NAZLI PEKTAŞ
Oluşturulma Tarihi: Eylül 29, 2017 11:34
Çağrı Saray’ın Sultanahmet’teki Cumhuriyet Müzesi’nde açtığı ‘Saklı İşler’ başlıklı sergisi, tanıklık ettiği geçmişle kişisel izleri yan yana/karşı karşıya getiriyor.
Sultanahmet’teki Cumhuriyet Müzesi’nde açılan Çağrı Saray’ın solo sergisi ‘Saklı İşler’, sanatçının farklı dönemlerde ürettiği işleri bir araya getiriyor. Sanatçının öteden beri üretiminin ana eksenini belirleyen hafıza; bu sergide tanıklık ettiği geçmişle kişisel izleri yan yana/ karşı karşıya getiriyor.
İki yıl önce Galata Rum Okulu’nda açılan ‘Eksilen Zaman’ başlıklı solo sergisinde de sanatçının hafıza mekân ve tarih tanıklığının kişisel olanla temasını izleme fırsatı bulmuştuk. Bu sergide ise bu karşılaşma deyim yerindeyse çarpışmaya dönüşüyor. Sergide bizim de hafızamıza ve içinde bulunduğumuz şimdiye sıkı sıkı temas eden işler; bir yandan Sultanahmet Meydanı’nın derin geçmişiyle diyaloğa giriyor, bir yandan da Cumhuriyet Müzesi binasını ve onun hafızasını bu çarpışmaya tanık eyliyor. Ve bu tanıklıkta; Saray’ın aynı zamanda akademisyen olarak görev yaptığı kuruma (Marmara Üniversitesi) ait olan müze, hem işlevi hem de mimari kimliğiyle sergideki heykel, stencil, gravür, ses ve desenlerle birlikte serginin mekânı değil kendisi oluyor.
‘Saklı İşler’, sanatçının kendi sözleriyle “Cumhuriyet’in dönüşüm sürecine ait tanıklıklara dair izdüşümleri”. Cumhuriyet’in dönüşüm sürecinde kişilerin ve kurumların bayrak ile olan yakınlık ve uzaklıklarına kendi bedeni aracılığıyla yanıt arayan Saray, serginin ilk bölümünde stencil kalıpları led’ler ile aydınlatıyor. Bu kalıplarda Türk bayrağı önünde poz veren sanatçının kendisi var. Pozlardaki değişken ruh hali adeta hafızamızın günlükleri. Altı sekansta, terörist ya da suçlu yahut sivil ya da bürokrat kişileri temsil eden pozlar yaşadığımız coğrafyada başımıza gelen ya da gelebilecek durumları sıralamayı deniyor.
Serginin ikinci bölümündeki desenler ise
Çağrı Saray’ın tanıdık olduğumuz icrasını tekrarladığı nesneler ve anlar. Aile fotoğrafı, makam koltuğu, daktilo, asker, oyuncaklar, elinde balyoz tutan bir komutan... 80’ler Türkiye’sinin titreşimi... Bu desenlere bakmak o dönemde çocuk olan birinin hafızasını seyretmek gibi.
Sergide yer alan 2001 tarihli bir videoda ise 22 yaşındaki Çağrı, abisi ve annesi yer alıyor. Videoda Çağrı’nın yuvadayken öğrendiği milli marşları, şarkıları abisine ve annesine anlattığı bir sohbete tanık oluyoruz ama duyduğumuz ses, 1983’te, 4 yaşındayken öğrendiği marşı söyleyen Çağrı’nın sesi.
Üçüncü bölümde karşımıza çıkan işler, politik iklimin geçişleri arasında kimlikleri, değişen, bozulan, yıkılan unutulan/unutturulan tarihi binaların gravürleri: Selimiye Kışlası, AKM, Anıtkabir, Büyük Postane, Kuleli Askeri Lisesi, Marmara Üniversitesi Haydarpaşa Yerleşkesi (eski Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane), Sirkeci Garı, İstanbul Üniversitesi giriş kapısı...
Son bölümde ise tek başına siyah bir bayrak, ‘an’da ve mekânda donmuş vaziyette izleyiciyi selamlıyor. Yanmış mı? Tahrip mi edilmiş? Aslında siyaha bürünen zaman mı mekân miıtarih mi hafıza mı?
‘Saklı İşler’deki tanıdık izleri görmek için son tarih 8 Ekim.