Schaub Lorenz teypten Spotify’a...

Güncelleme Tarihi:

Schaub Lorenz teypten Spotify’a...
Oluşturulma Tarihi: Mart 05, 2020 15:43

Gazetede çalışırken müzik de dinlemek isterdim. O zaman üzerinde teybi de olan bir Schaub Lorenz alet almıştım. Daha sonra walkman icat oldu, onu da aldım. Sonra discman, ardından iPod... Şimdilerdeyse Spotify’dan müzik dinliyorum.

Haberin Devamı

Teknolojinin hayatımdaki yeri nedir? Bilgisayarla ilişkimden başlamalıyım. Renksiz Atex’i Hürriyet’e gelir gelmez kullanmaya başladım. Teknolojideki yenilikler bana oyuncak gibi gelir. Belki de buna düşkünlüğüm müziği sevmemden kaynaklanıyor, müzik dinleyebilmek için onu benimsiyorum. O zaman gazetede pek bilgisayar kullanılmıyor, daktilolar var, yazılardan pikaj yapılıyor, bilgisayarlar da masalarda duruyor. Hepsi değil tabii... Bir gün bir yetkili bilgisayar kullandığımı görünce müessese müdürüne diyor ki “Onların ağabeyleri sayılır, o kullanıyorsa herkes kullansın”. O gece bütün daktilolar toplanıyor ve herkes bilgisayar kullanmak zorunda kalıyor. Ne kadar hayır duası aldığımı tahmin edemiyorum.
Daktilodan bilgisayara geçişte ara alet elektrikli daktiloydu, onu da Haldun Taner tavsiye etmişti.
Gazetede çalışırken müzik dinlemek isterdim. O zaman üzerinde teybi de olan bir Schaub Lorenz alet almıştım. Kulaklıkla dinliyordum. Kasetler satılıyordu, onları da takıp bütün gün müzik dinliyordum. Bu cihazı alış serüvenimi anlatmalıyım. Hamburg’a arkadaşımı ziyarete gitmiştim. Ertesi gün Frankfurt’a gideceğim, oradan da İstanbul’a. Gece 22.30, mağazanın kepenkleri indirilmiş, içeride biri çalışıyor. Ricada bulunduk, asla “evet” demiyor. Ama biz de ayrılmıyoruz. Sonunda parayı kepengin arasından attık, radyolu teybime kavuştum.
Daha sonra walkman icat oldu. Elbette onu da aldım. Sony markaydı. Sonradan bir arkadaşım walkman ısmarladı, âdetimdir, başkasına beğenerek aldığım bir şeyden kendime de alırım. Öyle bir cihaz aldım ki, ancak kulaklıkla dinleniyor. Kayıt kalitesine gelince, bir konseri kaydetmek istiyorsanız stüdyo kalitesinde kaydeder. Biraz pahalı bir alet seçmiştim, arkadaşım hiç kuşkusuz ısmarladığına pişman olmuştu.
Sonra discman’i de almazlık edemezdim, yanında bir de çantası vardı, onu ve discman’imi omzuma asar, dinleye dinleye giderdim, çalışırdım.
Teknoloji yerinde saymaz; bu kez de iPod aldım, ona Mozart’ları doldurdum. Şimdilerde müziği Spotify’daki listelerimden dinliyorum... Makaralı teybi de İtalya’dan getirdim, onların kayıtları sonradan müzik firmalarından çıktı.
Fotoğrafa da merak sardım. Tünel’den indiğimde Kodak firması vardı, annem bana Agfa marka, körüklü bir fotoğraf makinesi aldı. Aile fertlerimi ve arkadaşlarımı çektim; 1950 kuşağının bütün yazarlarının fotoğrafları kullanıldı. Bir şeyi abartma tabiatım bu işte de peşimi bırakmadı. Çeşitli ekranlar aldım, bulutlar da portrelerin ardında görünüyordu; pozometre aldım, uzaktan kumandayla ben de fotoğrafa girdim. Florya’da, şimdi aramızdan ayrılan arkadaşlarımla çektiğimiz bir plaj fotoğrafı da unutulmaz karelerden... Evimizin bahçesinde arkadaşlarımla birlikte verdiğimiz konserlere bugün bakıyorum. Fotoğrafın belgesel yanını vurgulayan Ara Güler’i rahmetle anıyorum.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!