Güncelleme Tarihi:
Geçtiğimiz günlerde (6 Şubat) tahta çıkışının 70’inci yılını kutlayan Kraliçe Elizabeth en ikonik figürlerden biri olarak vârisini açıkladı ve üstündeki merakı hiç eksiltmeden, yakın zamanda 96’ncı yaşını kutlamaya hazırlanıyor. Prens Charles’a ne zaman sıra geleceği bilinmese de Kraliçe, Büyük Britanya’nın en hareketli yıllarının en güçlü ismi oldu. Hakkında yazılan onlarca biyografiye, araştırmaya, magazin haberlerinden akademik makalelere kadar yazınsal alanın daima merakını celp etti. Netflix, magazin merakını aşan bu küresel çaptaki ilgiye kayıtsız kalmadı ve kraliyet ailesinin tarihini -odağa kraliçeyi alarak- Peter Morgan’ın kaleminden, soluksuz takip edilen bir diziye (The Crown) dönüştürdü. Oyunculukların kurguyu aşan gerçekliği ilgiyi artırırken dizi, senaryosunun incelikle örülmüş detaylarıyla seyirciyi ilk bölümlerden yakaladı.
‘The Crown’, bu dizinin kitabı. Dizi bölümlerinden alıntılara da yer veren, ilgiyle izlenen karakterlerin ayrı ayrı ele alındığı ve sahnelerden akıllarda kalan görüntülerin kayda geçtiği titiz bir çalışma... Kraliyet ailesinin biyografisini de kaleme alan Robert Lacey’nin yazdığı ‘The Crown’ Buckingham Sarayı’nda 1947’de başlıyor, Elizabeth tahta çıkmadan beş yıl önce... Sessiz, kendi halinde, hatta sıradan genç bir kadının, ülkenin hükümranlığına yürüyen yolculuğuna tanıklık ediliyor. ‘The Crown’ aristokrasiyi ne pahasına olursa olsun koruma yükümlülüğü altında ailenin, aşkın, çocukluğun, hayallerin nasıl feda edildiğinin kısa öyküsü bir taraftan da... Dizinin ilk sezonunun ele alındığı kitap 1947-1955 yıllarına odaklanırken, Robert Lacey çöken bir yapının el değiştirilerek dirilişini bir dizi ölçeğine sığdırmayı başaran ekibin de hakkını teslim ediyor.
Gözler önünde yaşayan ama en çok merak edilen kraliyet ailesinin hikâyesinde gizli kalanlar, basına yansımayanlar diziyle birlikte açığa çıkarken sarayın perdeleri aralanıyor. Seyirci ve okur saraydan içeri süzülüyor ve senaryonun titizliğiyle neredeyse aileden biri oluyor. Robert Lacey genç bir kraliçenin yaratılışını, Winston Churchill gibi güçlü bir liderin iktidar mücadelesini 10 saatlik dizi senaryosuna ustalıkla sığdırabilme becerisini paylaştığı kitabıyla, dizinin meraklısı olanlara okuma zevki de sunuyor. ‘The Crown’ senaryo kitabı değil, tamamen dizinin kitabı. Karakterler, sahneler ve aralara serpiştirilen gerçeklerle kurguyu besleyen, dokümanter niteliğinde bir çalışma. Özellikle ilgili okurlar için kitabın sonunda biyografiden anıya, araştırmalara uzanan referans kaynaklardan oluşan bir okuma listesi de paylaşılmış. Kitabın sonundaki oyuncu ve teknik ekip listesi; milyonlarca kez izlenmiş, onlarca ödül almış bir projenin inceliklerini de gözler önüne seriyor. Gerçek fotoğrafların yanı sıra çekimlerden karelere de yer verilmesi çalışmanın arşiv yönünü güçlendiriyor. ‘The Crown’, yapımın meraklıları kadar diziyi hiç izlememiş olanların da ilgisini çekecek bir dil ve anlatımla kurgunun detaylarına inmeyi başarıyor. Böylelikle Lacey’nin kaleminden dizide yaratılan dünyanın ihtişamına bir kez daha kapılıyoruz.
Kraliyet ailesinin çekiciliği ve her daim gündemde kalabilme becerisi sanki Robert Lacey’nin bir başka kurgusu ve Peter Morgan’ın kaleminden çıkmış senaryonun başka bir versiyonu gibi...