Güncelleme Tarihi:
İstanbul’da yaşayanlar için her semtin kendisine göre bir atmosferi vardır. Yahya Kemal’in deyimiyle artık “bir mevsimden diğerine geçer gibi” olmasa da en azından hikâyeleriyle birbirlerinden ayrılırlar. Peyami Safa’nın ‘Fatih-Harbiye’ karşıtlığıyla semtleri kültürel kodlarla boyadığı hatırlandığında Osmanbey, Harbiye’nin süreği diye düşünülebilir. Lakin Osmanbey semti modernitenin ötesinde bir mülkiyet ve iktidar ilişkisinin sonucudur. Öyledir çünkü hakkakzade Mustafa Hilmi Efendi’nin oğlu matbaacı Osman Bey kelimenin tam manasıyla uzun sürmüş İkinci Abdülhamit rejiminin en ayrıcalıklı şahsiyetleri arasındadır. İtibar ve ayrıcalık peşinden bir dizi iktisadi sonuçları doğurur.
Nedret Kuran’ın kaleme aldığı ‘Osman Bey ve Ailesi/Bir Semte Adını Veren Osmanlı Aydını, Büyükdedem, Matbaacı, Hattat, Başmabeyinci’ kitabı, dönemin bu belirgin şahsiyeti üzerinden güç ve imtiyaz ilişkilerini de okumaya imkân veriyor. Nedret Kuran Osmanlı kültürü, matbuat tarihi üzerine çalışırken eldeki aile belgelerini doğruca kullanarak her bakımdan ilginç bir tipoloji olan Osman Bey’i tanımamıza katkıda bulunuyor. Ailenin tarih içindeki köklerinden başlayarak 19’uncu yüzyıldaki konumunu belirginleştiriyor ve Osman Bey’in yaptığı atılımları sırayla okura sunuyor. Aslında ailenin değişimi ve gelişimi bir iklimin özneler üzerindeki etkisini göstermesi bakımından da hayli çarpıcı.
Osman Bey’in yetenekleri, çalışkanlığı, girişimciliği bir yana asıl önünü açan Kuran-ı Kerim basma imtiyazını İkinci Abdülhamit’ten almış olmasıdır. 1876’da elde edilen bu imtiyazın ‘1880 yılından itibaren 25 yıllık bir tekele dönüştüğü’ hatırlandığında padişahın kendisine duyduğu ‘güven’ önemlidir. Elde edilen kazancın büyüklüğünü imparatorluk coğrafyasını hesap ederek iyi hesaplamak mümkündür. Bu gelir neredeyse bir semt genişliğinde arsa alabilme imkânı getirmiştir. Başmabeyinci Osman Bey, günümüz diliyle öngörülü bir emlak girişimcisidir. Necdet Kuran bu atılımları detaylı şekilde anlatmaktadır. ‘Serkurena-i hazret-i şehriyari’ olmak her faniye nasip olmaz böyle rejimlerde.
Her ekonomik ve sosyal girişim semtlere farklı bir hava katar. Bu bağlamda Osman Bey’in matbaası ‘Matbaa-ı Osmaniye’
(Lütfen isimdeki kesişmeye dikkat, hem Osman Bey’in şahsına hem de Osmanlı’ya göz kırpar) Çemberlitaş’a mührünü vurur. Değişik türlerde basım hizmeti veren matbaa, kültür tarihi açısından önemli bir durak sayılır. Hamidiye Beykoz Kâğıt Fabrikası (Hamidiye çağrışımına dikkat) ise hem Osman Bey’in hizmetleri hem de kâğıdın kültürel tarihi açısından önemli bir safhadır. Kitapta bu konuyla ilgili hayli zengin görsel malzeme bulunuyor.
Nedret Kuran bize sadece bir şahıs ve yaptığı işleri değil aynı zamanda ailenin de tarihini sunuyor. Osman Bey’in ailesinin görsel tarihi ile beraber 19’uncu yüzyıl atmosferini ve kültürel, iktisadi ilişkilerini sergiliyor. Ali Cavid Bey, Kadriye Sabiha Hanım, Hatice Fıtır Hanım, Ömer Vasfi Bey, Nudiye Hanım, Mehmet Saim Bey, Vildan Hanım hak ettikleri ölçüde yerlerini alıyorlar. Bu bakımdan tam bir belgesel kitap okuyoruz. Osmanbey’den geçerken sadece bir semtten değil aslında uzun ve derin bir öyküden geçtiğimizi bilmek için okunası bir kitap ‘Osman Bey ve Ailesi’.