Güncelleme Tarihi:
Çokyönlü, uluslararası ödüllü çağdaş sanatçı Shirin Neshat (d.1957, Kazvin, İran), ‘Land of Dreams’ (Düşler Ülkesi) başlıklı son çalışmasıyla Dirimart’a konuk oluyor. Yaşamı ve çalışmalarını New York’ta sürdüren Neshat, kariyerinde ilk kez objektifini misafir olduğu ABD’ye çeviriyor ve Trump yönetimi altında göçmenlere yönelik tehdidin bireysel yaşamları nasıl etkilediğini 111 portre fotoğrafına eşlik eden çift kanallı video yerleştirmesi ve geçen hafta sona eren 41. İstanbul Film Festivali’nde izleyiciyle buluşan aynı isimli uzun metrajlı filmiyle gözler önüne seriyor.
Galerinin verdiği bilgiler uyarınca, ‘Land of Dreams’ başlıklı ilk video, yerel insanları evlerinde fotoğraflamak için Batı Amerika’yı dolaşan Simin adında İranlı bir fotoğrafçıyı takip ediyor. Bu kimse, tanıştığı insanlara en son gördükleri rüyalarını soruyor ve sonunda kendini her bireyin bilinçaltında dolaşırken buluyor. ‘The Colony’ başlıklı ikinci videoda ise Simin, karşılaştığı insanların rüyalarını ve portrelerini arşivlemekle görevlendirilmiş bir İran casusuna dönüşüyor. Hem hayali hem belgesel karakterli videolar, sosyal, siyasal ve ekonomik adaletsizlik altında yaşayanların paylaştığı bütüncül bir insanlık durumunu düşündürüyor.
Yine Neshat tarafından çekilen, New Mexico sakinlerinin 111 portresinden oluşan fotoğraf yerleştirmesi ise kurgusal Simin karakterinin röportajları sırasında çekmiş olabileceği fotoğraflardan oluşuyor. Bu portreler, farklı yaş ve cinsiyetten yerli Amerikalılar, Afrikalı Amerikalılar ve Hispanikler gibi Amerikan kimliklerinin çeşitliliğini kapsıyor. Videolardaki kurgusal kahramana benzer şekilde, Neshat da bu insanlara rüyalarını soruyor ve bazılarını portrelerin üzerine Farsça yazılarla kaydediyor. Sanatçının geçmiş işlerinden tanıdığımız portrelerin üzerine kaligrafi uygulama pratiği, bu bağlamda bir kez daha ortaya çıkıyor.
Neshat’la ‘Land of Dreams’i konuştuk.
Yapıtlarınız, ‘sıradan’ insanları ‘sıradışı’ zaman ve mekânlarla bir araya getiriyor. Adeta ‘estetik bir çorba’yı tüm şifasıyla, çeşitliliği içinde yudumluyor gibiyiz. Sizin için son beş yılın en önemli değişim unsurları hangileriydi?
Serginin küratoryal yapısı hayli yalın. Sabit ve hareketli imgeyi, psikolojik, sanat tarihsel alt katmanları refakatinde, zıt yönlü hikâyelerle aynı kişi özelinde karşımıza çıkarıyor. İzleyicinin imge ile baş başa kalış hali oldukça kritik. Pek çok yüzle yüzleştiğimiz bir durum içinde kalırken, izleyici iken izlenen durumuna düşüyoruz. Her yüz, her yüzleşme bir kat daha önem kazanıyor...
Hepsinin suretindeki ruhani yılgınlık cabası...
Elbette yine, karakteristik olarak portrelerinizin siyah-beyaz oluşundan kaynaklı birer heykel hissiyatı da mevcut.
İnsan portrelerine tutkulu biri olarak fotoğrafa da heykel muamelesinde bulunurum. Üç boyutludurlar neredeyse. Arka plana hiç yer vermem. Yüzün, ellerin, bedenin duruşu... Neredeyse hareket edecekmişçesine duruşları beni çekiyor. Dediğiniz gibi, sıradan insanların son derece ikonik bir hal almaları... Öyle bir haldedir ki, anıt olsa yeridir. Taşıdıkları, hayatın yüküdür.
Shirin Neshat’ın ‘Land of Dreams’ başlıklı sergisi 22 Mayıs’a kadar Dirimart’ta.