Güncelleme Tarihi:
İçindeki ilahi aşkı kuantum ve tasavvufla da buluşturan yazar Rengin Sakaoğlu “her yaşam bir şiir, her yaşam bir dua” diyerek yeni kitabı 'Vuslat' hakkında konuştu.
Kitabınızda hem kuantum hem de dinsel öğeler var, ikisini nasıl harmanladınız?Kuran, bütün ilimleri kapsayan bir bilinç hali. Kuran’ın bütün bunları kapsama durumu var. Fakat bizim Kuran’ı ya da başka bir kitabı veya kuantum fizik alanını, kimya alanını; neyi okuyorsak, hangi zihinle okuduğumuz önemli. İlk önce okuyacak olan mekanizmayı iyice tanımamız lazım. Yoksa Kuran, kuantum, fizik veya kimya okumayı biliyor muyuz, okumayı öğrenmekle alakalı mesele.
“Okumak” gerçekten nedir?
Normalde okumak nedir? Kitabı alıp harfleri bir araya getirip okumaktır. Başka bir bilinçte; bütün alem, gördüğümüz her şey bir söz söyler bize. Eğer gerçekten okuyabiliyorsak, o şeye bakabiliyoruz demektir. Bakabilmek, “seyir” demektir. Bununla ilgili daha çok şey söylenebilir ama Kuran-ı Kerim “Oku” ile başlıyor, Mevlana’nın Mesnevi’si “Dinle” diye başlıyor. Okumak ve onların anlatmaya çalıştığı manada dinlemek için bir eğitim gerekli diye düşünüyorum. Benim için en azından öyle gerekti.
“Akıldan gönüle, gönülden beyne” diye bir söyleminiz var. Neyi ifade ediyorsunuz?
Yani zihnimizdeki bütün olmazların olur, olurların olmaz olması. “Olmaz olmaz deme, olmaz olmaz” diyen manevi büyüklerimiz var. Şu anda bütün nöroformat çalışmaları aynısın söylüyor. Tabii ki söylerler çünkü hakikat öyle.
“Neden değil, nasıl diyelim” diyorsunuz. Yargı içeren “nasıl”ı sormamayı çok okudum. Sizin dediğinizde ise bilme isteği var.
Evet, oradaki bilince ulaşmaya gayret var orada. Yoksa “nasıl”ı da “neden” şeklinde sorsan aynı şey. Hani diyor ya Yunus Emre, “Sözü nice güzel söylese, sözü dayağa benzer.” Yani söylediğiniz enerji hali mühim. Yani ne söylediğiniz de mühim ama esas onun enerjisi önemli.
Okumak için bilincin açılması gerekiyor demiştiniz kitapta. Bilincin açılması kendiliğinden olan bir şey değil herhalde.
Kendiliğinden olur olmaz, Allah bilir orasını. “Gerekiyor” da demem ben. Kimine öyle olur, kimine böyle olur, ben sadece içimdeki tecrübeden yola çıkıp birkaç kelime söylemeye gayret ettim. Tek bir format yok. Söyleyebildiklerim çok az zaten