Sanatla kendimizi gerçekleştirdiğimiz bir yuva: Arter

Güncelleme Tarihi:

Sanatla kendimizi gerçekleştirdiğimiz bir yuva: Arter
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 08, 2020 08:22

‘Sanat için alan’ sloganıyla 8 Mayıs 2010’da İstiklal Caddesi’nde açılan ve geçen yıl Dolapdere’deki yeni binasına taşınan Arter, bugün 10’uncu yaşını kutluyor. Arter’in başküratörü Emre Baykal, “Arter’in benim için ifade ettiklerini düşündüğümde, içinde sanat yoluyla kendimizi gerçekleştirdiğimiz bir ‘yuva’ kavramı geliyor aklıma ilkin” diyor.

Haberin Devamı

Kuruluşundan bu yana Arter ekibindesiniz. Başküratör kimliğinizin yanı sıra güncel sanata ilgi duyan bir sanatsever olarak da düşündüğünüzde Arter sizin için ne ifade ediyor?
Hatta kuruluşundan da önce... Kurucu direktörümüz Melih Fereli’nin davetiyle açılışından yaklaşık iki yıl önce Arter ekibine dahil oldum. Çalışanları ve takipçileriyle giderek genişleyen Arter ailesinin en eskilerindenim. 14 Mart’tan bu yana herkes gibi çekildiğim evimde Arter’in benim için ifade ettiklerini düşündüğümde, içinde sanat yoluyla kendimizi gerçekleştirdiğimiz bir ‘yuva’ kavramı geliyor aklıma ilkin. 8 Mayıs 2010’da İstiklal Caddesi’ndeki ilk binamızın açılışından bu yana Arter, birlikte düşünmek, öğrenmek, üretmek ve paylaşmak; yeniden bakmak, sorgulamak, sınırlarımızı zorlamak ve keşfetmek için eşsiz bir deneyim alanı sundu hepimize. Bunun benim ve ekip arkadaşlarım için olduğu kadar, birlikte çalıştığımız pek çok sanatçı, kültür sanat emekçisi ve izleyicilerimiz dahil olmak üzere çoğu paydaşımız için geçerli olduğunu düşünüyorum.

Haberin Devamı

Arter, 2010 yılında ‘sanat için alan’ altbaşlığıyla açılmıştı. İstiklal Caddesi’ndeki binada sergiler ve yayınlarla yetinirken geçen yıl Dolapdere’de açılan yeni binayla birlikte kütüphanesinden kitapçısına, ‘öğrenme alanı’ndan tiyatro, sinema ve konser programlarına ‘sanat için alan’ tanımı tam karşılığını bulmuş oldu. Aslında zor bir lokasyon olan Dolapdere’deki ilk aylar nasıl geçti? İnsanların ilgisi beklentilerinizi karşıladı mı?
Geçen yıl eylülde ziyarete açılan, Grimshaw Architects imzalı Dolapdere’deki yeni binamız, programımızı sanatın farklı disiplinlerini de içerecek şekilde genişletmemizi sağlayacak bir anlayışla tasarlandı. Farklı ölçeklerdeki altı galerinin yanı sıra sahne sanatları, müzik, film, performans gibi pek çok disipline yer verebildiğimiz iki salonumuz var şimdi. Vehbi Koç Vakfı’nın son derece donanımlı, müze nitelikleriyle tasarlanmış bu binayı İstanbul’a kazandırmasının üzerinden henüz sekiz ay geçti. Yeni semtimizde ziyaretçilerin Arter’e gösterdiği ilginin bugüne kadar bizi çok memnun ettiğini söyleyebilirim. Toplu taşıma ve ulaşım açısından çok sıkıntılı bir semt olmasına karşın, Taksim ve Tepebaşı’ndan düzenlediğimiz ücretsiz shuttle seferlerinin de ziyaretçilerimizin Arter’e erişimini kolaylaştırdığını belirtmem lazım.
Zor bir lokasyon diye tanımlama ihtiyacı duyduğunuz Dolapdere, demografik açıdan çok hareketli ve karmaşık bir yapıya sahip bir bölge. Uzunca bir süredir de ciddi bir kentsel dönüşüme sahne olmakta. Biz de yeni bir komşu olarak buraya taşınırken, öncelikli olarak bölgedeki sivil toplum kuruluşları ve muhtarlıklarla temas halinde, içinde yer aldığımız çevreyi tanımaya, mahallemiz ve sakinleriyle duyarlı, açık ve diyaloğa dayalı ilişkiler kurmaya özen gösterdik. Açıldığımızdan beri ayda bir kez de olsa düzenli olarak komşularımızla Öğle Arası buluşmalarını düzenliyor, tüm kullanıcılarımızla aynı masa etrafında oturup sohbet ediyor, birbirimizi ve ihtiyaçlarımızı daha yakından tanıyoruz. Arter Beraber üyelik programımız kapsamında oluşturduğumuz ücretsiz ‘Komşu’ kategorisiyle komşularımızı yıl boyunca sergilerimizi bilet almadan ziyaret etmeye, etkinliklerimize, öğrenme programlarımıza katılmaya davet ediyoruz.

