‘Selman Bulut’u daha yakından tanımış oldum’

Güncelleme Tarihi:

‘Selman Bulut’u daha yakından tanımış oldum’
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 24, 2020 08:20

Onur Ünlü, ‘İtirazım Var’ filminin devamını roman olarak getirdi. ‘Hesabım Var’da imamlıktan istifa ettikten sonra bir pavyonda bağlama çalarak hayata tutunmaya çalışan Selman Bulut, yine karanlık cinayetlerin ortasında kalıyor. Mizah dozu yüksek, sürükleyici bir polisiye olan ‘Hesabım Var’ı Ünlü’yle konuştuk.

Haberin Devamı

İtirazım Var’ filminin devamını çekeceğinizi söylüyordunuz ama film değil roman çıktı karşımıza: ‘Hesabım Var’. Neden filmden vazgeçtiniz?
Biraz öyle oldu, evet. Pandemi sırasında baktım ki, birkaç ay evde olacağız, öyle görünüyor. Kafamda vardı, vakit bulamıyordum. Çünkü filmin senaryosu hazırdı. Ama ekonomik durumlar, şunlar bunlar, daha çok da yapımcıların cesaret edememesi filan gibi sebeplerden dolayı film yapılamaz noktaya geldi. Ben de öyle olamıyorsa böyle olsun dedim. Neticede bir şey söyleyeceğiz, o formda değil bu formda söylerim dedim, kimsenin eyvallahına ihtiyacım yok.

Peki hazır senaryoyu romana dönüştürmek nasıl bir deneyimdi? Pek alışıldık bir durum değil zira.
Aslında sadece elimde bir çeşit sıralama, tretman, zaten romanda da yapman gereken bir akış vardı. Bana sadece bir akış sağladı. Bir de bazı diyaloglardan faydalandım. Onun dışında bambaşka bir şey ikisi. Romanda Selman Bulut’u daha yakından tanımış olduk. Bu benim için de geçerli. Böyle bir adam olduğunu ben de bilmiyordum. Romanda filmde olmayan bazı şeyleri söyleme zorunluluğu oluyor. Bu kısımlar beni epey uğraştırdı. Babayı ben de daha yakından tanımış oldum, o açıdan iyi oldu.

Haberin Devamı

‘Hesabım Var’ın filme çekilme ihtimali var mı günün birinde?
İhtimal olarak hâlâ var. Bütün romanların nasıl varsa... Bu arada senaryoda da boşluklar varmış, o çıktı ortaya, romanı yazarken onu gördüm. Filme çekilirse daha iyi olacak yani.

Selman Bulut sıradışı bir karakter. Aslında eski bir imam ama antropoloji okumuş, iyi boks biliyor, bağlama çalıyor, satranç tutkunu, felsefe ve edebiyat bilgisi gayet iyi... Bütün bu birbirine benzemez özellikler bir imam karakterinde nasıl bir araya geldi?
Ben bir karakter oluşturdum kafamda, mesleği de imamlık. Mesleğinin dışında öyle bir insan o. Ben adamın kendisiyle daha çok ilgileniyorum. Polisiye bir metin kurarken karaktere birtakım özellikler yüklemen gerekir ki hem hikâye daha işlek hale gelsin hem de bazı şeyleri nereden bildiğini kolay anlayalım. Yani bir imam ama nasıl bu kadar analitik düşünebiliyor, çünkü satranca çok meraklı. E başı belaya girdiğinde onu nasıl çözüyor, çünkü boks biliyor. Verili din anlayışına itiraz edebilmesi antropoloji bilmesiyle alakalı, gibi... Yani karakteri kurarken zorunlu olarak ortaya çıkıyor bunlar.

Haberin Devamı

Yazarken karakterin mi şehvetine kapılırsın, hikâyenin mi?
Her zaman karakterin... Hikâyeyi zaten karakter verir. Hikâye sanıldığının aksine karakterin zorunlu bir sonucudur. Kendi hayatımızdaki hikâyeyi yazan aslında bizsek, bizim bir sonucumuzsa hikâyemiz, bir film ya da romanda da böyle... Ortada bir şehvet varsa o karakterle ilgilidir.

Cinayetleri kriminal tekniklerle değil de sezgileriyle çözen Selman Bulut’u polisiye edebiyatın meşhur dedektifleri arasında kime benzetirsin?
Georges Simenon’un dedektif Maigret’sine benzetiyorum daha çok. Simenon öyle bir noktaya getirir ki Maigret karakterini; mesela bir hikâyede ayağı kırılır ve aklını, sezgilerini kullanarak evde oturduğu yerden çözer cinayeti. Selman Bulut o ekolden. Teknolojiyle çok arası yok. Aslında kamunun ürettiği bilgiye de inanmıyor Selman Bulut, onunla ilgili her zaman şüphe içinde. Kendisi dışındaki her şeyden, zaman zaman kendisinden bile şüphe içinde. Hatırlarsın Şizofrengi dergisinin mottosu vardı; ‘Bütünüyle kuşkudayız’ diye, Selman Bulut da öyle, bütünüyle kuşkuda. Ama bundan dolayı da zihni sürekli işlek. Şüphe onu dinamik tutuyor. Şöyle özetleyebilirim; kamunun derdine çare bulunur, şüphenin derdine çare bulunmaz!

