Güncelleme Tarihi:
İstanbul’da son öğrencilerini yetiştirdiği Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’na girdiğinde Adnan Saygun’un vefatının üstünden bir yıl geçmişti. Derslikler, koridorlar anılarıyla doluydu. İlk öğrencilerinden İlhan Usmanbaş, sonrasındaki kuşaktan Cengiz Tanç, zincirin son halkalarından Babür Tongur ders veriyordu. Bu atmosferde 10 yıl öğrenim gören, piyano ve kompozisyon bölümlerinden çifte diploma alan, sonrasında okulunda akademisyenliği seçen İnci Yakar Birol’un ilk solo CD’sinde Saygun repertuvarını seslendirmesi, albüme ‘Saygun’a Saygı’ ismini vermesi sürpriz olmasa gerek:
“Solfej derslerinde ‘Töresel Musiki’yi çaldım. Koroda ‘Eski Usulde Kantat’ı söyledim. ‘Yunus Emre Oratoryosu’nu seslendirirken tüylerim diken diken olurdu. Piyano eserlerini çalarak büyüdüm. Eğitimci, teorisyen kimliğiyle, kitaplarıyla da tüm eğitim sistemine işlemişti. İlk solo albümüm tüm bunların doğal sonucu, bir vefa borcu.”
LISZT’İ HATIRLAYIN
Eğitimcilik, bestecilik, solistlik gibi üç zorlu alanda birden çabasını sürdürmek olağan geliyor Birol’a... Uğraşını tek sözcükte birleştiriyor: “Kısaca müzisyenlik...” Tarihten örnek veriyor: “Geçmişte bestecilik, icracılık gibi sınırlar yoktu. Örneğin Liszt bir yandan besteliyor, diğer yandan icra ediyor, ders veriyordu. Ben de bunları yapabilmekten mutluyum... Öğretmenlik hem bir borç ödeme hem paylaşım hem de öğrenmeye devam etme yolu.”
Doç. Dr. Birol ders vermeyi sürdürerek ilkokulda kurduğu koroyla onu müziğe yönlendiren Taylan Aktükün’e, konservatuvarda çellodan piyanoya geçmesini sağlayan Arzu Temizer’e, solfej dersinde kompozisyon bölümünün kapısını aralayan İpek Mine Sonakın’a, dünyasına Saygun’un sesini taşıyan Babür Tongur’a ve Almanya’daki hocalarına şükranlarını sunuyor...
Resitallerin yanı sıra oda müziğine önem veriyor. Dinleyicisi sınırlı da olsa solistlerine derin sohbetler, aşina kulaklara derin hazlar damıtan piyanolu üçlüler, beşlilerde yer alıyor.
SAYGUN’A NAZİRE