Sevincin diyalektiği

Güncelleme Tarihi:

Sevincin diyalektiği
Oluşturulma Tarihi: Ekim 02, 2020 11:38

Alphan Akgül, ‘Bir Uçurumun Haritası’nda (YKY) varoluşun, huzursuzluğun, korkunun haritasını çizerken, bu üç zorluğu şiire kolayca taşımak yerine ‘punk’ bir tavrı seçmiş. Neredeyse Hasan Hüseyin’in kitabının adı gibi, ‘acıyı bal eylemiş’ diyebileceğimiz bir tavra yönelmiş.

Haberin Devamı

Sevincini kendine saklamayan, saklayamayanlar bu ‘sevinç fazlası’nı ne yaparlar? Ne yapacaklar, ihraç ederler! Dağıtırlar, paylaşırlar, bölüşürler. Fakat sevinç mi azınlıktadır, yoksa ‘çok incedir kırılır’ mı, insanlara mı fazla gelir yoksa? Öyle ya sevincin şımarıklık gibi algılandığı bir dünyada, toplulukta, şairlere de pek sevinç yakıştırılmadığından da elbette, sevinç, şiirden sürülmüştür. Ne yazık! Oysa tam da en şairimizden, Nâzım Hikmet’ten başlar sevinç. Olanca olumsuzluklar içinde üstelik. Belki de en çok gerekli olduğu yerde. Orhan Veli’de sürer. Oktay Rifat’ta şiirden taşar. Sina Akyol’da şiir biçimi olur. Lale Müldür’de bir kalp gibi atar ve dışa vurur. Turgay Fişekçi, Cem Uzungüneş, Coşkun Yerli, Hakan Savlı, Nazmi Ağıl’ın şiirleri sevinçle aynı hizadadır. Şimdi de Alphan Akgül’ün şiirinde okunmayı ve okundukça da sevinmeyi bekliyor. “Yetinmek Sevindirir” demişti Sina Akyol, okunmak da sevindirir, hele de şiirden sevinç sızıyorsa ve ‘bir ışık olup sözcüklerin üstüne’, oradan da varlığa dökülüyorsa...

Sevincin diyalektiği
Alphan Akgül, ‘Bir Uçurumun Haritası’nda (YKY) varoluşun, huzursuzluğun, korkunun haritasını çizerken, bu üç zorluğu şiire kolayca taşımak yerine ‘punk’ bir tavrı seçmiş. Neredeyse Hasan Hüseyin’in kitabının adı gibi, ‘acıyı bal eylemiş’ diyebileceğimiz bir tavra yönelmiş. Akgül’deki bu parıldayan, ışıklı hal, önceki kitabı, şiir kitabı değil ama, bir şair, üstelik şiiri artık koca bir yaz sayılan Oktay Rifat üstüne yazdığı ‘Güneş Yalnız Dirileri Isıtır’da (YKY, 2017) çok belirgindi. Alphan’ın kitabını şu iki şeyi de çok hissettirdiği için ayrıca sevdim: Şairin yazarken kattığı neşe ve şiirinden şairine geçen sevinç. Neşenin diyalektiği. İkincisi de okura duyurduğu sevinç: “Avangart bir şiirdir Komünist Manifesto” dizesinin ayrıca neşemizi yerine getirdiğini de saklayamam! Şiirin sevincine kapıldım ama kitabın ayırıcı bir yönü daha var. Her şiirin yanında bir de şiirle ilgili küçük bir yazı ya da öykü yer alıyor. Beklendiği gibi, ayrı da okuyabilirsiniz, şiirle birlikte de. “Sırf dönüyor diye dünya şairiz öyle değil mi?” Yalnızca üzmediğin ayrıca sevindiren şiirler de yazdığın için şairsin Alphan bana kalırsa, hem de çok iyi şiirlerinle.

Haberin Devamı

Bir Kadın Bir Zaman’ bir roman
Ne yazsa ‘şiirsel neşe’ içinde yazan şairimiz Arife Kalender’in romanı ‘Bir Kadın Bir Zaman’ (Hayal Yayınları) çok kadından, çok zamandan ve çok hayattan oluşan bir anlatı. “Tümü bendeydiler, bendiler” dediği üç kadın, Elif, Asya ve Bilge’den. Adeta birbirlerini tamamlayan yaşamöyküleri bir bakıma tanımlıyor da onları. Şiirin kılavuzluğunda, çocuk olmayı, masal olmayı, kardeşliği kurmayı, kendini bulmayı, kaybolmayı, derin dalmayı, bir zaman sığda kalmayı, ezcümle, klişe olmasına karşın hiç eskimeyen deyimle ‘büyüme’yi uzun, ayrıntılı bir öyküye yakıştırmış Kalender. Tam da şiirindeki gibi gözleri parlayarak, coşkuyla, sabırla, sevinçle ve gereğince anlatmış. Bir ‘büyüme öyküsü’ mü yalnızca, iki kere büyüme öyküsü aslında. Çünkü anlatıcı bir kadın ve Orta Anadolu’nun tam da mezhep ayrımının çatışmaya ve sürekli bir gerginliğe dönüştüğü bir ilinde büyümeye çalışmak iki kere çaba gerektiriyor olmalı. Bunu aşınca da gövdeyi, cinselliği cesurca ve yüksek sesle dillendiren Arife Kalender gibi bir şair çıkıyor ortaya, kadınlara mahsus kılınan, dayatılan o içbükey sesin ve sözün reddinde çok önemli payı olan şiirler yazıyor. Kalender’in şiirindeki bu ses, hem rengiyle hem de muhalefetindeki neşe öğesinin tonuyla duyulmaya, izlenmeye değer.

Sevincin diyalektiği
Kalender’in kitabı bir öyküler toplamı olarak da okunabilir. Yarım yüzyılı aşkın bir serüveni anlatırken, yazının sıcaklığını yitirmemesi, uzayıp sarkmaması için iyi bir yöntem uygulamış bence.
Okuyup bitirince, bu anlatılanlar eskide kaldı diye düşünmeyi isterdim ama, hayır. Şimdi daha çatışmacı, daha adaletsiz, daha tekinsiz bir dönemdeyiz ve kadının durumu eskisinden de zor. Kalender gibi yazısıyla, şiiriyle yüreklendirici şairlerimiz, yazarlarımız var ve böyle yapıtlara şimdi daha çok gereksinimimiz var. Örnek alınması gereken bir direnç ve yaşama uğraşı.

BAKMADAN GEÇME!