Haberin Devamı

Sanatla kendimizi gerçekleştirdiğimiz bir yuva: Arter
Emre Baykal
Akıllı telefonlarla sergi ziyaretçilerinin davranışları da değişti. Selfie çekmek isterken eserlere zarar verenler bile oluyor. Arter’in ziyaretçi profili ve ziyaretçi davranışları hakkında neler söylersiniz?

Sanatın fiziksel mekândaki deneyimlenişine her zaman önem veren biri olarak her ne kadar mesafeli durmaya çalışsam da sosyal medyanın sağladığı etkileşimin gücünü inkâr edemem. Mekânlarımızın geçici olarak kapalı olduğu bu dönemde, neredeyse tüm müze ve sanat kurumlarının, etkinliklerini bu platformlara taşımak için adeta birbirleriyle yarış halinde sarf ettikleri çabaya hep birlikte tanık oluyoruz. Arter’in ziyaretçi profilinin önemli bir bölümünü de sosyal medyayla daha içli dışlı yaşayan genç bir kitle oluşturuyor. Onlarla iletişim kurmak için bu araçlardan mümkün olduğunca ölçülü ve anlamlı bir şekilde biz de yararlanıyor, bu platformlara yönelik içerikler geliştiriyoruz.

Haberin Devamı

Kavrama zorluğu ya da başka nedenlerle güncel sanat sergilerine yönelik izleyici ilgisi daha az olabilir. Daha geniş kitlelere ulaşmak adına, mesela, kaba tabirle daha ‘gösterişli sergiler’ ya da ikonik isimler getirmeyi düşünür müsünüz?
10 yıl önce ‘Starter’ adlı açılış sergimizin ardından, ‘İkinci Sergi’ adını taşıyan ve yeni eser üretimlerine odaklanan serginin küratörlüğünü ben üstlenmiştim. Bu sorunuz, sergiye eşlik eden kitap için yazdığım metinden bir bölümü getirdi aklıma. Sanat kurumlarının başarı ölçütünün genellikle üretilen içerikten ziyade sayısal değerlerle eş tutulmasını ve rakamsal değerlerin kurumlar açısından taşıdığı birincil önemi eleştirdiğimi hatırlıyorum o yazıda. İzleyicinin ilgisini çekmeyi, üretimimizi daha geniş kitlelerle paylaşmayı her sanat kurumu gibi biz de arzu ederiz. Geride bıraktığımız üretimler ve deneyimler arttıkça, bunları rakamlarla ifade etmekten zaman zaman bizim de gurur duyduğumuzu söylemekte bir sakınca görmüyorum açıkçası. Ancak bugüne kadarki programımızı oluştururken rakamsal kaygılardan ve kolaycı yaklaşımlardan özellikle kaçındık. Önümüzdeki programlarda da ilgi çekmeye veya gösterişli olmaya dayalı bir anlayış söz konusu olmayacak.
İzleyicilerin bir kısmı çağdaş sanatın yenilikçi diliyle ilişki kurmakta temkinli, hatta çekimser kalabiliyor. Hem günümüz sanatının mecra, malzeme ve stratejiler açısından gösterdiği çeşitlilik hem de sanatçıların yaşadığımız zaman ve bağlamla ilişkilenme biçimleri ve bunlara dair ürettikleri sorularla ilgili bir mesafelenmeden bahsedebiliriz burada. Bu mesafeli duruşu aşmak için hızlı ve kitlesel bir tüketimi benimsemekten ziyade, sanatçı, yapıt ve izleyici arasındaki iletişimi ve etkileşimi güçlendirmeyi önemsiyoruz Arter’de. Öğrenme ve yorumlama programlarımızın, yayınlarımızın, rehberli turlarımızın ve benzer etkinliklerimizin de bu nedenle çok kıymetli olduklarını düşünüyoruz.

