Güncelleme Tarihi:
Osmanlı’yı salt fiziki bir askeri güç olarak tanımlayıp başta fetihler olmak üzere diğer hareketleri bu gücün maddi sonucu görmek gibi bir görüş de var. Padişahların bizzat katıldıkları büyük meydan muharebelerini ‘ampirik tarzda’ inceleyerek yeni yaklaşımlar ortaya koymak ve gücün poetikasını açıklamak bu açıdan da önemli.
‘Osmanlı askeri tarihi, savaş stratejileri, yerleşik savaş teorileri, silahları’ eldeki belgelerden hareketle yeniden değerlendirildiğinde kendine özgü bir dünya ile buluşuruz. Editörlüğünü Coşkun Yılmaz’ın yaptığı, son dönem Osmanlı tarihçiliğinin yaratıcı ismi Feridun Emecen’in tahlil ve yorumlarla derinleştirdiği ‘Savaşın Sultanları / Osmanlı Padişahlarının Meydan Muharebeleri’ kitabına Erhan Afyoncu da katılıyor. Böylece eser iki yetkin yazarın kaleminden sıkı bir yapıya bürünüyor.
Kosova, Otlukbeli, Çaldıran, Mercidabık- Ridaniye, Mohaç gibi savaşları, görsel desteklerin eşliğinde, son bilgiler ve kahramanlık duygusunun dışında, akademik dile boğulmadan yeniden düşünme imkânına erişiyoruz. Osmanlı minyatür sanatına yansıyan ayrıntılarda askerlerin eğitiminden kıyafetlerine, alet teknolojisinden renk estetiğine dair pek çok ayrıntı ile buluşuyoruz. Bu bize, Osmanlı ilerlemesinin kendi içindeki mesleki katmanlarını da getiriyor. Merkezinde ‘idealize edilmiş’ hareket teorisi, ok-yay gücünden ateşli silahlara doğru evrilirken temel esprisini korumak için her tür yeniliği de yapmış gözüküyor.
Mesela, Arifi’nin ‘Süleymanname’ kitabındaki minyatüre baktığımızda Osmanlı ressamlarının hayal gücü ile gerçeği ustalıkla harmanladıklarını görürüz. Renk ve hareketlerin şiiri, bizi savaşın kan ve ölüm kokan havasından biraz uzaklaştırır. Sefer lojistiğinin aşamaları bugün için de derslerle doludur. Avrupalı çizerlerin yorumladığı Osmanlı ordugâhının yerleşim düzenine uzun uzun baktığımızda ise, Osmanlı kâinat fikrinin döngüsel, hareketli ve mutlak tekçi ruhunu da yakalarız. Kalbin etrafını dalga dalga, çember çember saran ve atılım gücünü oradan alan bir uzaydır bu.
Meydan savaşlarından hareketle, en temel ayrıntıya kadar savaşın ayrılmaz halkalarını bize göstermesiyle de yeni bir bakış ve yazım yöntemi sunuyor ‘Savaşın Sultanları’. Osmanlı öncü askerlerinden deliler de yerini alırken kavram ve isim literatürünün zenginliği ile karşılaşıyoruz. Bu bağlamda savaş Türk dilini de geliştirmiştir. Değişik tarih kitaplarından alınan ekler ise kitabın yansızlığına katkı sağlıyor.
Her savaş, halk ve idare üzerinde kalıcı psikolojik etkiler bırakır. Bu bağlamda Ankara Savaşı’nda oluşan Timur kompleksinin aşılabilmesi için Otlukbeli’ne geçmek gerekir. Ayrıca Osmanlı’nın iç dinamikleri, yani kimi beylikler ve yerel güç odaklarıyla ilişkisini de dönüştürmüştür bu savaşlar. Dahası, aile içindeki gerilimleri de düzene sokmuştur. Hatta Yavuz gibi padişahları diğerlerinden ayırıp kurucu karaktere büründüren yine odur.
Osmanlı romantizminin zirve yaptığı şu günlerde, doğru okunduğunda eleştirel aklı da devreye sokarak yeni yorumlara fırsat verebilecek bir çalışma ‘Savaşın Sultanları’. Gücün sözüyle değil doğasıyla ilgilenmenin paradigmasını sunmasıyla da ayrıksı. Kitaptaki göz yorucu tek tercihin dijital ortamda hazırlanmış haritalar olduğunu da söylemeliyim. Umulur ki sanat ve düşünce stratejist ve tasarımcıları da bu kitapla ilgilenir.
SAVAŞIN SULTANLARI / OSMANLI PADİŞAHLARININ MEYDAN MUHAREBELERİ
Feridun M. Emecen/ Erhan Afyoncu
Editör: Coşkun Yılmaz.
Bilge Yayınları, 2018
816 sayfa, 900 TL.