Güncelleme Tarihi:
Sami’nin bir şiir kitabını ya da mektuplarını bir kitapçının çok satanlar rafına koymuşlar. Sosyal medyada gördüm. Paylaşanla aynı duyguları paylaşıyorum. Gözlerim yaşardı. Zweig’ın kitabından yola çıkarak ‘Yıldızın Parladığı Anlar’ deyimini çok kullandım. Şimdi de mucizenin gerçekleştiği anlar diye bir cümleye başlayabilirim ama...
Sami Baydar’ın vedasının üstünden altı yıl geçti. Sevdiğimiz, arkadaşımız, kardeşimiz, şairimiz, ressamımız, bazen oğlumuz, hepsi Sami’miz. Hep düşündüğüm şey bir kez daha gerçekleşti: İyi şair de iyi şiir de kaybolmaz. Evvelgiden İlhami Çiçek’ten 23 yıldır tutsak İlhan Sami Çomak’a, işkence sonunda yitirdiğimiz Arkadaş Z. Özger’e, aramızda olmasalar da, şiir bir organizma gibi yaşar, büyür, yaygınlaşır, okunur, sevilir, ve şairini de yaşatır.
Hoş geldin Sami! Çoktur yeniden görmek istediğimiz rüya, hoş geldin! Varken yokmuşsun gibi yaşadın da ne tuhaf, şimdi yokken varsın, çoksun, daha ol, hep ol! Çünkü “Senindir dünya güzelliği”, rüya güzelliği.
Dünya rüyası diye bir şey varsa onu gördü Sami ve bize şiirinde, öyküsünde, resminde onu gösterdi. Bir tür haiku biçiminde. Kökleri doğadan değil dünyadan haikular. Suluboya gibi. Hemen dağılan, belli belirsizlik taşıyan, ama silinmeyen hiç ve hep izi kalan. Necmiye Alpay, Sami Baydar’a armağan olarak, Nazmi Cihan Beken ve Ümit Güçlü tarafından hazırlanan ‘Senindir Dünya Güzelliği’ (Mayıs 2018) kitabındaki ‘Dünya Şairi’ yazısında, onu Seyhan Erözçelik’le beraber düşünmemenin zor olduğunu söyler. Bence de. Seyhan’ın hayattayken son kitabıydı ‘Pentimento’. ‘Pentimento’, resim kavramı, ressamlar beğenmedikleri bir resmi siliyor ama boya kurudukça ayrıntılar görünür hale geliyor. Alpay bu kitapla ilgili yazısının başlığını da ‘Silinmeye direnen’ koymuş ki hem Seyhan’ın hem de Sami’nin şiiri için çok geçerli bir tanım.
Sami’nin Çin manzara resimleri gibi sisli, ama arkasında hep dünya görünen rüyaları, tıpkı “Dünya/varla yok arasındaki” dediği gibidir. Dünyası, rüyası, yapıtı, varlığı, ‘varla yok arasında’ olan Sami’nin. Başka bir dünyada yaşadı, başka bir rüyaya daldı, başka bir şey yazdı.
Şimdi genç şairler, kurdukları yayınevlerinde o rüyadan kalanları arıyor, buluyor ve gösteriyorlar. 160. Kilometre, Sami’nin ‘Vücut Her Zaman Savaşır’ (2018) şiirlerini, bağımsız bir kitap olarak yayımladı: “Dünya/öyküyle/doldu/ Ölürsem /oku.” ‘Gece Çıkış Yolu Bulamadım’ (160. Kilometre, 2018), Ömer Aygün’e yazdığı mektuplar. Temmuz 1992-Aralık 1996 arası yazılmış, Sami’nin 30, Ömer Aygün’ün 17 yaşı.
Adını Sami’nin kitabından alan ‘Dünyadan Çıkış Yolları’ dergisi ve yayınları ise hakkında yazılanların bir bölümünü topladı. Kitapta ayrıca Orhan Kahyaoğlu, Levent Yılmaz, Anita Sezgener, Hayriye Ünal, Zeynep Arkan, Orçun Ünal, İsmail Aslan, Fırat Demir gibi adların çok değerli yazıları var. Çoğu yayımlanmış, bazıları 20 yıllık yazılar. Hemen hepsi, şiirine, öyküsüne, resmine ve Sami’ye dair ‘yordam’ yazıları. Arayan, yoklayan, değen, dokunan, keşfeden. Kitabın sunusundaki ‘Türkçe şiirin karanlık çocuğu’ saptamasına ise katılmıyorum. Sami gibi Sami’mi, gerçek, varla yok arasında, hem hayali hem somut, rüyası dünya, dünyası rüya olan biri için fazla ‘artistik’ geldi bana. Hiç karanlık değildi, yazısı, çizgisi de değildir. Wittgenstein’ın “şeylerin bizim için en önemli olan yönleri, basitlikleri ve sıradanlıkları tarafından gizlenmiştir” deyişi geldi aklıma. Çünkü hep gözümüzün önündedirler.
Sami’nin dünyası gözümüzün önünde, o bize rüyasını göstermek istedi. Karanlık değil, suluboya gibi renkli, gündelik, derin, uçucu, kalıcı, tuhaf, gerçek ve Sami diye bir dünyanın rüyası.
VÜCUT HER ZAMAN SAVAŞIR
Sami Baydar
160. Kilometre, 2018
32 sayfa, 13.50 TL.
GECE ÇIKIŞ YOLU BULAMADIM
Sami Baydar
160. Kilometre, 2018
72 sayfa, 15 TL.