Güncelleme Tarihi:
Tarihin değişmez çelişkilerinden birisi de gerçekle onun sunumu arasındaki çatışmadır. Çatışmayı besleyen temel faktör ise her zaman iktidar olgusudur. Tarihte farklı sebeplere bağlı olarak bazı olaylar hep olur ancak sonuçları sonradan gelenler tarafından kendilerince yorumlanıp kullanılır. Yakın tarihimizde ‘31 Mart Vakası’ olarak bilinen ve sonuçları özellikle Cumhuriyet’ten bu yana ‘irtica ve gericilik’ paradigması içinde sunulan hadise tipik bir iktidara göre tanımlama olayıdır. Hatta kullanışlı bir şablondur.
31 Mart Vakası üzerine pek çok roman yazıldı, tarihsel araştırmalar yapıldı. Son yıllardaki bağımsız bilimsel çalışmalar bir nebze de olsun alışıldık paradigmayı değiştirdi. Turan Akıncı, ‘İsyan, 31 Mart Ayaklanması ve Hareket Ordusu’ kitabında zaman zaman bu paradigmaya göz kırpsa bile özü itibariyle daha soğukkanlı ve sorgucu bir yöntem izliyor. Bu bağlamda kullandığı ‘şeriat örtüsü’, yani kılıfı tabirini yerinde görmek gerekiyor.
Çünkü, ordudan tasfiye edilen subaylar, subay olma şansını kaybeden er ve erbaşlar, medrese öğrenciliği sıfatıyla askerden kaçmaya çalışan softalar, eski komutanlar, yeni iktidardan yüz bulamayan memurlar, mecliste iktidarını kaybeden bürokrasi ve her zaman devrede olan İngiliz ve Rus etkisi, işlenen suikastler kendilerine ‘şeriat isteriz’ sloganını işletmekte tereddüt etmediler. Halkı devreye sokmak için onu icat ettiler. 19. yüzyıl ile başlayıp hızlanan rejim ve buna bağlı etnik faktörler de alttan alta körükleyici rol oynamıştı elbette.
Tarihi olaylar ve onların sonuçları üzerine zengin bağlamlar üretip oradan düşünme zahmetine katlanmayan nesiler, kendi iktidarlarını sağlamlaştırmak için tarihi gerçekleri saptırma yoluna giderler. Turan Akıncı, eksik de olsa ve çoğu popüler tarihçilik kaynaklarını kullanarak sekiz başlık halinde olayı öncesi ve sonrasıyla anlatmaya çalışıyor. Bu baş döndürücü dalgalanmaya toplumun ve zamanın nasıl dayandığını düşünmemek mümkün değil.
Turan Akıncı’ya göre olayın arkasında İngilizler vardır. Meşruti idarenin uzun vadede yaşaması emperyal ve sömürgeci İngiliz sistemini tehdit edecektir. İlkin, ittihatçı kadroların iktidardan uzaklaştırılması hedeflenmiş ama işler farklı yönde gelişmiştir. Derviş Vahdeti, Prens Sabahaddin İngiliz planının parçasıdır. Ne var ki ‘tüm Ortadoğu’daki faaliyetlerinde belge ve iz bırakmama yeteneğine sahip İngilizler’e ait belgeler yine bulunamamıştır.
Elbette bütün bu olup bitenler karşısında, efsanevi istihbaratın ne yaptığı, Abdülhamit’in kendi sonunu da getirecek oluşumlar karşısında tam olarak ne yaptığı veya ne yapamadığı da önemli bir soru / sorundur. Askerler arası çatışmadaki iktidar odağı olarak hangi rolü oynadığı önemlidir. İrtica, kolay ve işlek bir kavramdır ama tarih kurgudan gerçeğe yaklaştıkça aydınlanır. Bir toplumun her tür ‘organizeye’ açık hale gelişi / getirilişi de ayrı bir mesele olmalı.
İSYAN - 31 Mart Ayaklanması ve Hareket Ordusu
Turan Akıncı
Remzi Kitabevi, 2018
296 sayfa, 30 TL.