‘Sanatçı yoldaşlar’ın çok ilginç hikâyesi: ‘Rus Avangardı’

Güncelleme Tarihi:

‘Sanatçı yoldaşlar’ın çok ilginç hikâyesi: ‘Rus Avangardı’
Oluşturulma Tarihi: Ekim 17, 2018 11:45

1920’lerde ‘Rus Avangardları’ diye bilinen sanatçıların, şair, yazar, ressam, tiyatrocu ya da sinemacı ve fotoğrafçıların hep birlikte oluşturduğu yaratıcı fırtına, şimdi Sabancı Müzesi’nde açılan devasa sergiyle İstanbul’a da ulaşmış görünüyor. ‘Rus Avangardı’, özgürlüğün yaratıcılığı nasıl harekete geçirdiğinin de hikâyesi. Müze bize bir kez daha dünya sanat tarihinin önemli bir sayfasını, unutulmaz aktörlerini tanıma fırsatı sunuyor. Kaçırılmayacak bir buluşma...

Haberin Devamı

Müzenin bir ucunda garip devasa ahşap bir konstrüksiyon duruyor. İnen çıkan rampalarda, tahtadan pervanelerde filan oluşan bu şey, bir tiyatro sahnesi. Yandaki o eski fotoğrafta gururla poz veren oyuncuların ve sanatçıların üstünde durdukları orijinal sahne, neredeyse bir asır önce yok olup gitmiş. Şimdi Sabancı Müzesi’ndeki replikası bize 1920’lerde Rusya’da yaşanan o müthiş enerjik sanat ortamının heyecanını aktarıyor. ‘Rus Avangardları’ diye bilinen sanatçıların, şair, yazar, ressam, tiyatrocu ya da sinemacı ve fotoğrafçıların hep birlikte oluşturduğu yaratıcı fırtına şimdi bu sergiyle İstanbul’a da ulaşmış görünüyor.

1923’te sanatçı İlya Popova’nın tasarladığı sahnede, efsanevi Rus tiyatro adamı Meyerhold’un oyunu sahnelenmişti. Hepsi de Sovyet devriminin heyecanı içinde yeni bir dünya tasarlayan, hayalleri sınır tanımayan sanatçılardı. Bir başka salonda, yukarıda asılı kanatları tasarlayan sanatçı Vladimir Tatlin gibi, bir gün işçilerin bu kanatları takıp fabrikadaki işlerine uçarak gideceklerini düşünüyorlardı. Kazimir Maleviç, Vladimir Tatlin, Vasili Kandinski, Olga Rosanova, Liubov Popova, Vladimir Mayakovski, Vsevolod Meyerhold, Dziga Vertov ve daha pek çok isim... Devrime, komünizme, işçi - köylü sınıfına ve insanlığın parlak geleceğine inanıyorlardı. Ama ne yazık ki ürettikleri sanat da kendileri gibi kısa ömürlü oldu. Her şey 1930’larda Sovyetler Birliği’nde Jdanov’un ‘Sosyalist Gerçekçilik’ yaklaşımının resmi ve tek sanat anlayışı olarak kabul görmesiyle sona erdi. Bu anlayışa uymayan sanatın yasaklanması, sanatçıların cezalandırılması, vaktiyle Batı’ya kaçan Kandinsky gibi isimler hariç tüm diğerlerinin yok olmasına neden oldu. İşleri yasaklandı, yapıtları yok edildi ve kimisi Mayakovski gibi kendi canına kıydı, kimi Meyerhold gibi kurşuna dizildi, kimi de Popova gibi kötü yaşam koşulları nedeniyle erkenden bu dünyayı terk etti. Geride kalan yapıtları, fikirleri ve yaptıkları işler uzun yıllar unutulduysa da 1970’lerin sonundan itibaren tekrar canlanıp sanat tarihinin yeniden yazılmasını sağladı.

Haberin Devamı

‘Sanatçı yoldaşlar’ın çok ilginç hikâyesi: ‘Rus Avangardı’

Haberin Devamı

‘Rus Avangardları’nın Batı’da keşfedilmesini sağlayan en önemli isimlerden biri, Sabancı Müzesi’ndeki serginin ana kaynağını da oluşturan George Costakis. Moskova’daki Yunan Büyükelçiliği’nde şoförlük yapan Costakis için 1960’larda Rus Avangardları bir tutkuya dönüşmüş. O zamanlar unutulmuş, hatta hatırlanması biraz sakıncalı bu sanatçıların işlerini toplamaya başlayan Costakis, 70’lerin sonunda ülkesi Yunanistan’a dönerken oluşturduğu efsanevi koleksiyonun önemli bir kısmını geride bırakmak zorunda kalmış. Yanında götürmesine izin verilenler ise Batılı sanat tarihçilerini şaşırtmaya yetmiş. ABD ve Avrupa’nın pek çok ünlü müzesinde sergilenen eserlerden yapılan bir seçki, Rusya ve başka ülkelerdeki koleksiyonlardan toplananlarla birlikte Sabancı Müzesi’ndeki 500 parçalık sergide bir araya geliyor.

