Güncelleme Tarihi:
John Dewey’e göre ‘sanat bir yapma sürecinin adıdır’ ve İngilizcede ‘sanatsal’ ve ‘estetik’ olanı birlikte kapsayacak bir sözcük yoktur. O yüzden, deneyimin bir sanat olarak ortaya çıkışı ile onun estetik çehreye bürünüşünü ifade etmek için ayrı ayrı açıklamalara ihtiyaç duyulmaktadır. Bir üretim edimine bağlanan sanat ile algılama ve haz almaya dayalı estetiği bağdaştırmak birden kolay değildir. Başlı başına ‘deneyimin ne olduğunu’ ayrıştırmak gerekir. Hayat sonsuz deneyimlerin toplamıdır. Bu deneyimlerin hangisinin sanat olduğunu ayrıştırmak ise çetin bir iştir.
Nur Küçük çevirisi ile okuduğumuz ‘Deneyim Olarak Sanat’, ‘pragmatist-natüralist geleneğin önemli bir temsilcisi’ John Dewey’in ‘deneyim metafiziğinin’ de bir yansıması aynı zamanda. Dr. Aysun Aydın’ın sunuşta vurguladığı gibi ‘öncelikle deneyimin tamamlanmışlığını ifade eden, deneyimi kültür ve anlamla özdeşleştiren ve insanın dünya ile ilişkisindeki tüm deneyim olanaklarını kapsayan estetik deneyim nosyonunun derinden’ araştırılması ‘Deneyim Olarak Sanat’. Kurguya her vesileyle vurgu yapan ve deneyimlerin sanatsal özünü ‘drama ve kurguda aramakta’ gören Dewey, kitabı da kurgularken aynı ilkeye bağlı kalmış gözüküyor. 14 bölüm boyunca ardışık bir mantık kurgusunun işletildiğine şahitlik ediyoruz. ‘Canlı varlık’tan onun sanat ve uygarlık yaratan ‘deneyimine’ vâkıf olmak için kitabın bu kurgusunu da gözetmek gerekiyor. Fakat bütün düşüncelerin odak noktası ‘deneyim’i kavramak için de ‘Bir Deneyime Sahip Olmak’ bölümünü büyüteçle okumak gerekiyor.
Dewey’e göre ‘deneyim sürekli olarak meydana gelir’. Bir taşın yuvarlanmasında bile deneyim vardır. Ancak ‘tamamlanma’ ilkesi ile deneyim sonlanabilir. ‘Bir şeyden bir şeye doğru akarak’ oluşan deneyim ‘bir sanat eserinde, farklı edimler, epizotlar, belirişler içinde eriyip onunla kaynaşır’. Estetik olan da buradan doğar deneyimde. Bir düşünce adamının da gerçek bir düşünceye sahip olabilmesi için deneyimlenebilir olandan yola koyulması gerekir. ‘Bir düşünme deneyimi estetik niteliğe sahiptir’ ama bu nitelik duygu ile tecrübe arasında yoğrulur. Duygusuz düşünce yoktur Dewey’e göre. ‘Duygusal nitelikle tamamlanmayan hiçbir düşünsel etkinlik’ bütünlüklü bir deneyim sayılamaz.
İnsan, ‘bir olayın öncesi ve sonrası ile olan bağlantılarıyla’ ilgilenmek koşuluyla deneyimini sürdürür. Tekdüze olandan ancak böyle kurtulabiliriz. Maruz kalarak ve yaşayarak deneyim kazanırken zihnin mucizesini gerçekleştiririz. Zekânın yardımıyla ‘anlam veren şeye’ ulaşırız. Sanat olanla estetik olan arasındaki olgusal ve terminolojik farka tekrar dönen Dewey, estetiği ‘tüketicinin’ görüşü olarak yorumlar. Sanatın kökenindeki zanaatkârlık, üretme geçmişini ayrıca irdeler. Deneyimi son derece doğal bir olgu olarak düşünür ayrıca. ‘Deneyimleme soluma gibi içeri çekip dışarı bırakmalardan oluşan bir ritimdir’. Zaten Dewey de ‘ritmi’ özellikle seçer. Düşünür olmasaydı tekrar kelimesini kullanırdı. ‘Deneyim Olarak Sanat’, sanatın doğasını merak edenler için oylumlu bir kitap.