Sessiz aşk çığlığı: ‘Asal’

Güncelleme Tarihi:

Sessiz aşk çığlığı: ‘Asal’
Oluşturulma Tarihi: Haziran 06, 2022 12:37

Sevil Üçüncüoğlu, ‘Asal’ adlı romanında, ‘zengin oğlan fakir kız’ dramını, gözümüze sokmadan, klişelere yasalanmadan edebiyatın ve kurgunun olanaklarıyla gayet yerinde işlemiş.

Haberin Devamı

‘Kuş Ölümleri’ şiirinin başlangıç dizesinde “Gittikçe yalnızlaşıyorum bir sen varsın” diyor Ahmet Telli ve dönemin ürkekliğini imgenin gücüyle okura yansıtmaya, çağrıştırmaya çalışıyor. Devam eden şiirin bir dizesinde olan bitenin çaresizleştirdiği şair, “Bir sen varsın kurtulursam bu aşkla kurtulurum” diyor ve devam ediyor şiir.
Nihayet hepimiz şeftali rengi bir çift dudağın bizi öpmesiyle başka bir dünyaya adım attığımızı zannederiz, orada olmaktan, o anı yaşamaktan, o anı çoğaltmaktan geliriz kendimize. İçimizde kabaran ve bize daha önce duyumsamadığımız tılsımları yaşatan sarhoşluğu biriktirmek isteriz. Bitmeyecekmiş gibi, her anı aynı tılsım ve coşkuyla geçecekmiş gibi gelir bize; nezaketin, özenle seçilmiş cümlelerin, tarifsiz saygının ve büyülü temasın bir ömür süreceğine inanmak isteriz. Böyle midir gerçekten, ‘Sevmek bir ömür sürer’ demek bir şarkı sözünden ibaret midir yoksa gerçeği var mı?
Sevil Üçüncüoğlu, iki farklı sınıftan insanın bir araya gelmesinin yollarını kurgulamış ‘Asal’ romanında. Asal aynı zamanda romana adını veren kahramanızmızın adı. Varsıl bir ailenin oğlu Asal. Öyle aşırı istekleri, ipe sapa gelmez haşarılıkları, var olanı yemek ve tüketmekle semiren duyguların insanı değil Asal, vakur ve kendinin bilincinde bir genç.
Soruları var, içinden çıkamadığı varoluş nedenleri ve parçalanmış duygularını onarmak için yardım alıyor. Birine ‘Senin gerçeğin işte bu’ diye cümle kuracak olsanız, onun karşılığında soru cümleleri almanız kaçınılmaz olur, Asal da soru cümleleriyle yakın temas içinde olan bir insan. Eda ile müthiş bir akşam yemeğinin telaşını taşıyor kalbinin en derin yerinde.
Kısa sürede ailesi giriyor işin içinde ve ikili bir hayata adım adıyor nihayet. Eda, geldiği yere ve geçmişine öfkeli. Geldiği sınıfın onda temsil ettiği ne varsa Asal’ın ve ailesinin sunduğu varsıl hayata geçerek geride bırakmak için elinden geleni yapıyor. Sadece elinden gelen mi? Mümkün olsa bütün arşivi sildirecek kadar agresif bu konuda ve tez zamanda hamile kalarak yerini pekiştiriyor.

Haberin Devamı

Burada bir Yeşilçam melodramı değil söz konusu olan; zengin oğlan fakir kız dramını Sevil Üçüncüoğlu gözümüze sokmadan, klişelere yasalanmadan edebiyatın ve kurgunun olanaklarıyla gayet yerinde işlemiş. Bize öfkelenmek ve yargıda bulunmak değil, okuduklarımızdan gözlediğimiz ihtiras ve değişimin sonuçlarına diar ip uçlarını veriyor genellikle.
Ama hayat aşkın baş döndüren, göz kamaştıran, havalara uçuran tılsımıyla devam etmiyor kuşkusuz. Zaten kendince parçalanmış hayat yaşayan Asal’ın bir sabah yataktan kalkamaz ve kımldayamaz hale gelmesiyle yeni bir boyuta taşınıyor kurgu.
İnsan olmanın nedenlerini sorguladığımızda, doktorların iddialarından ‘alternatif tıp’çıların dumanlı seasnlarına aralanan kapıda bazen acının bazen de halisülasyonların ağırlığına tanık oluyoruz. Asal her şeye gözleriyle, kirpik hareketleriyle yanıt veren bir kişi haline gelince hayatın akışı ve soruların ritmi de değişiyor. Çekip giden bir babadan kalma boşluğun dolmadığı yerde, çözümü uzakta arayan annenin bıraktıkları da yanıt olmuyor maalesef. Bir kırgınlık değil Asal’ın büyüttüğü. Her şeye rağmen anlamaya ve affetmeye dair bir suskunlukla düşünüyor olan biteni. Bakıcısı Asya karekteri o kadar sevecen ve o kadar gerçekçi ki, kurgunun bir yerinde olanca ağırlığı yüklenerek insandan umudumuzu kesmemenin anahtarı oluveriyor.

Haberin Devamı

Her ailenin geçmişinde kaçırılmış olanaklar vardır, her ailenin geçmişinde bir zenginlik, pişmanlık ve övünç duyulacak bir takım ayrınılar, fotoğraflar, yazılı ya da sözlü bir tarih gizilidir. Asal da bu tarihin üstüne dayanıyor nihayet. Bir fırtına öncesi sessizliği gibi işliyor romanı Sevil Üçüncüoğlu, okuru sezdirmeden bir felakete soğru sürklerken de acele etmiyor ama o fırtınanın kırılan dallarını da gözüne sokmuyor kimsenin.
Nihayet bir kırılma anı geliyor nesilden nesile uzanan hikayede bilmediğimiz bir gerçekle kaşılaşıp başka bir hayatla yüzleşmemizi istiyor yazar. Her şeyin anlatıldığı gibi, yazıldığı ya da söylendiği gibi değil, yerin altından yerin üstüne uzanan bir başka gerçeğin var olduğunu, o gerçeğin de hayatı belirlerken ağırlığını yitirmediğini sezdiriyor bize.
Pişmanlığın insana fısılddaığı şeyler varır kuşkusuz; bazen alıp yere vurur insanı, bazen insan içine çıkacak bir heves bırakmaz bazen de üstüme gitmek için cesaretlendirir.
Asal bir farklı okuma deneyimi, herkesin kendi hikayesini farklı bir sonda bulabileceği, herkesin kendine farklı bir nenden sunableceği bir roman. Kimine göre umudu çoğaltmak anlamına gelebileceği gibi kimi için çaresizliğin doruğu anlamını da taşıyabilir. Edebiyatın gücü de bu değil mi zaten?
Ama ne olursa olsun aşk, Asal’da yapıcı bir coşkunluk için derin nefes almıyor.

Haberin Devamı

Sessiz aşk çığlığı: ‘Asal’
Asal
Sevil Üçüncüoğlu
Nemesis Kitap, 2022
168 sayfa.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!