Güncelleme Tarihi:
Galata Rum Okulu, Sevim Sancaktar’ın ‘Göz Kapakları İki Dost İki Düşman’ başlıklı sergisini ağırlıyor. Sanatçının buluntu nesnelerle gerçekleştirdiği, mekâna özgü üç boyutlu uygulamalar ve fotografik düzenlemeler sergiyi oluşturan “Doğası gereği arşiv her zaman eksik kalır” düşüncesine tanıklık ediyor. Sancaktar arşiv, tarih yazımı, tanıklık, bakış, hatırlama ve unutma gibi kavramları ele alıyor. Fail Books tarafından yayımlananan Ezgi Bakçay ve Nora Tataryan’ın metinlerinin yer aldığı kitap da izleyiciye sunuluyor.
Sergide eksiklik ya da boşluğun hafızası, alışık olmadığımız biçimlerde karşımıza çıkıyor. Söze dökülmeyenin ve göze gelmeyenin; anlam ve anlamdışılık arasında, hatırlama ve unutma arasındaki asılı durma hali, Galata Rum Okulu odalarında kimi zaman kırık bir sandalyede, kimi zaman da zihnin tamamlamaya çalıştığı ama bir türlü emin olamadığı fotoğraflardaki bakış açısında yeniden biçimleniyor. Sergiyi gezerken sanki bir hayalet gibi ne olduğunu da tam olarak tanımlayamadığınız tuhaf bir his size eşlik ediyor. Kimi zaman bu his huzursuzluk verici de olsa sergiyi gezmeye devam ediyorsunuz. Sokaklardan, depodan, eskicilerden alınmış ve katman katman sökülen, zımparalanan sandalyeler üzerinde geçmişten kalma darp izlerinin ve belki de anlamsız bir terk edilme halinin izlerini taşıyor. Artık üzerlerinde oturulacak hali kalmayan bu sandalyeler Galata Rum Okulu’nun geniş salonunda eğreti iskeletlerinden bir meclis oluşturuyor. Konuşmanın bedenselliğini sorgulayan sandalyeler meclisi, otoritenin varlığını ufacık bir müdahaleyle alaşağı edebilecek biçimde kırılgan. Sorgusuz, sualsiz tüm ayrımcılıkları yok etmek istiyor.
Sancaktar’ın bir fotoğrafçının arşivinden derlediği 35 adet dia kasetinden oluşan düzenleme ise Galata Rum Okulu’nun odalarında birbirine benzeyen ama sergi kurulumu boyunca yerleri değişen, eksilen, azalan biçimlerde karşımıza çıkıyor. Yerinde olmayan diaların belirli belirsiz izleri, kayba dair bir anlam kargaşası da yaratıyor. Tesadüfen bulunan bu imgeler, dia kasetleri üzerinde sanki henüz yerini bulamamış, bu arayıştaki geçmişten gelen birer tanık gibi. Yer yer fotoğrafçının notları, mekânın izleri, çeşitli düzenlemeler de fotoğrafın hafızasında ister istemez yer alıyor.
Sanatçı ortadaki geniş odanın solunda siyah şeritlerin kapladığı bir alan yaratıyor. Odaya adımınızı attığınızda sadece şeritleri fark ediyor, ancak çok dikkatli bakarsanız şeritlerin ardındaki küçük yerleştirmeleri görebiliyorsunuz. İşte burada tam olarak gözün görme eylemi ve gözkapaklarının işlevini daha iyi anlıyorsunuz. Görme eyleminin zihnin algısındaki seçiciliğe bağlılığı, belleğin gözün hafızasına etkisi her adımda yeniden karşınıza çıkıyor. Sanatçı burada seyircisine göz kırpan sihirbaz rolü oynuyor. Gözkapaklarının dost mu düşman mı olduğuna siz karar veriyorsunuz.
Sancaktar’ın arşiv malzemeleriyle oluşturduğu sergi, anlam arayışlarının sınırlarını zorluyor. Zaman, arzu, anlam ve bellek kavramlarına yoğunlaşırken, her bir yerleştirmede kayıp olanın yokluğuna yer açan, eksik ve yeri tam olarak doldurulamayan, geçmişin izini süren soyut bellek mekânları yaratıyor.
‘Göz Kapakları İki Dost İki Düşman’ 15 Haziran’a kadar perşembe, cuma, cumartesi ve pazar günleri Galata Rum Okulu’nda görülebilir.