Güncelleme Tarihi:
ELİMDEKİ BELGELERİ VERİRİM
Schliemann adına yapılması düşünülen müze fikrine tepkiler sosyal medyada çığ gibi büyüdü. ‘Osmanlı Devleti’nde Eski Eser Kaçakçılığı ve Truva Örneği’ isimli kitabın yazarı Prof. Dr. Ali Sönmez, “Hırsızlık müzesi adıyla açılacaksa biz de belgelerle destek verelim” sözleriyle açılmak istenen müzeyi eleştirdi. Sönmez şöyle konuştu: “Osmanlı Devleti’nin aleyhine Atina’da dava açtığı, peşine hafiye taktığı, yıllarca izini sürdüğü, Osmanlı bürokrasi dilinde Schliemann’dan bahsedilen her belgede ‘Troya hazinelerini aşıran’ yani çalan diye söz ettiği bir isme müze açmak kabul edilemez. Bu müzede eserleri nasıl çaldığı, yurtdışına yasal olmayan yollarla nasıl kaçırdığı anlatılacaksa, adına hırsızlık müzesi denilecekse, elimdeki tüm belgeleri bu müzeye vermeye hazırım.”
O EVDE KALDIĞI KESİN DEĞİL
‘Troya Hazineleri’ kitabının yazarı Doç. Dr. Göksel Sazcı da yapılacak müzeye tepki göstererek; “Schliemann’ı yücelten değil de gerçekleri, tarihte yaşananların anlatıldığı bir müze olmalı. Yasal olmayan yollardan eserlerin kaçırıldığını anlatmak lazım. Osmanlı’nın verdiği iyi niyetli izni suiistimal ettiğini anlatmak gerekir. Kaldı ki Schliemann’ın kaldığı söylenen ev de kesin değil. Rivayet üzerine o ev belirlendi. Turizme kazandıracağız diye ülkemizi rencide etmemeliyiz” dedi.
MÜCADELEMİZİ ZAYIFLATIR
Arkeolog Nezih Başgelen de bu girişimin eserlerin iadesi için verilen mücadele sürecine zarar vereceğini belirtiyor: “Henrich Schliemann’nın 1873 yılında Troya harabelerinde bulduğu ve Atina’ya kaçırdığı hazinelerin geri getirilmesi Osmanlı’dan Cumhuriyet dönemine ulusal bir sorun olmuştur. Bu hazinelerin geri alınması 1874 yılında Schliemann’a karşı Atina’da açılan davadan itibaren kamuoyumuzun yakın takip ettiği bir konudur. Henrich Schliemann ile ilgili bir düzenleme yapılırken bu konudaki ulusal hassasiyetlerin göz ardı edilmemesi ve bugüne kadar titizlikle takip ettiğimiz süreçlere zarar verilmemesi gerekir.”