Güncelleme Tarihi:
SALT Beyoğlu kapandığında, “İçeride bazı düzenlemeler yapılacak” diye bir açıklama yapılmıştı. Oysa burası açılalı dört-beş yıl olmuştu ve bir daha açılmayacak diye soru işaretleri oluşmuştu insanların kafasında... Neydi işin aslı?
Böyle mekânlar açıldığında içerideki hareketi pek tahmin edemiyorsunuz. Kullanıcının mekânı yönlendirmede büyük etkisi oluyor. Mesela SALT Galata’da mekânlar birbirinden daha ayrık, içeride müdahale edecek anlar yakalayıp değiştiriyoruz. Osmanlı Bankası Müzesi’nin bir kısmını araştırma odasına çevirdik geçen sene. Kullandığımız tempoyla SALT Beyoğlu binası yorulmuştu. Ayrıca kullanımlarımızın bir kısmını da gözden geçiriyorduk. En belirgini Robinson Crusoe 389’un binanın 4. katında olması. Orası ofis olarak tasarlanmıştı, böyle günlük kullanım öngörülmemişti. Bir de ‘Çatısı akmayan müze olmaz’ derler ya, bazı altyapı sorunlarının da giderilmesi gerekiyordu. Böyle tamamıyla birbirine bağlı mekânlardan oluşan bir yapıda -kapıları olmayan katlardan söz ediyoruz- bu müdahaleleri yapabilmek için kapatmak zorunda kaldık.
Anıtlar Kurulu’yla ilgili bazı problem olduğu konuşulmuştu.
Aslında açılış tarihi veremediğimiz için soru işareti oluştu insanlarda. Tarihi yapılarda elbette Anıtlar Kurulu devreye giriyor ve tarih vermek çok zor.
O zaman yeni SALT Beyoğlu’nu biraz anlatır mısınız, yeni neler yapıldı?
İstiklal Caddesi üzerinde bulunan SALT Beyoğlu’nun diğer yapılara göre öncelikli farkı, çok yoğun bir trafik döndürmesi kendi içerisinde. Giriş katını bunu karşılayabilecek ama üstte de ne olduğuna dair his sağlayabilecek bir yer olarak kullanıyoruz. Girişte ve Açık Sinema alanında bir değişiklik yok. Fakat binanın arka tarafında hep kapalı tuttuğumuz ama bir hayat icra etmeye müsait bir arka girişimiz vardı. Şimdi oradan hem kafe bölümüne hem de 1. kata taşıdığımız Robinson Cruose kitapçısına giriş yapılabilecek. Orada güzel bir kitap-kafe alanı oluştu. Artık kafe sürekli açık olacak. 2. ve 3. kat sergi alanı olarak aynı şekilde korundu ama tavandaki işlemeler görünür hale geldi. Bazı yerlerde de pencereleri açıkta bırakan küçük müdahalelerimiz oldu. Artık daha çok gün ışığı giriyor içeri. Ayrıca 4. katın bir bölümünde herkese açık bir kış bahçesi alanı oluşturuldu. 4. kattaki ofis odalarını ise ihtiyacı olan araştırma ekiplerinin kullanımına açacağız.
“SALT’ta 2018 asıl nisanda başlıyor” dediniz, neler olacak SALT’ta?
12 Nisan’da SALT Galata’da açılan ‘Tanımsız Hizmetler Bürosu (T.H.B.)’, sanat işlerinin hangi koşullar altında, ne gibi aşamalardan geçilerek nasıl ve kiminle üretildiğini; ayrı disiplinlerle etkileşirken ne gibi nitelik ve roller edindiğini araştırıyor. Türkiye güncel sanat üretiminde önemli yer tutan Aydan Murtezaoğlu ve Bülent Şangar’ın bugüne kadarki en kapsamlı sergisi ‘Devamlılık Hatası’ ise 17 Nisan’da SALT Beyoğlu’nda açılacak. İki yıldır üzerinde çalıştığımız ‘Devamlılık Hatası’, 1990’lardan bugüne sanatçıların bağımsız ve ortak işlerini bir araya getirecek. Bizi heyecanlandıran bir sergi. Aydan Hanım ile Bülent Bey’in işleri hem 90’lı yılları ve o zamanki kültür ortamını işaretleyebilecek işler. İlk kez bu bu kadar kapsamlı ve bir arada... Bir jenerasyon için de ilk defa. Bu yüzden SALT’ın kendi pratiğinde çok değerli ama Türkiye için değerli.
