Güncelleme Tarihi:
1974 yılıydı, bir musibet hastalık geldi ve musallat oldu başına. Oysa şiir bekliyordu, Anadolu çağırıyordu. Boya çanaklarının, tüplerinin, fırçaların, kâğıtların, ağaç kalıpların, çakıl taşlarının arasında durmadan çalışmalıydı. Daha fazla sarıldı, hastalığına rağmen, üretmek adına köklerinin toprak kokusuna. Yaşar Kemal’in de dediği gibi “Anadolu’nun kedisiydi, koklamadığı yer kalmamıştı”. Adım adım Anadolu’ydu, Bedri Rahmi. Köşe bucak, nerede ne varsa, insanından yaşam döngüsüne, motifinden malzemesine, anıları, anlamları, bulundukları yerden çıkarıp, hem söze hem de biçime dönüştürüp, yeniden yeniyle buluşturmak tüm zamanını alıyordu. “Hastalığa ne hacet Bedros, sen Anadolu, Anadolu sendin!” Daha çok çalışmalıydı, daha çok üretip, içindeki sızıyı unutup, motif motif kokladığı Anadolu’ya daha çok sarılmalıydı. Böylesi hallerde bir sanatçının bu dünyadan gelip geçtiğine tanıklık ederek onun yaşama bağlılığını, attığı her adımda ‘efsane’ olabilmenin tanıklığını yaşattı, hem kendi dönemine hem de bugünlerden geleceğe uzanan genç neslin bilgi haznesine… “Bedri Rahmi Eyüboğlu” olmak, tıpkı sevmek gibi, güzel ve fakat oldukça da zor! Son an gelinceye kadar dostlarına selam gönderdi. Nasıl mı biliyoruz? İşte size Cerrahpaşa Hastanesi’ndeki oda kapısına astırdığı yazıdan birkaç cümle: “–Reisler! İyiyim, ama kusura bakmayın, çok, çok yorgunum.– Bağışlayın beni. B. Rahmi”. Kapıdaki yazının tarihi 10 Mayıs 1975 ve 20 Eylül 1975 tarihinde Bedri Rahmi Eyüboğlu bu dünyaya gözlerini kapadı. O çok sevdiği renklerini yetim, Anadolu’nun şiir kokan toprağını kendinden yoksun bıraktı.
Otoportre
Ankara CerModern uzun zamandır özlemini duyduğumuz bir Bedri Rahmi sergisine, 30 Temmuz 2017 tarihine kadar Pharmactive ana sponsorluğunda ev sahipliği yapıyor. Bugüne kadar gördüğünüz, tanıklık ettiğiniz sergilerden çok farklı olduğunu söylemeliyim. Tam bir Bedri Rahmi Eyüboğlu geçidi! Buram buram Bedros kokan bir sergi. Her duvarda ve köşede sizi karşılayan sanat dolu bir yaşamın detayları gizli bu sergide. Birçok resim, şiir, yazılar ve yazılarını yazdığı daktilosu, mektuplar, Akademi diploması, taşıyla toprağıyla Cumhuriyet Başkenti’ne taşınan Anadolu’nun sesi, motifi ve Bedri’si. Biyografisinin her satırını aklımın en uç noktasına kadar sindirdiğim Eyüboğlu’nun sergisini gezerken sesinin, soluğunun içinden geçtiği yazılarının, şiirlerinin ve en önemlisi de görülmedik, bilinmedik renkler bulmak adına malzemeyi alışılagelmişin dışında birçok deneysel teknikleri kullandığı resimlerinde kayboluyorsunuz.
Bedri Rahmi’nin Akademi diplomasına bakarken, anılarına düştüğü not gelip yerleşiyor diplomanın yazı aralarına: “Nihayet yıllardan sonra delicesine özlediğim mektebe kavuştum”. Ne büyük mutluluk onun için, diye düşünüyorum; Hasan Ali Yücel, Burhan Toprak, İbrahim Çallı ve Hikmet Onat imzalı, 563 numarayla Akademi kaydına geçilen diplomaya bakarken. Bir köşeden birçok resimdeki kara gözler size bakıyor, aniden yerinden fırlıyor ve gözlerinizin içine bakarak “çatal karam, çingenem…” şiirini okuyor. Öte yandan Âşık Veysel, diğer yandan ‘Ressamın Yemini’ her renge, her beneğe, kendi aklını, ömrü basacağına ant içiyor; ‘İstanbul’, ‘Kırmızı Bacaklı İğdeli Gelin’, ‘Ebabil Kuşu’, ‘Horon’, ‘Viva Zapata’ (1927), ‘Edirne’, ‘Trabzon’dan Manzara’, ‘Üsküdar’, ‘Çorum’ ve daha nicesi… Bana en çok heyecan veren resmin üzerindeki mısra ise şöyle: “Seni düşünürken, bir küçük çakıl tanesi ısınır içimde”. Sevgi, aşk, yaşama inancı, doğa tutkusu, bir çakıl taşı kadar sıcak, bir ‘Erik Ağacı’ kadar çiçeğe durmuş ve tam bu anda küçük bir kuş gelip yüreğinize konar, bırakır ellerinize Bedri’nin yüreğiyle ısınan çakıl taşını...
CerModern’de açılan ‘Sevmek Güzel Meslek’ adlı Bedri Rahmi Eyüboğlu retrospektifi bizlere yeniden çok şey anımsatıyor. Bedri Rahmi adı, Türkiye Plastik Sanatlar Tarihi’nde belki de en çok telaffuz edilen sanatçılar arasında. Böylesi bir halde insan sanatçı hakkında çok şey bildiğini sanıyor. Ama aslında hepimiz yanılıyoruz. Bir deniz derya olmuş yaşamın kısacık nefes alıp verme öyküsüne rağmen, çok şeyi bilmek ve gerçek bir Bedri Rahmi Eyüboğlu yorumu ortaya koymak mümkün mü? Ölümünden sonra açılan her sergide ve gerçekleşen etkinlikte Bedri Rahmi ismine yeniden yeniden bakılmalıydı ve toplu iğne ucu kadar bile en küçük detayın atlanmadan, tıpkı bir yapbozun parçaları gibi, bir araya getirilmesi gerektiğine inanıyorum. Bu cümlemin kendimce nedenleri var. Özellikle Bedri Rahmi biyografisi bir yaşamın kısa başlıklarını bize vermekle birlikte, 1950li yıllarla değişen ve gelişen Cumhuriyet Türkiye’sinde, döneminin iletişim, ulaşım, ülke sınırları dışında yer almanın kısıtlı olması da düşünüldüğünde, ulusal ve uluslararası alanda yaptıklarıyla, kendi öz kültürünün verilerini kullanarak, çağdaş bakışını cesaretle sergileyebilmeyi başaran ender sanatçılardandır. Bedri Rahmi ismi, Türkiye Resmi’nde üzerinde önemle durulması, doğru anımsanması ve geleceğe aktarılması gereken bir ekoldür.
Bedri Rahmi, Türkiye için bir bellektir. Okunması, korunması, yaşatılması, anımsanması ve aktarılması gereken bir bellek. Bedri Rahmi için, aynı klişe cümle dizilerinden daha fazlasının yazılmasına ve okunmasına ihtiyacımız bulunmaktadır. Hal böyle olunca da CerModern’in Bedri Rahmi Eyüboğlu retrospektifi, toplu olarak, sanatçının her alandaki kimliğine tüm belgelerin ışığında yeniden bir bakış sağlıyor.