Sergey Prokofyev maratonu başlıyor

Güncelleme Tarihi:

Sergey Prokofyev maratonu başlıyor
Oluşturulma Tarihi: Aralık 07, 2017 13:52

Sascha Goetzel yönetimindeki Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası, 13 ve 14 Aralık’ta günümüzün eserleri en çok seslendirilen, en popüler bestecilerinden Sergey Prokofyev’in beş piyano konçertosunun seslendirileceği ‘Prokofyev Maratonu’na imza atacak. Solist ünlü piyanist Alexei Volodin.

Haberin Devamı

Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası, son yıllarda bir besteciyi ele alıp onun bir türde bestelediği tüm eserleri birkaç güne yayarak seslendiriyor. Piyanist Rudolf Buchbinder’in Beethoven’in tüm piyano sonatlarıyla piyano konçertolarını ayrı diziler halinde seslendirmesi, BİFO’nun yakın dönemdeki unutulmazları arasına girmişti. BİFO ‘maraton’ adıyla gelenekselleştirme yoluna gittiği konserler dizisinde şimdi de Rusya’nın yirminci yüzyılda dünyaya armağan ettiği en büyük bestecilerden Sergey Prokofyev’in beş piyano konçertosuna odaklanıyor.
‘Prokofyev Maratonu’ 13 ve 14 Aralık günlerinde İstanbul Lütfi Kırdar’da izlenebilecek. Günümüzün ünlü piyanistlerinden Alexei Volodin, Sascha Goetzel yönetimindeki BİFO eşliğinde 13 Aralık’ta Prokofyev’in ‘Op. 10 Re bemol majör Birinci’, ‘Op. 53 Si bemol majör Dördüncü’ ve ‘Op. 16 Sol minör İkinci’ piyano konçertolarını seslendirecek. Bu ilk konserin senfonik eserleri ise Prokofyev’in çağdaşı Şostakoviç’in ‘İkinci Vals’iyle yine Prokofyev’in ‘Op. 25 Re majör Birinci Senfoni’si. Volodin ve BİFO 14 Aralık’taki ikinci konserde ise Prokofyev’in ‘Op. 26 Do majör Üçüncü’ ve ‘Op. 55 Sol majör Beşinci’ piyano konçertolarını çalacaklar. Bu konserin diğer eserleri Ravel’in ‘İspanyol Rapsodisi’ (Prokofyev’in İspanyol asıllı olan ilk eşi Carolina Codina’ya bir selam mı dersiniz?) ve Nazilerce dejenere besteci ilan edilen Krenek’in ‘Op. 54 Orkestra için Potpuri’si.
Sergey Prokofyev günümüzün eserleri en çok seslendirilen, en popüler bestecilerinden biri. İyi bilinen eserleri arasında ‘Romeo ve Jülyet’ balesinden ‘Montegüler ve Kapuletler (Şövalyeler) Dansı’, 1936’da Rusya’ya temelli dönüş yaptığında çocuklar için bestelediği anlatıcı ve orkestralı ‘Peter ve Kurt’ öne çıkıyor. ‘Kumarbaz’, ‘Ateş Meleği’, ‘Savaş ve Barış’ operaları da dünya operalarında sıklıkla sahnelenir. Gelgelelim Prokofyev denildiğinde akla bu eserler kadar senfonileri ve konçertoları da gelir.