Haberin Devamı

19. yüzyılın sonlarından itibaren Batı’da oluşan modernist dalganın etkileri tabii ki Rusya’da da yaşanmış. 20. yüzyılın ilk yıllarında Rusya, büyük fabrikaları ve uçsuz bucaksız tarlalarıyla her tür zenginliğin ve yoksulluğun bir arada yaşadığı bir ülkeydi. Pek çoğu aristokrat ya da burjuva ailelerden gelen, Batı’da eğitim almış ya da orayı iyi bilen genç Rus sanatçılar, bir yandan mesela İtalyan fütürizminden ve Fransız kübizminden etkileniyor ama öte yandan bunu yeni bir toplum ve dünyanın inşası için yetersiz buluyorlardı. Rusya’da 1905 devriminden itibaren toplumsal çalkantılar hiç dinmeden sürerken tüm ülkeye hâkim olan ‘devrim’ iklimi, uzun yıllara dayanan bir entelektüel birikim ve yaratıcılığın da dışavurumunu sağlayacaktı. 1917 Ekim Devrimi bu sanatçıların pek çoğu tarafından coşkuyla karşılandı. Sovyetler Birliği ve işçi sınıfı için çalışıp üretmeye koyuldular. Devletleştirilen porselen fabrikalarında fincanlar, tabaklar resimlediler, tekstil fabrikaları için kumaş tasarladılar. Sanatın yüce ve ulaşılmaz olduğu algısını alaşağı etmek için yola çıktılar. Rus geleneksel resminden esinlenen propaganda afişleri tasarladılar, onların altına şiirler yazdılar, yeni bir tipografi, yeni bir afiş anlayışı, her alanda yepyeni bir görsel estetik geliştirdiler. Resmi o kadar yalınlaştırdılar ki Malevich ünlü ‘siyah kare’sini ilk sergilediğinde, adeta o galeride bir patlama yaşandı. Galerinin duvarlarına saçıldı, bütün o yeni soyut sanat bir süre Rus resmini belirledi.

Haberin Devamı

‘Rus Avangardı’ 1910-1930 yılları arasında yaşandı. İçinde birbirini takip eden, birbiriyle aynı zamanda etkili olan ve birbiriyle rekabet eden sanat akımlarını barındıran bir dönemdi bu. Fütürizm, Kübik Fütürizm, Süprematizm, Konstrüktivizm diye adlandırdığımız o akımlar resmin şiirle, tasarımın tiyatroyla, hepsinin sinemayla bir araya geldiği, herkesin büyük bir şevkle ürettiği bir dönemin bütününü oluşturdu. Sabancı Müzesi’ndeki sergi de büyük oranda bu kolektif üretim ruhunu, ‘Rus Avangardı’nın öncü yanını ortaya koyuyor.
‘Rus Avangardı’ sergisi ünlü sanatçıların erken dönem işleriyle başlıyor. Dört dörtlük bir Fransız postempresyonist resminin aslında Malevich tarafından yapıldığını görüp şaşırıyorsunuz. Ya da aynı sanatçının Matisse’vari bir portresini hayranlıkla seyrediyorsunuz. Sergide çok sayıda işini gördüğümüz avangard Popova’nın erken döneminde Cezanne benzeri figürlü resimler yaptığını öğreniyorsunuz. Sonra şiirle resmi buluşturan harika kolajlar ve dönemin gözde resim-şiir kitapları... Her biri bugün bile kitap tasarımı bakımından iddialı.

Haberin Devamı

Kübo-Fütürizm bölümünde, kübist ve fütürist etkili tablolar var. En ilginç bölümlerden biri de mesela Kandinsky’nin boyadığı fincan tabaklarının da olduğu porselenler. Mallevich’in kurucusu olduğu Süprematizm, sergi salonunun bir katında ağırlığını koyuyor. Tek renk siyah ya da beyaz kareler, bu ünlü sanatçıların sayısız eskizleri, çizimleri ve resimleri...

Bir alt kat ise rakip akım ‘Konstrüktivizm’e ayrılmış. Burada o Sovyet devriminin ilk yıllarındaki avangard sanatın ruhu kendini daha bir belli ediyor. Burada ağırlığını koyan sanatçı ise 3. Komünist Enternasyonal için tasarladığı o meşhur anıt kule ile modernizmin simgelerinden birine imza atan Vladimir Tatlin. Resmin zanaatını reddeden, cetvel ve pergelle çalışmaktan çekinmeyen, bir gün robotların bile resim yapacağını hayal eden sanatçıların elinden çıkmış ama hepsi de güzel resimler.
Serginin sonunda ise Kozmizm, yani ‘yıldız düşleri’ yer alıyor. Daha 1910’lu yıllarda uzay yolculuğunu hayal eden, insanlığın geleceğini yıldızlarda arayan meraklı ve hayal dünyası çok zengin sanatçıların resimleri, çizimleri. Yıldızlar altında bir salonda gezegenlere adanmış soyut tablolar ve kıpkırmızı bir Mars resmi...

Rus Avangardı’ özgürlüğün yaratıcılığı nasıl harekete geçirdiğinin de hikâyesi aslında. İnsanlık için bir ütopya kurmuş, devrime inanmış, Sovyet halklarına adanmış bir grup sanatçının, sanat tarihinde iz bırakan yaratıcılıklarının hikâyesi. Aynı zamanda inandıkları devrim ve bağlı oldukları Sovyetler Birliği tarafından yok edilmiş yaratıcı ruhların, çok ilginç ve çok acı hikâyesi bu...
Sabancı Holding’in desteklediği ‘Rus Avangardı. Sanat ve Tasarımla Geleceği Düşlemek’ sergisinin sanat yönetimi Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü Dr. Nazan Ölçer tarafından yapılıyor, küratörlüğünü ise Selanik Devlet Çağdaş Sanat Müzesi ve George Costakis Koleksiyonu yöneticisi Maria Tsantsanoglou üstlenmiş.

Müze bize bir kez daha dünya sanat tarihinin önemli bir sayfasını, unutulmaz aktörlerini tanıma fırsatı sunuyor. Bu, kaçırılmayacak bir buluşma...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!