Oluşturulma Tarihi: Mart 07, 2021 17:21
İstanbul Modern’de devam eden Selma Gürbüz’ün ‘Dünya Diye Bir Yer’ sergisinin küratörü Öykü Özsoy ile sanat eleştirmeni Esra Aliçavuşoğlu, 10 Mart saat 18.00'de müzenin YouTube kanalında sanatçının yapıtlarındaki kadın imgeleri üzerine çevrimiçi canlı bir söyleşi gerçekleştirecek. Gürbüz'ün farklı anlatılara ait kadın imgelerini yansıttığı yapıtlarını 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için derledik.
Birbirimize İyi Bakalım
Selma Gürbüz’ün Afrika seyahatinin son dönem çalışmaları üzerindeki etkisi sadece doğa betimlemelerinde değil, insan figürlerinde de görülür. Sanatçı “Birbirimize İyi Bakalım” adlı yapıtında Masai halkından esinlenerek biçimlendirdiği kadın suratlarını resmeder. Gürbüz, özellikle Tanzanya ziyareti sırasında karşılaştığı kadınların yüz hatları ve saçlarından ilham alır. Sanatçı, yapıtında yer verdiği her bir kadın figürünü detaycı tekniği ile ifadelendirir. Resimlerinde kadın imgelerine sıklıkla rastlanan Gürbüz, bu imgelerin süreçle değişime uğrayan yüz ifadelerinde bir bakıma kendi dönüşümünü tasvir eder. Sıcak tonda sarı bir zemin üzerine siyah ve toprak tonlarında renklerle boyanan yüzlerin gözlerinden gözyaşları yerine inci taneleri dökülür. Ancak bu yüzlerin ifadeleri üzgün değil, muzip ve sevecendir. Bu resim, farklı coğrafyalardaki kadınların toplumsal ve bireysel zorlukların altından dayanışmayla, içlerindeki yaşama sevincinin gücüyle kalkmasına vurgu yapar. “Birbirimize İyi Bakalım” sanatçının birbirimize ve dünyamıza iyi bakmamız dileğini dönüştürerek kendine ait kıldığı bir Afrika imgesi üzerinden izleyiciyle paylaşır.
Ağaç Kadın
“Ağaç Kadın”, Selma Gürbüz’ün, yeryüzünde bilinen ilk insan ayak izinin bulunduğu, insanın ilk ortaya çıktığı yer olduğu düşünülen Afrika’ya yaptığı seyahat ertesinde resmettiği otoportresi olarak adlandırılabilir. Ulu yapraklarla bezenmiş gökyüzüne doğru dalgalanan saçları, yaşam enerjisiyle yukarıya doğru uzanan dallardan kolları ve doğaya, ayaklarının altındaki toprağa kök salan bu ağacın ortasında sanatçının gülümseyen yüzü çoşkuludur. Farklı kültürlerde ve dinlerde doğum, yaşam, ölüm ve yeniden doğuşu temsil eden hayat ağacını andıran bu resim, yaşam döngüsünü tasvir eder.
Kırmızı Dolunay.Dans
Yapıtlarında özellikle doğaya dair imgelere çokça yer veren Selma Gürbüz, dolunay ve güneşe dair görselleştirmeleri sıklıkla kullanır. Sanatçının “Kırmızı Dolunay. Dans” adlı yapıtında da, yenilenmeyi, aydınlanmayı temsil eden dolunaya doğru, mistik bir dans ritüelinin oyuncuları olarak sarmallar halinde dönerek dans eden kadınlar görülür. Betimlenen kadınların etekleri ve fondaki sarmallar ile optik bir illüzyon etkisi yaratan yapıt, izleyiciyi resmedilen dans ritüelinin içine doğru çeker.
Optik Kadın 4
Sonsuzluğun betimlemesi olarak ifade ettiği bu yapıtları meditatif bir çalışma prensibiyle hayata geçiren Selma Gürbüz, çizgileri eğip bükerek ortaya çıkardığı sarmalların, spiral figürlerin ruhuna da dolandığını dile getirir. Çalışmalarında, doğadan ilham alarak geometrik ve çiçek benzeri desenleri şekillendiren Gürbüz, kendini tekrar eden motiflerle optik bir etkiye sahip kompozisyonlar tasarlar.
Otoportre
Selma Gürbüz’ün “Otoportre” adlı yapıtı, “Cin ile Peri” başlığı altında grupladığı çalışmalarının arasında yer alır. Bu çalışmaların önemli bir bölümünde sanatçı, kendi yüzünü ve tavırlarını gerçekleştirdiği figürlere taşır. Gürbüz, bir bakıma kendinde sezdiği mistik özellikleri bu yapıtlar aracılığı ile dışa vurur. Selma Gürbüz’ün el yapımı Uzakdoğu kâğıtları üzerine resmettiği bu imgelerin tümü birlikte değerlendirildiğinde “Batı” dış hatlarının içerisine “Doğu” motiflerinin yerleştirildiği çalışmaların çoğunlukta olduğu görülür. Selma Gürbüz’ün keskinleştirdiği, arıttığı imgeler hem Doğu’nun hem Batı’nın görsel geleneklerine sayısız yolculuk kapısı açar. Bir yandan da insan tininin “iyi” ve “kötü” yanları üzerine de düşündürür. 2004 tarihli “Otoportre”deki kadın imgesi içinde adeta bir ağaç kök salar. Kadının kolları ve yüzü ağaç dallarıyla betimlenir. Kadın figürünün omzuna ve yüzüne ise kuşlar yuva yapmıştır. Yapıtta, ağaç ve kadının birbirlerini besleyerek var ettiği ahenkli bir birliktelik betimlenir.