SALT’ın Garanti Mortgage sponsorluğundaki kamu programlarından Perşembe Sineması SALT Beyoğlu’ndaki Açık Sinema’da devam edecek. İlkbahar programı 3 Mayıs’ta başlayacak. Bu yılki program, şehir hayatının zemin hazırladığı, dayattığı, aşina bir geçmiş ya da daha iyi bir gelecek için özlem uyandıran, zaman zaman da dirence yol açan ‘yenilenme’ olgusunu işliyor.
2018’in yeniliklerinden biri ‘Teşhir’ programı. Dünya fuarlarının tarihsel miraslarını inceleyen bir program serisi ‘Teşhir’. Ahmet A. Ersoy’un 1873 Viyana Dünya Sergisi’nde Osmanlı’nın temsiline ilişkin konuşmasıyla 3 Nisan’da SALT Galata’da başlayan seri, Türkiye’nin Expo 58 katılımı hakkında iki programla sürecek. Selda Bancı, konuşmasında Türkiye Pavyonu’ndaki yerleşik ulusal temsil politikalarını irdelerken Johann Pillai, Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun kayıp mozaik duvarının Brüksel’den Lefkoşa’ya uzanan çetrefilli hikâyesi üzerine yürüttüğü araştırma ve sergi projesini anlatacak. Köken Ergun ise 2015 tarihli ‘Young Turks’ (Genç Türkler) videosunun hazırlıkları sırasındaki araştırmalarını, Türkiye’nin en köklü fuarı İzmir Enternasyonal Fuarı’na ev sahipliği yapan Kültürpark’tan görüntüler eşliğinde sunacak. İlkbahar ve sonbahar programlarını önümüzdeki günlerde duyurmaya devam edeceğiz.
SALT Galata’ya ne zaman uğrasam hayli kalabalık. Yüksek bir genç enerji var orada. Sergilerin yanı sıra gün boyu açık olacak kafe ve kitabeviyle birlikte SALT Beyoğlu için de benzer beklentileriniz var mı?
Kafede SALT Gala ta’daki aynı ekiple çalışıyoruz. Herkesin aslında illa bir şey alıp vermek niyeti olmadan gelip oturabildiği bir yerde bu da mevcut olacak. Okuma odası da ekledik buraya, çünkü Galata’da bize büyük etkisi oldu. Lise öğrencilerinin de çalışacak mekânları olmadığını öğrendik. Atatürk Kitaplığı da öğrendi. Yani hepimiz birlikte öğreniyoruz. Küçücük bir mekâna ihtiyaçları var. Hani gidip bir kafede oturmaktansa... Biraz kullanıcıları olan, giriş çıkışın dışında da biraz daha oturaklı ve meraklı kullanıcıları olan bir yere dönüşmesini istedik.
SALT Beyoğlu’nun yeniden açılması, Yapı Kredi’nin yeniden hayata geçmesi... Başka bir-iki proje daha var İstiklal Caddesi üzerinde, görüyoruz. İstanbul Modern hemen arka sokağa geliyor. Kritik bir kitle var. Biz 2011 açılışı öncesinde de aslında bu dizilimden bahsediyorduk. Ve şimdi yine aynı doygunluğa erişiyor. Bunun etkisi mutlaka olacak. Hem birbirimize hem ortamın kendisine... İnsanları motive edecek şey zaten var. Birbiri arkasına hem program hem içerik üreten çok kurum var. Bu kurumların da gerçekten meraklısı olan kişiler tarafından fiziksel olarak ziyaret edilip tadının çıkarılması lazım. Ama beklenir ve beklenmedik birçok olayla karşılaştığımız için öncesinden bir şeyi ilan etmek pek sağlıklı gelmiyor.