Güncelleme Tarihi:
Edebiyat tarihine adını sarsılmaz şekilde yazdıran bir yazar... Öyle ki, yazdığı serinin son kitabı 2007 yılında yayımlandığında 24 saatte 11 milyon satış rakamına ulaştı; bir sonraki kitabının satışa çıkacağı günün öncesinde dünyanın farklı yerlerinden binlerce insan geceyi kuyruğa girip bekleyerek geçirdi. Eserlerinden ilhamla temalı parklar açıldı, gişe rekorları kıran filmler çekildi, kostüm partilerinde onun hayali kahramanlarının giysileri giyildi. Sözünü ettiğimiz yazar J. K. Rowling’in (Joanne Kathleen Rowling), yani ‘Harry Potter’ın yaratıcısının ta kendisi...
İlk eserinin yayımlandığı 1997’den itibaren bakarsak, kitaplarındaki büyü sanki onun hayatına yapılmış; yaklaşık 10 yıl gibi kısacık bir sürede gerçekleşti her şey. Milyonlarca takipçi, okur, hayran... Çok az yazarın başına gelebilecek bir durum Rowling’in başına gelen. Çünkü tuhaf bir biçimde bütün bunlar o yaşarken oldu.
Rowling’in başarılarla dolu baş döndürücü hikâyesini anlayabilmek için ‘Güzel Bir Hayat - Başarısızlığın Faydaları ve Hayal Gücünün Önemi’ne bakmakta fayda var. 2008 yılında Harvard Üniversitesi’nden mezun olan gencecik insanlara yaptığı konuşmayı içeren bu kitap sadece bir mezuniyet konuşması değil, çok daha fazlası. Çünkü basmakalıp öneriler sunmuyor, bilgiçlik taslamıyor, aksine, onu J. K. Rowling olarak tüm dünyada tanınan bir yazar haline getiren yolculuğundaki kötü olayları ve bu olayların onu bugünlere nasıl taşıdığını açıkyüreklilikle anlatıyor.
ÇOK KÖTÜ ÇUVALLAMIŞTIM
Rowling’den dinleyelim: “Mezuniyetimi takip eden yedi yılda çok kötü bir şekilde çuvallamıştım. Fevkalade kısa sürmüş bir evlilik geçirmiştim, işsizdim, bekâr bir anneydim ve evsiz değilsem de bir insanın günümüz İngiltere’sinde olabileceği kadar yoksuldum.”
Yapabildiği en iyi şeye sığınarak, yazarak çıkıyor Rowling kendi cehenneminden. ‘Başarısızlığın’ faydasını böylece, daha iyisini yapamadığı için tek dayanağına tutunarak görüyor. Ve mutluluğunu, banka hesabındaki sıfırların çokluğuna, sahibi olduğu eve, arabaya bakarak ölçmeye çalışan günümüz insanına yapılabilecek en önemli hatırlatmayı yapıyor: “Kitaplarımdaki gibi bir Zaman Döndürücüm olsa, 21 yaşımdaki halime mutluluğun, hayatın bir başarı ya da kazanımlar listesinden ibaret olmadığını bilmekten geldiğini söylerdim.”
Tüm dünyada 500 milyonun üzerinde satılan bir serinin yazarı ve yaratıcısı olarak Rowling’in hayatını dönüştüren ve dünyayı bakışını değiştiren diğer hadise Uluslararası Af Örgütü’nün Londra merkezinde çalıştığı yıllar... Orada karşılaştığı olayların, başka insanların acılarına karşı duyarlılığını incelttiğini görüyoruz. Kendini, hiç tanımadığı acılar çeken başka insanların yerine koyarak ve onların acıları için savaşarak gerçekleştirmek bir anlamda orada yaşadığı. “Çoğu insan hayal gücünü hiç kullanmamayı tercih eder. Huzurlu bir şekilde, kendi deneyimlerinin sınırları içinde kalmaya devam ederler, başka koşullarda doğmak nasıl bir şey olurdu diye düşünmeyi kendilerine dert etmezler. Çığlıkları duymayı ya da kafeslerin içine bakmayı reddedebilirler; zihinlerini ve kalplerini kendileriyle kişisel bağı olmayanlara karşı kapatabilirler; bilmeyi reddedebilirler” diyor bu olağanüstü deneyimi anlatırken. O, çocuklar için kurduğu derneğin yanı sıra, çığlıkları duymayı göze alan biri olarak 2000 yılında hayata geçirdiği Volant Vakfı aracılığıyla birçok konuda pek çok insana destek vermeye devam ediyor.
Umutsuzluğa düşüp en dibi gördüğünüzde size güçlü bir el uzatacak ‘Güzel Bir Hayat’. Elinizi o ele uzatın. Çünkü ayağa kalkıp yeniden yola koyulmanız için aradığınız itici güç ve ilham orada var. Çünkü ancak başka hayatlara dokunarak siz de kendinizi gerçekleştirmiş ve dünyaya karşı sorumluluğunuzu gerçekleştirmiş olursunuz... Son cümleyi kitaplarına ve kurduğu vakıf ve dernekle insanların hayatına büyülü dokunuşlar yapan Joanne söylesin: “Dünyayı değiştirmek için büyüye ihtiyacımız yok; ihtiyacımız olan gücü zaten içimizde taşıyoruz: Daha iyisini hayal etme gücümüz var.”