Sait Faik’in adımlarıyla bir İstanbul serüveni
Güncelleme Tarihi:
Yazmaktan başka hiçbir tutkusu olmayan bir insan hayata nasıl tutunur? Gösterişten uzak hayatında sevginin ve güven duygusunun izini süren bir yazar, itham edildiği haksız suçlamalara, ihanetlere, sevilmemeye nasıl direnir? Özlem Esmergül, ‘Yalnız Hatta Yapayalnız’ isimli biyografik romanında bu soruların cevaplarını Türkçe edebiyatın en nahif ismi Sait Faik Abasıyanık’ın hayat hikâyesi üzerinden yanıtlıyor.
‘Yalnız Hatta Yapayalnız’, Özlem Esmergül’ün 2001 yılına tarihli ‘Sana Söyleyemediğim Her Şey’ isimli kitabının ardından kaleme aldığı ikinci eseri, ilk romanı. Almanya’nın Hannover şehrinde doğan Esmergül, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’ndeki eğitiminin ardından çeşitli gazetelerde çevirmenlik, muhabirlik, köşe yazarlığı yaptı, müzik ve sinemaya dair yazılar yazdı. 2003 yılında sinemaya olan bağını sadece kaleme aldığı yazılarla sınırlı bırakmadı ve çeşitli film şirketlerinin yaratıcı ekiplerinde görev yaptı. Kendi kurduğu ajansta, çok çeşitli dizi ve filmlerde medya direktörlüğü görevini üstlendi. Yazar, 2013 yılından bu yana Destek Yayınları’nda kitap editörlüğü ve yayın koordinatörlüğünün yanı sıra Genç Destek Yayınları’nın genel yayın yönetmenliğini yapıyor.
Özlem Esmergül, ‘Yalnız Hatta Yapayalnız’ isimli biyografik romanında Sait Faik Abasıyanık’ın yaşamındaki kırılma noktalarını, tutkularını, yazmaya dair olan sarsılmaz inancını, başarısızlıklarını, aşklarını ve en çok da yalnızlığını içten ve yumuşacık bir dille, yargılamadan, yüceltmeden olduğu gibi nakletmiş. İnsanlara kalemiyle dokunan, kendisi gibi sade, sıradan insanları birbirleriyle bu yolla tanıştıran ve bunu da kendine özgü, ustalıklı üslubuyla işleyen Sait Faik’in hayat hikâyesi, bugüne dek karşılaşmadığımız içten bir dille anlatılmış Esmergül’ün romanında. Roman okuyucusunu, Orhan Veli, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Rıfat Ilgaz, Ara Güler gibi birçok Türkiyeli sanatçının; kısacası 1940’lı, 50’li yılların, sıkıyönetim koşulları içindeki Türkiye’sinde, üretmiş, ter dökmüş onlarca ismin cirit attığı sayfalarında Sait Faik’in izinde bir İstanbul serüvenine çıkarıyor. ‘Yalnız Hatta Yapayalnız’da aslında varlıklı bir aileden gelen Sait Faik’in ailesinin beklentilerine verdiği kendince yanıtlarına, arkadaşlıklarına ve en önemlisi de aşklarına tanıklık ediyor okuyucu.
Sait Faik’in hayatındaki en önemli karakterler kadınlar. Başta annesi, sonra umutsuzca âşık olduğu Alexandra, Eleni ve ölümünden önceki son kalp kırıklığı Leylâ Erbil, Sait Faik’in yaşamında olduğu gibi romanda da ağırlıklarını hissettiriyorlar. Çocuk yaşta birkaç yıllığına da olsa annesinin onu terk etmesiyle yüz yüze kalan Sait Faik, gönlünü kaptırdığı bu kadınları da hep o bırakılma korkusu içinde seviyor. Kendisine bile güvenemeyen, hayattaki her meselede başının dikine giden bu adamı, kalbini sunduğu kadınların hiçbiri tam anlamıyla sevemiyor. Sait Faik’te sürdürdüğü inadıyla kendini bile isteye yalnızlığa mahkûm ediyor bu yolla. Romanın bu kadınlardan birinin ağzından yazılmış bölümleri ise güvenilmezliğinin yanında, Sait Faik’in yumuşacık kalbine ve bir insanı nasıl sorgusuz sualsiz sevebildiğine ayna tutuyor.
‘Yalnız Hatta Yapayalnız’, Sait Faik Abasıyanık üzerinden insana, büyük başarı hırslarının, maddi kaygıların ve şişirilmiş egoların olmadığı bir hayatın nasıl yaşanacağını anlatıyor. Kitabın sonunda ise aklında hiç tamamlanamamış aşk hikâyeleri, kulaklarında martı çığlıkları, burnunda balık ve deniz kokusu kalıyor okuyucunun.
Yalnız Hatta Yapayalnız
BİR SAİT FAİK ABASIYANIK ROMANI
Özlem Esmergül
Destek Yayınları, 2018
392 sayfa, 25 TL.