Güncelleme Tarihi:
Bir anlığına durup kendinize ‘dışarıdan’ baktığınızda, hayat hikâyenize mesafe aldığınızda ironiye başvurmak kaçınılmaz mı? Eğer öyleyse ironi, akla ilk geldiği anlamıyla mı gerçekleşmek durumunda? Yoksa mesafe almanın, durum değerlendirmesinin farklı yöntemleri bulunabilir mi? Bahar Yürükoğlu’nun, 22 Nisan’a kadar artSümer’de görülebilecek, küratörlüğünü Gökcan Demirkazık’ın yaptığı kişisel sergisi ‘Belki de senin gibi olmak istiyorum’ bu yöntemleri araştırıyor. İnsanın doğayla ilişkisinde öngördüğü hiyerarşik yapı, Yürükoğlu’nun işlerinde yerini başka bir hisse bırakıyor.
Galerinin girişinde yer alan ‘Tersyüz’de siyah beyaz bir orman manzarasının üzerine yerleştirilmiş mavi üçgen, serginin geri kalanındaki ayrıntılara bakmak için açılmış bir pencere gibi. Tırnakları masmavi ojeyle boyalı bir elin bitkiyle teması (İsimsiz), kendini bırakmış kadın model (Tutulma), yine bir orman manzarasının içinde kaybolmayı reddeden pembe balonlar (Orman Partisi) Yürükoğlu’nun çevresiyle kurmak istediği ilişki türünün ipuçlarını barındırıyor. Sanatçının hedefinde ne etrafıyla bir olmak, ne de hâkim bir rol oynamak var. ‘Belki de senin gibi olmak istiyorum’ doğa içindeki varlığını hissettirmenin yolunun illa ki baskın olmaktan geçmesi gerekmediğini gösteriyor.
Yürükoğlu’nun bazı işlerinde siyah-beyaz fotoğraflara uyguladığı, bazılarında ise çalışmanın tamamını belirleyen canlı renkler, insanın aklına ister istemez sinemanın ‘Technicolor’ dönemini getiriyor. Sinema deneyimini daha da eşsiz kılmak için kullanılan ve doygun bir renk paletini temel alan ‘Technicolor’ teknolojisi, aslında sanatçının arayışına denk düşen bir tarihe sahip. Hollywood’un altın çağına gönderme yapan çağdaş filmler için, 1980’lere gelindiğinde tarihe gömülen bu eski teknolojiye referans vermek, o tarihi mesafeyi vurgulamakta en sık kullanılan yöntemlerden biri. Ancak zamanında ‘Technicolor’ yöntemiyle renklendirilmiş orijinal filmler de sinemayla ilişkinin bugünkünden farklı şekillerde işlediği bir dönemin ürünleri. Hikâyeyi zapturapt altına alan janr kurallarına rağmen filmlerin zihinsel bir süreçte değerlendirilmekten ziyade hissedildiği, yıldız oyuncuların etkisinin kelimelere kolay dökülemeyecek bir boyutunun olduğu bir dönem bu. Sanatçının bu renk paletini kullanımında da bir taraftan bu ironik mesafeyi alırken diğer taraftan o ironinin öngördüğü uzaklığı reddeden ve tekrar o hissi uyandırmayı amaçlayan bir tavır var.
Bahar Yürükoğlu’nun, ‘Belki de senin gibi olmak istiyorum’ başlıklı sergisi, 22 Nisan’a kadar artSümer’de.