Güncelleme Tarihi:
Hayatın rutin akışı içinde yaşama değer katan şeylerin neler olacağına nasıl karar verirsiniz? Değer verdiğiniz şeyler olmadan yapabileceklerinizin nasıl ayırdına varırsınız? Yarın öleceğimizi bilsek bu soruların bir anlamı kalır mı? Freud’un dediği gibi, “Kimse ölümle karşı karşıya kalmadıkça ya da bilinçaltında ölüm kavramı oluşmadıkça ölümden korkmaz”. Genki Kawamura ‘Bir Gün Kediler Dünyadan Yok Olsaydı’da bir Faust masalını ele alıyor. Masalında şeytanın sahnelerini sıklaştırıyor. İçine bir kedi koyuyor. Yazar, büyüleyici, komik aynı zamanda dokunaklı bir hikâye elde ediyor. Hayatta kalmanın ne anlama geldiğinin, yarın ölecek olsanız bir gün daha fazla yaşamak karşılığında nelerden vazgeçmek isteyebileceğinizin basit ama derinlikli bir hikâyesini okuyucuya sunuyor.
Japonya’da geçen ‘Bir Gün Kediler Dünyadan Yok Olsaydı’, 30 yaşında ölümcül bir beyin tümörü olduğu söylenen isimsiz anlatıcının yazdığı ‘ilk ve son’ mektubu içerir. Beyaz gömlek ve koyu pantolon giyen sessiz anlatıcının aksine, kendine benzeyen ama daha havalı ve Hawaii gömleği giyen Şeytan onunla bir anlaşma yapmak ister. Anlatıcıya yarın öleceğini belirten Şeytan, bir eşyayı dünyadan yok etmesine karşılık fazladan bir gün yaşam kazanacağını söyler. Anlatıcı başta anlaşmaya yanaşmasa da görünüşte sevimli bir karakter olan Şeytan 107’nci müşterisi olan adamla anlaşmak konusunda oldukça kararlıdır. Tabii romanın başında ortaya çıkan bu bilgiyle şu soru ortaya çıkar: “Hiç fark etmediğimiz neler ortadan kayboldu?” “Düşününce, Aloha’yla benden önce tanışan 107 kişi de kayıplara neden olmuştu ama geri kalanımız hiç fark etmemiştik. Sanki günlük hayatında sürekli kullandığın kahve fincanı ya da bir çift çorabın, sen farkına bile varmadan kaybolması gibiydi. Zaten fark etsen de istediğin kadar ara, bulamazdın. Belki de hep sahip olacağımızı sandığımız türlü türlü varlıklarımız biz hiç fark etmeden kaybolup gitmişti.”
Anlatıcı, ‘Aloha’ ismini koyduğu Şeytan’ın teklifini en sonunda kabul eder. Dünyadan kaybolacak ilk eşya olarak cep telefonlarını seçer. Şeytan ona son bir telefon görüşmesi hakkı verir ve son görüşmesinin kimle olması gerektiği sorusuyla karşı karşıya kalan anlatıcı cep telefonunun insanlar için ne anlama geldiği ve hayatını nasıl değiştirebileceği konusunda iç gözlem yapar. “Yirmi kısa yılda, aslında ihtiyacımız olmayan bu alet hayatlarımızın hâkimi olmuş, bizi onlarsız yaşayamayacağımıza inandırmıştı. İnsanoğlu cep telefonunu icat etmekle kalmamış, bir de telefonsuz kalma endişesini doğurmuştu.” Sonraki günlerinde de devam edecek olan kaybolmaları çerçeveleyen anlatı oldukça ilgi çekici ve anlatıcının düşünceleri çok anlamlı. Anlatıcı sonsuza kadar yaşama fırsatını elde ettiğini bilse de bir gün sonra kaybetmesi gereken nesne daha zor...
Kawamura, kitabında ölüm korkusunu şimdiye kadar yapılanlar arasında en ilgi çekici hikâyeyle ortaya koyuyor. Okuyucusuna sadece bir gün fazla yaşamak için feda edeceği şeylerin neler olabileceği sorusunu sorduruyor. Hayatımızın dünyadaki diğer her şeyden gerçekten daha önemli olup olmadığını sorgulatıyor. Kitaba adını veren kedilere gelince...Anlatıcının annesinin söylediği ile yazıyı sonlandırayım: “Kediler ve insanlar on bin yıldan fazladır dostlar. Bir kediyle uzun süre yaşayınca ona sahip olduğunu düşünebilirsin ama olayın öyle olmadığını fark edersin. Kediler basitçe arkadaşlıklarının zevkini yaşamamıza müsaade ediyorlar.”
BİR GÜN KEDİLER
DÜNYADAN YOK OLSAYDI
Genki Kawamura
Çeviren: Deniz Topaktaş
DEX, 2021
184 sayfa, 29 TL.