HAYDAR ERGÜLEN haydaree@gmail.com
Oluşturulma Tarihi: Şubat 18, 2022 13:59
Osman Hakan A., çok seneler geçtikten sonra, 15 yıl olmuş, nihayet yeni şiir kitabını yayımladı, ‘Zerenderzer’ (Ötüken). Osman Hakan A., şiirimizin çeşitliliği ve zenginliğinin en uçtaki örneklerinden. Günümüzde geleneği yenileyerek sürdüren pek az şairden biri, yolunu en başında çizmiş ve bir tezhip, ebru sanatçısı gibi adeta harf harf, boşluk boşluk işlemiş sözcükleri.
Hayal içinde hayat nasıl akıp gidiyorsa, rüya içinde şiir de ona bakıp yazılıyor. Bakmanın zamanı varsa onu da şair biliyor, bunu şaire sormak gerekmez, şiire bakmak yeter. ‘Geceleyin Yürümek’ bize bir yanıt verebilir mi rüya ve şiire dair, “zaman bende ben sabaha gideyim” diye bir karar kılmadan önce, “gece uzak aşklar vurur kıyıya/sabah tenim dökülür bir rüyaya” dediğine bakılırsa şairin, hayal de hayat da gece de aşk da rüya da hepsi şiirde saklı aslında.
Osman Hakan A., çok seneler geçtikten sonra, 15 yıl olmuş, nihayet yeni şiir kitabını yayımladı, ‘Zerenderzer’ (Ötüken). Azı öze, sesi söze katan bir şair, ilk kitabı ‘Göç ve Ölüm Şarkıları’ 1986’da yayımlanmıştı, ‘Zerenderzer’ yedincisi ve en yenisi, “sarı altınla yeşil altın üzerine yapılan süsleme” zerenderzer, “söylenmemiş harfleri bekler/ sarı yeşil zerenderzer güller”. Osman Hakan A., şiirimizin çeşitliliği ve zenginliğinin en uçtaki örneklerinden. Günümüzde geleneği yenileyerek sürdüren pek az şairden biri, yolunu en başında çizmiş ve bir tezhip, ebru sanatçısı gibi adeta harf harf, boşluk boşluk işlemiş sözcükleri. Bana kalırsa gelenekteki fazlalıkları da halince azaltan, dilince uslandıran bir şair. Unutmayalım ki düzyazılarını topladığı iki kitabından ilkinin adı da ‘Bizim Romanımız Şarkılarımız’ (2006). Yahya Kemal’in söylediği, Tanpınar’ın yinelediği bu sözde, Osman Hakan şiirinin ipuçları da vardır.
Uçta bir şiir yazması, onun saf şiire bağlılığının da göstergesidir, benim için şiir klasikten gündeliğe kadar geniş bir zaman ve olanak içinde yazılabilir, yazılır, işte tam da bu nedenle Osman Hakan gibi bir şair de çıkar şiirin eskimezliğini gösterir.
Bir önceki kitabı ‘Nar’daki (2006, ikinci baskı, Ötüken, 2021) “Rü’ya”yı “buluttan ibarettir bulut içinde bulut”a yoruyordu, yalnızca buluttan ibaret olmadığını diğer şiirleri ve ‘Zerendezer’de de gösteriyor şair, daha doğrusu ima ediyor diyelim. Zira göstermek fiilinin başka fiiller ve duygulara ustalıkla gizlendiği bir şiirden söz ediyoruz. Buysa şiirden aldığımız zevki yükseltiyor.
Osman Hakan’ın şiirine ruh veren ve kadim olandan beslenirken, yalnızca gelenekten değil modern şiirin başlangıcına, Baudelaire’e dek bir anımsamaya uzanırken, yazılı olmayan bir duygu var ki hiç eksilmiyor, aksine her şiirle, kitapla büyüyor, artıyor ve artık onun şiirinin ‘mütemmim cüz’ü haline geliyor: Hürmet duygusu. Belki şiiri de terbiye eden o, aynı zamanda da zenginleştiren. Hürmeti göndermeler, anmalar olarak gösteriyor, Nef’i, Rilke, Ahmet Haşim, Yahya Kemal, Hilmi Yavuz, Yahya Bey, Nev’i, Ali Günvar, Fuzuli, Selimi adlarına duyduğu yakınlık gönülden geliyor, bir ‘gönül kolektifi’ demek de mümkün Osman Hakan’ın ve andığı adların şiirleri arasındaki bağa.
Sarı hayat üstüne yeşil yapraklar dökülür gibi okuduğumuz bu şiirler, şairin bu kendi divanının sayfalarına yaşadıklarından, sevdiklerinden, yitirdikleri ve özlediklerinden bir olgunluk, anlayış ve ‘bu da geçti ya hu’ kabullenişinden yansıyan izler, etkiler, kıssalar. “Rü’ya”sında “ne varsa giden ne varsa kalan zamandan/şiir ki ruhun israfilidir ölür osman hakan/kalem oynamaz ardından açılır kalemdan” derken, “Benim Leyla’ma” ithafıyla açılan ‘Uzak’ta “dokunur her şeye hayat tuzla buz/bırakma içindeki eli yolcu garip/yollar uz kalbi elinde bekler bir harabati/ara kapanır yeşerir ossaat dilin gurbeti” diyerek aşkın yakınlığına sığınır, “hangi gül diye sorma leyla ona harf der” der bir de!
Osman Hakan A.’nın en çok sevdiğim kitaplarından ‘Seyahat Hemen’in (2001) adıyla söylersem, geceye, rüyaya, arkadaşlığa, Leyla’ya, nara, suya, duaya, çöle, sabaha ve elbette yola sığınan bir şairdir o, sığınmadığı şeylerin başında da ustalık gelir. Hali bilenlerin sıfata gereksinimi yoktur ve bazı sıfatlar yorucudur, yolu da yorar yolcuyu da, bazı şairlerinse böyle dertleri yoktur. Şiire verdiği kat kat kıymetle okuyorum Osman Hakan A.’yı hep, madem kitabının da adı ‘Zerenderzer’, öyleyse ondaki eczanın, kimyanın ve kuyumculuğun da pek az şairde olduğunu söyleyelim.
Sözcüklere, boşluğa, zamana ve şiire sığınan Osman Hakan A.’nın bu son kıymeti, okura da verilmiş bir kıymettir, değerini bilelim!