült eseri ‘Bırak İçeri Gireyim’i (Let the Right One In) sahneye koyma fikri nasıl oluştu?
Filmi güçlü kılan, atmosferi ve oyuncularının naifliğiydi. Sinemada vampir mitinin gösterişli geçmişine rağmen, bu kadar yalın bir anlatım etkileyiciydi. Bu sadelik filmi seyirci için fikrin öne çıktığı bir filme dönüştürdü. Üzerine düşünebileceğiniz bir evren yaratmıştı film. Sinemanın ticariden çok sanatsal inceliklerinin öne çıktığı film, romanı da daha kıymetli yaptı. Bir hikâyenin tiyatro sahnesine taşınması için sahne diline yatkın olması gerekli benim için. Hikâyenin iyi olması sahne için yeterli koşul değil. Bu öyküdeki kahramanların beden süreci de tiyatronun dili için çok ilham verici.
Korku ve gerilim öğelerini tiyatro sahnesinde (görece) daha az görüyoruz. Siz de bu fikre katılır mısınız? Korku öğeleri ‘Bırak İçeri Gireyim’de sahnede nasıl yer bulacak?
Korku ve gerilim öğeleri özellikle tragedyada kullanılır. Hamlet’in babasının hayaleti, Euripides’in Medea’sında Medea’nın kendi çocuklarını öldürmesi, büyü yapması... Dram ve komedi türlerinde de bu öğeler kullanılır. Sahnenin teknik olarak sinemaya göre zorlukları var, bunları layığıyla aşmak için de ihtiyaç duyulan bütçeler çok yüksek. Sinemada bütçelerin daha fazla olması ve sinema teknolojisinin korku sinemasını kolay ve ucuz üretilebilir hale getirmesi, korku öğesini sinemada daha çok görmemize sebep oluyor.
Oskar arkadaşları tarafından sık sık aşağılanan ve öc almak isteyen bir karakter. Siz suç ve ceza kavramına nasıl yaklaşıyorsunuz?Şiddetin doğduğu geliştiği ortam öncelikli oyunda. Şiddetin tanımını yapmak, ve şiddetle yüzleşmek, şiddetin maskesini sıyırmak yapmamız gereken. Suç ve ceza kavramları döneme göre tekrar tekrar tanımlanmıştır. Öncelikle şiddeti toleranssızca açığa çıkartmalıyız ki şiddet suçunu doğru tespit edebilelim. Bu kavramlar insanın gelişme süreciyle netleşmiş, görünür hale gelmiştir.
Son dönemlerde İskandinav yazarların eserleri çok ilgi görüyor. Size göre hangi özellikleri yüzünden Kuzey Avrupa’dan çıkan işler çok seviliyor?
Çok tanıdık ve birbirinin tekrarı olan mekânlar, ritimler, diller, müzikler içerisinde İskandinavların getirdikleri renkler farklılaşıyor ve yeni keşif hazları veriyor. Avrupa’nın en kuzeyinde, ticari ve politik merkezden uzak görünen İskandinav ülkeleri görünürlük kazanmaya başladı. En iyi eğitim veren, refah ve mutluluk seviyeleri en yüksek olan bu ülkelere döndü gözler. Çünkü merkezde ters giden bir şeyler var ve bunu çözmüş ülkeler merak uyandırıyor. Bu ülkeleri tanımanın en kestirme yolu da hikâyelerini bilmek. Dünyaya yeni bir bakış açısına ihtiyacımız var ve bunu arıyoruz. Bir süre daha da arayacağız belli ki.
Bırak İçeri Gireyim, bu akşam 20.30’da Zorlu PSM’de izlenebilir.