Güncelleme Tarihi:
Severek dinlediğimiz şarkıların güftesini yazanı, türkülerin bestecisini, derleyenini, seyrettiğimiz operanın librettosunu yazanı merak etmeliyiz. Ev günlerinde kitaplığınızda nice kitap unutulmaya terk edilmiş duruşlarıyla raftan alıp göz gezdirmenizi bekler.
Hikmet Münir Ebcioğlu’nun (1927-1985) ‘Kendi Yazılarıyla Refik Halid’ kitabına rastladım. Kapağını da Münif Fehim yapmış. Münif Fehim’in çalışmalarını karikatür yarışması vesilesiyle Hürriyet’e almış, girişin duvarlarına koymuştuk.
Erol Üyepazarcı’nın kitabından edindiğimiz bilgiye göre, Ebcioğlu gerek telif gerek tercüme birçok polisiye kitaba imza atmış.1939-1941 yılları arasında 24 kitabı yayımlanmış. Kitaplar iki dizide yer almış. Biri ‘Polis Romanları’ diğeri de ‘Cinai Romanlar Serisi’. Ebcioğlu aynı zamanda iyi bir spikerdi, siyaset tarihimizdeki önemli haberleri ilk okuyandı.
Güfteleri ise türün iyi örneklerindendi, birkaçını anayım:
• Aile meclislerimizde çok çalıp söylediğimiz udi Şerif İçli’nin bestesi: ‘Gözlerin Hayran Bakarmış Görmeyip Israrımı’.
• Erol Sayan’ın bestesi: ‘Kadehinde Zehir Olsa Ben İçerim Bana Getir’.
• Selâhattin İnal’ın çok icra edilen bir şarkısı: ‘Sesinde Şarkısı Aşkın Figân Olup Gidiyor’.
• Cevdet Çağla’nın sevdiğim bir bestesi: ‘Şu Göğsüm Yırtılıp Baksan Dikenler Aynı Güldendir’.
ÇÖLÜN ÜSTÜNDE MIRILDANDIĞIM BESTE...
İstanbul Radyosu’nda kitap programı yaptığım dönemde Mustafa Nafiz Irmak’a rastlardım. İlk gördüğümde ilgimi çeken onun da papyon takmasıydı. Sonra birçok bestesini dinledim, başka müzisyenlerin bestelediği güftelerini de okudum. Yahya Kemal Beyatlı, güftenin ayrı özelliği olduğunu, her şiirin besteye gitmediğini belirttikten sonra Mustafa Nafiz Irmak’ın bestelerinin güftelerini çok beğendiğini söylermiş. Yazıya da geçmiş.
Ses belleğimde yer etmiş olanlardan bir seçki:
• ‘Kalbime Hasretin Zehri Döküldü’
• ‘Sahilde Saba Rüzgârı Ağlarken Uyan Sen’
• ‘Sebep Sensin Gönülde İhtilâle’
Anılarımda sözünü ederim. Kahire’de Türk Şehitliği’nin açılış törenine gitmiştik. MNG’nin özel uçağıyla. Açılışı Kültür Bakanı İstemihan Talay yapmıştı. Sonra da özel uçakla piramitlere yol alırken, uçağın penceresinden çöle bakıyordum, sarı denilince orayı hatırlarım. İşte o zaman Mustafa Nafiz Irmak’ın bestesini mırıldanmaya başladım:
“Çiçeksiz nağmesiz vahşi çöllerde/Kalırdım sen benim yârim olsaydın.” Mualla Gökçay’ın icrası çınladı kulaklarımda.
Güfteler hakkında daha fazla bilgi edinmek için Etem Ruhi Üngör’ün iki ciltlik çalışması ‘Türk Musikisi Güfteler Antolojisi’ni kitaplığınızda bulundurun.