Haberin Devamı

Mizah dozu hayli yüksek bir polisiye ‘Hesabım Var’. Bir polisiyede görmeye alıştığımızdan daha fazla mizahı var...
Aslında komik olsun diye bir şey yazmıyorum. Selman Bulut bir yanıyla çok aptal bir adam. O komik durumlar aptal tarafından çıkıyor. Sapsaf bir tarafı var. Sert şeylerle karşılaştığı zaman doğal olarak komik çıkıyor ortaya. Ama inatçı da bir yandan. Israr ediyor üzerine gitmekte, bazan yanlış olduğunu bile bile... Bu, dünyada ne halt ettiğimizi bilemememizin bizde yarattığı şaşkanlıktan kaynaklanan bir komik. Biraz varoluşçu yerden komik. Selman Bulut da emin değil. Söylüyor zaten romanda; niye burada olduğunu bilemiyor. Bir şeyden bahsederken “Galiba bunun hesabı öbür tarafa kalacak. Ama her şey öbür tarafa kalacaksa bu taraf niye var o zaman” diyor. Bunu söyleyen bir imam, bu da gergin ve dinamik bir çelişki durumu yaratıyor. Komik de işte dünyada bulunmakla ilgili bu sıkıntıdan çıkıyor.

Haberin Devamı

KALP KIRMAK İSTEMEM
Romanda suç örgütü gibi çalışan bir tarikatla hesabı var Selman Bulut’un. Demin filmle ilgili yapımcıların cesaret edememesinden bahsetmiştiniz, zira dinç ve inanç hassas meseleler. Siz bu konulara girerken çekinmiyor musunuz?
Çekinmiyorum; çünkü Türkiye’de başından beri resmi olarak İslamiyetin Sünni mezhebinin belli bir yorumu yaşanıyor ve doğrunun o olduğu söyleniyor. Ama o değil. Ne olduğunu bilmiyoruz, başka bir şey de değil. Benim de bir dünya görüşüm var. Nasıl ki bunu söyleyenler haklı olduklarını düşünüyor, ben de onların haksız olduğunu düşünüyorum, fikrimi söylüyorum. Ben şu anda durduğum yerden, ‘Hayır siz yanlış biliyorsunuz, öyle değil böyle’ diyorum. Herkesin olduğu gibi benim de birtakım dayanaklarım var. Durum bu. Tabiİ ki bunların hepsi tartışmaya açık. Dediğin gibi hassas bir konu din konusu. Bilimsel bir bilgi yok ortada, tartışmazdık zaten o zaman. Herhangi bir dinle ilgili herhangi bir konu her zaman yoruma, tartışmaya açıktır. Dolayısıyla giderek kavgaya ve savaşa açıktır, buna yapacak bir şey yok. Buradan değil de başka bir yerden bakarsak kavga etmeyiz fikrini kabul etmemiz gerekiyor. Hayata sürekli din üzerinden açıklama getirdiğimiz sürece çatışmanın sürmesi kaçınılmazdır.

Haberin Devamı

Dinle ilgili bir şeyler yazarken senin de hassasiyetlerin vardır illaki...
Saygısızlık etmemeye, kalp kırmamaya çalışırım. Kalp kırmadan söyleyebileceğim her şeyi söylemeye çalışırım. Kalp kırma pahasına bir şey söylemek istemem. İsterse çay bardağına tapsın, ben ona bakmam, başka şeylerle ilgileniyorum. Ama bir din görüşü baskıcı bir şekilde üzerime geldiği zaman rakip tanımam, söyleyebileceğimi söylerim.

Roman dünyasına hızlı girdiniz. Genç bir kadının intikam hikâyesini anlatan ilk romanınız ‘Kızçocuğu’ çıkalı henüz bir yıl bile olmadı. Nasıl tepkiler aldınız?
İyi geri dönüşler aldım. Koca adamım ama neticede ilk roman, ilk romandır. Başka bir alana giriyorsun ve bir sürü şeyi riske atmış oluyorsun. Neticede iyi kötü bir yönetmen durumun var, durup dururken niye kaşınıyorsun yani! Memnunum ama geri dönüşlerden. Ama romanın kendisinden de memnunum. Çektiğin filmi kimse izlemese bile o bir filmdir, film olma hüviyeti değişmez. Roman için de öyle. Bir film izlendiğinde ya da roman okunduğunda, geri dönüşü iyi olduğunda daha tatlı bir hale geliyor.

Yıllar önce Ah Muhsin Ünlü mahlasıyla yayımladığınız ’Gidiyorum Bu’ adlı bir şiir kitabınız var, yanılmıyorsam 30’un üzerinde baskı yaptı. Ama ikinci bir şiir kitabı gelmedi yıllardır, neden?
‘Gidiyorum Bu’nun başında Ah Muhsin Ünlü kimdir bölümü şöyle biter: “Şiir yazmak için gerekli koşulların oluşmasını tevekkülle ummak istiyor.” O koşulların oluşmasını bekliyorum. Çünkü şiir yanında başka bir şey yapılmasını kabul etmiyor. Sadece şiir. Şair diye bildiklerimizin başka metinleri de vardır ama bunlar hiçbir zaman şiirinin önüne geçmemiştir. O yüzden şiire haksızlık etmemek için çok özel bir-iki zaman dışında şiirle ilgilenmedim yazar olarak. Ama şiirle tekrar temas edeceğim, bunu kuvvetli şekilde hissediyorum, bir-iki yıl içinde.

Pek çok şapkası olan birisi olarak sırada ne var diye sorarak bitirelim.
Bir şapkacı dükkânı açacağım! Şaka bir yana şimdi bir dijital platform için sekiz bölümlük bir dizi yazıyorum. Bir stund-up’çı seri katil hikâyesi. Bitirmek üzereyim. Umuyorum ki sonbaharda onu çekeceğiz. Cast’ı filan da oluşmaya başladı ama şimdilik bende kalsın.

‘Selman Bulut’u daha yakından tanımış oldum’
Hesabım Var
Onur Ünlü
Alfa Yayınları, 2020
352 sayfa, 29 TL.

BAKMADAN GEÇME!