Haberin Devamı

Arter, koronavirüs önlemleri kapsamında bir süredir kapalı. Bu süreçte pek çok sanat kurumu gibi Arter de ‘#evdeçal’ başlıklı dijital içeriklere ağırlık verdi. Yaşadığımız bu olağanüstü süreç sizin için nasıl bir tecrübe oldu? Arter’in 10’uncu yılında ne tür etkinlikler planlıyorsunuz?
İzleyicimize dijital ortamda sunabileceğimiz fikirler geliştirmek yepyeni bir tecrübe oldu bizim için. Arter Koleksiyonu’ndaki video yapıtlarından, ekranlar aracılığıyla deneyimlenebilecek ‘#evdeçal’ başlıklı seçki 15 Mayıs’a kadar web sitemizden izlenebilecek. Sonrasında yine koleksiyondan yeni bir seçki onu izleyecek. Bu ay içinde 10. kuruluş yıldönümümüzle beraber Arter Koleksiyonu’nu web sitemizde erişime açmayı hedeflemiştik; ekip olarak bu hedefe çok daha yoğun bir biçimde odaklanabildik. Aynı dönemde, Dünya Müzeler Günü’yle paralel olarak Google Arts and Culture’daki Arter sayfasının lansmanını da gerçekleştireceğiz. 2021’de başlatmayı öngördüğümüz elektronik yayıncılık projesinin başlangıç tarihini de erkene almaya karar verdik. Proje ilerleyen aylarda, daha önce yayımlanmış metinlerin yanı sıra Arter’in çağdaş sanat etrafındaki tartışmaları teşvik etme misyonu doğrultusunda derlenen ve çeşitli dillerde yazılmış önemli sanat metinlerinin Türkçe çevirilerini de içeren özgün bir metinler bütününe doğru genişleyecek.

Haberin Devamı

Arter, ne zaman yeniden kapılarını açacak?
Süreçle ilgili belirsizlikler henüz son bulmuş olmamakla birlikte, haziran ortasında da belli kısıtlamalarla da olsa Arter’in tekrar ziyarete açılmasının mümkün olacağını umuyor ve çalışmalarımızı bu yönde sürdürüyoruz. Hem Arter personelinin hem de ziyaretçilerimizin sağlığını korumak için bir önlemler paketi oluşturmaya başladık.

Koronavirüs salgınının en çok etkilediği alanlardan birisi sanat oldu. Güncel sanat penceresinden baktığınızda pandemi sonrası için neler öngörüyorsunuz?
Bunu öngörmenin çok da kolay olduğunu düşünmüyorum doğrusu. İçinde bulunduğumuz olumsuz koşulların bizi sıkıştırdığı mekânsal ve fiziksel kısıtların geçici olduğunu, sanatsal üretim için yeni esinler getirmekle birlikte, sanat üreticilerini zorunluluktan kaynaklanan hızlı değişimlere ve kalıcı yönelimlere mecbur etmeyeceğini umuyorum.

RAKAMLARLA Arter
44 / Arter’de açılan sergi sayısı
341 / Sergilere dahil edilen sanatçı sayısı
950 / Sergilenen toplam yapıt sayısı
200 / Üretimine destek verilen yapıt sayısı
1359 / Koleksiyonda bulunan eser sayısı
50 / Yayın sayısı
960.000 / Arter’in toplam ziyaretçi sayısı
1.411 / Arter’in en çok izlenen sergisi
Patricia Piccinini ‘Beni Bağrına Bas’ın günlük ziyaretçi ortalaması

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!