Haberin Devamı

Sergey Prokofyev maratonu başlıyor


YEDİ SENFONİ YAZDI
Toplam yedi senfoni yazan Prokofyev ayrıca iki keman konçertosu, Rostropoviç için de senfoni-konçerto adlı ilginç bir eseri repertuvara armağan etmiş. Yurttaşı Şostakoviç’inkini pek de aratmayan hareketli ve fırtınalı bir yaşam geçirmiş olan besteci, yine onun gibi, hemen her alanda verimli olmuş bir yaratıcıdır. Onun yaylı çalgılar dörtlülerini, keman-piyano sonatlarını ve piyano sonatlarını da konser salonlarında bugün sıkça dinleriz. 13-14 Aralık günlerinde ise Prokofyev’in 1912-1932 yılları arasında yazdığı beş piyano konçertosundan oluşan bir maratona hazırlanıyoruz.
Prokofyev’in piyano müziğinden bahsederken, perküsif ve ritmik karakteri, bu müziğin niteliği hakkında yapılan yorumların başında gelir. Gerçekten de, Prokofyev’in hem piyano sonatlarında hem de dinleyeceğimiz piyano konçertolarında, çalgının besteci tarafından sanki bir perküsyon aletiymişçesine tınlatıldığını çok sık duyarız. Ama bu, Prokofyev’in piyano eserlerinin daima ‘makine’ gibi tıkır tıkır işlediği, duygudan tamamen yoksun olduğu anlamına da gelmemeli. Konçerto ve senfonilerinin özellikle ağır bölümlerine kulak verildiğinde, Prokofyev’in lirizmi daha net duyulacaktır. Keza bestecinin -yine akla hemen Şostakoviç’i getiren- alaycı mizahı da eserlerinin hemen hepsine az çok sinmiş önemli bir öğedir (Örneğin, ‘Üçüncü Piyano Konçertosu’nun ağır bölümü).
Prokofyev’in 1912’de tamamladığı ve bir virtüoz piyanist olarak bizzat yorumladığı üç bölümlü ‘Birinci Konçerto’, 15-20 dakika süren uzunluğuyla, beş konçertosu içinde en kısa olanıdır. Konçertonun girişi ve finali aynı ezgiye sahip olmasıyla bilinir ve Prokofyev’in yazdığı en güzel ezgilerden biridir bu. Orijinal partisyonu Ekim Devrimi’nden sonra çıkan bir yangında imha olduğu için bestecinin 1923’te oturup yeniden yazmak zorunda kaldığı ‘İkinci Konçerto’ ise repertuvardaki en zor konçertolardandır. Sanki Prokofyev bu eserini kimse çalamasın diye yazmış gibidir. ‘Solistin canına okuyan’ dört bölümlü bu konçertoyu geçmişte olduğu gibi günümüzde de layıkıyla çalabilen piyanist sayısı o kadar azdır ki... Konçertonun ilk bölümünün ikinci yarısını kaplayan devasa kadans, eserin kendisi kadar ünlüdür.
1921 tarihli, üç bölümlü ‘Do majör Üçüncü Konçerto’, Prokofyev’in bu türdeki en sevilen konçertosudur dersek yanlış olmaz. Bir tema ve beş çeşitlemeden oluşan ağır bölüm, Prokofyev’in tüm yaratısı içinde adeta bir mücevher gibi parlar. 1931 tarihli dört bölümlü Dördüncü Konçerto ise, Birinci Dünya Savaşı’nda kolunu kaybeden piyanist Paul Wittgenstein’ın (meşhur filozofun ağabeyi) siparişi üzerine besteci tarafından sol el için yazılmıştır. Wittgenstein’ın, sipariş verdiği eseri sağlığında bir kez bile seslendirmemesi ilginçtir. Ağır bölümünü çok etkileyici bulduğum eserin kısa mı kısa son bölümünün tiz si bemol notasında son bulan pianissimo finali ise gayet sıradışıdır. Bu eserden bir yıl sonra yazdığı beş bölümlü Beşinci Konçerto’yla Prokofyev’in bu türe erken veda ettiği söylenebilir (Besteci, gadrine uğradığı Stalin’le aynı günde yani 5 Mart 1953 tarihinde yaşama veda etti). ‘Beşinci Konçerto’nun, birbirine yapı olarak çok benzeyen ilk üç bölümü, Prokofyev’in piyano besteciliğinin simgesi gibidir adeta: Ritmik, perküsif, muzip, alaycı...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!