Güncelleme Tarihi:
Yazar Sophie Adriansen’in ‘Temmuz Çocukları’ anısına kaleme aldığı ‘Max’in Balıkları’ çok sevdiği evinden ve sarı pullu, kırmızı renkli balığından ayrılmak zorunda kalan sekiz yaşındaki bir çocuğun kalp hizasına indiriyor bizleri. Savaşın ve ırkçılığın kol gezdiği bir dünyaya onun gözlerinden bakarken olan bitene anlam veremeyişiyle, şaşkınlığı, hüznü ve çocuksu sevinçleriyle baş başa kalıyoruz. Adriansen savaş gibi zorlu bir konuyu gerçek bir hikâyenin izlerinden yola çıkarak ama çocukların hassasiyetlerini göz ardı etmeden anlatıyor.
16 Temmuz 1942 gecesi, Paris. Binlerce Yahudinin toplama kamplarına gönderilmek üzere tutuklandıkları Vel’d’Hiv Baskını. Sekiz yaşındaki Max, annesi, babası ve ablası da aralarında. Günün en önemli olayının kendi doğum günü olacağını sanan Max’in endişesi evde yapayalnız kalan balığı Auguste’ün onsuz ne yapacağı. Halbuki doğum günü hediyesi, August’e arkadaş, ikinci bir balık olacaktı. Karakolda yakasındaki sarı ‘şerif’ yıldızını sökmeleri ihtimaline karşıysa cevabı hazır; “Bir kere verilen şey geri alınmaz, bu yıldız artık benim”.
Max, okul arkadaşlarının, yakasındaki yıldızla alay edişine, sokağa çıkma yasağına, yiyecek karnelerine olduğu gibi binlerce insanla birlikte aynı yere toplanmalarına, burada koşmanın yasak olmasına, yetişkinlerin korkularına ve babasının artık sadece gri resimler yapmasına da kendi masum dünyasından bulup çıkardığı anlamları yüklüyor.
Max’in hayatı, toplama kampına gönderilmeden hemen önce, tutuldukları yerden kaçırılmasıyla bambaşka bir aşamaya evriliyor. Sophie Adriansen umudu çocukları kurtarmak uğruna kendi hayatlarını tehlikeye atan, savaş karşıtı insanlar üzerinden inşa ediyor. Savaşın acımasızlığını unutturarak göz boyayan türden değil sevgi, fedakârlık ve cesaretten beslendiğini ilan eden bir umut.
MAX’İN BALIKLARI
Sophie Adriansen
Çeviren: Ferhat Taştemel
Yeni İnsan Yayınları, 2021
80 sayfa, 20 TL.
HEYECAN, GİZEM, KAHKAHA
Susam Sokağı’nın İspanyol versiyonu başta olmak üzere birçok televizyon programında senaristlik, tiyatro ve müzikal yazarlığı yapan Jaume Copons ve birbirinden matrak çizimleriyle Oscar Julve’den çocukları çizgi roman bağımlısı yapacak bir seri.
İlk kitap ‘Profesörün Sırrı’nda hangisinin daha şapşal ve bir o kadar tatlı olduğuna karar veremediğimiz Ulises ve Lia ile tanışıyoruz. İkisinin de canı çok sıkkın çünkü koca sınıfta Büyük Macera seçmeli dersine sadece ikisi yazılmış. Eğer Lia tercih yapılırken evde yatıyor ve Ulises de o esnada sinek olmayı hayal ediyor olmasa onlar da arkadaşları gibi eğlenceli bir derse yazılabilirlerdi. Böylece kala kala yıllardır kimsenin istemediği, tuhaf ve sıkıcı mı sıkıcı Profesör H.’nin dersine kalmazlardı.
Peki, ya Profesör H. laboratuvarında büyük bir sır saklıyorsa ve bu sır onları tek düğmeyle Sonsuzluk Gezegeni’ne götürebilecek kadar inanılmazsa? Bir de üstüne gezegenin kendileri gibi çocuk olan sakinleriyle onları kölesi haline getirmeye çalışan Kraliçe Rua arasındaki mücadelenin ortasına düşerlerse?
Gelsin temposu bir an bile düşmeyen heyecan, gizem ve kahkaha; Büyük Macera dediğiniz tam da böyle olur.
BÜYÜK MACERA
PROFESÖRÜN SIRRI
Jaume Copons
Resimleyen: Oscar Julve
Çeviren: Saliha Nilüfer
Tekir Kitap, 2021
96 sayfa, 32 TL.