Güncelleme Tarihi:
Ortam, Sönmez Karakurt’un ‘Genco’nun Yalan Dünyası’nın ardından gelen ikinci antikahramanı. 2008’den beri bizle beraber ve Penguen’de başladığı yolculuğuna Uykusuz’da devam ediyor. Onunla dergi üzerinde tanışmamışlar için şöyle özetleyebiliriz: Kendisi ‘yırtmaya’, hayatını Cihangir-Kadıköy hattına ve ajans ortamlarına taşımak istiyor, bu yolu yürüyenlerin de karşısına çıkabilecek bütün duraklara uğruyor. Metrobüste arka beşlinin ortasındaki köşe koltuğun ancak bacakları olmayan biri tarafından kullanılabilecek olması, annesinin gönderdiği yemek kolisini buzdolabının kuytusuna sotalayıp “Evde yiyecek bir şey yok” diyen arkadaş, işyerinde ilk gün ortama adapte olmak için yapılan şaşkınlıklar ve pek çok gerçekten ince detaya değinerek geçen bir hikâyesi var.
Bu ‘yırtma’ meselesi Ortam için her şeyden önemli. Bir de eğri oturup doğru konuşalım; yer yer çok karaktersiz bir şahıs, pek bir beceri sahibi de değil. “Aslında salak oğlan değil, çalışsa yapar” durumu var gibi ama işte motivasyonu yok, onu bulsa özgüveni yok, e şansı zaten yok... Bir olduramamalar silsilesi olarak akıp gidiyor. Oldurmaya yaklaştığında da onun için seviniyoruz çünkü bakmayın son toplamda kötü niyetli çocuk değil. Ne yapsın yani, içinde bulunduğu zaman ve ortamlar da bunlar. Yine etrafında gezinen adamlar arasında en iyisi bu. Etraf baştan sona telmaşa zaten. Bizimki de ondan değil, yeterince çakal olmamaktan kaybediyor.
Karakurt, o ve yaşadıkları üzerinden ortamların prototiplerine ve genel durumlara dair detayların altını çiziyor. Önüne geleni de gömüyor. Ortam’dan seken taşlar sana bana da geliyor haliyle. Çünkü adamımızın girdiği ortamlardan biri değilse diğeri “Ulan hepimiz oradaydık be!” diyebileceğimiz yerler. Neticede çok sakallı bir abi tarafından işletilen, nefes terapisi de yapılan komünal bir kamp deyince hangi beyaz yakalının gözünün önüne bir şey gelmez?
İşin güzel yanı şu, Ortam o yolu yürürken memleket de bir yerden bir yere yürüdüğü için enteresan durumlar oluştu. Telmaşa adamımız ajansa kapağı atıp, Beytullah Hoca’nın Fetih Finans reklamlarını yapar olduğunda onun adına nispeten olumlu bir gelişme yaşanıyor havası vardı. Şimdi bu işler sakat. Yırtma sürecine arada konjonktür de vurdu. Nereye geldiğini Uykusuz’da, nereden geldiğini ise Karakarga Yayınları’ndan çıkan albümde görebilirsiniz. Okurken Ortam için de ortamı için de hakikaten de “Bundan İstanbul’da çok var” diyeceksiniz.