Güncelleme Tarihi:
Çocuk şiiri olur mu, sorusuna net bir yanıtım yok. Yazılı bir metnin şiir sayılması için bile saptanmış kuralları sayabilmek çok da kolay değilken, çocuk şiiri diye ayrı bir alan açılabileceğinden emin değilim.
Ben emin olmasam da çocuk yayıncılığımız uzun yıllardır çocuklar için yazılmış şiir kitapları yayımlıyor. Bunların kimileri tanınmış şairlerimizin ürünleri, kimileri de hayatlarında hiç şiir yazmamış insanların çocuklara didaktik öğütler veren ya da onları yetişkinlere göre bir alt algılama yetisinde gören karalamaları.
Oysa çocuk, biçimlenmemiş hayal gücüyle, şiir sanatıyla en kolay ilişki kurabilecek dünyalara sahip. Uzaydan görünen dünyamıza bakıp, “Mavi bir portakala benziyor” diyebilmek ancak çocukların ve şairlerin yapabileceği bir şey.
Bu yüzden çocuklar için, onlar daha kolay anlasın diye basitleştirilmiş bir dille şiir yazılması bana doğru gelmiyor. Çocuklar, sınırsız hayal güçleriyle şiir sanatıyla kolaylıkla ilişki kurabilirler. Belki yalın yazmak önemli olabilir ama ‘basit’ değil.
Yıllar önce Memet Fuat, ‘Çağdaş Türk Şiirinden Seçilmiş Çocuklar İçin Şiirler’ adlı bir antoloji yayımlamıştı. İçinde Nâzım Hikmet’ten Cahit Külebi’ye, Dağlarca’dan Necatigil’e önde gelen şairlerimizin, çocukların da rahatça okuyup zevk alabilecekleri şiirleri yer alıyordu. Bence hemen her şairin şiirlerinden çocuklara yönelik bir derleme oluşturulabilir.
Büyük şairlerimizden Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın ilk kez 1974’te yayımlanmış bir kitabı vardır: ‘Arkaüstü’ (Uçsuz Bucaksız Yaşama). Bu kitabın çocuklar için mi, yetişkin şiir okurları için mi yazıldığı belirtilmemiştir. O kadar güzeldir ki içindeki şiirler, bunu düşünmezsiniz bile kitabı okurken. Çocuk, genç, yaşlı herkes için yazılmış gibidir. Herkesi mutlu eder.
Cahit Ökmen de sanki Dağlarca’nın izinden giderek, herkesi mutlu edecek bir kitap ortaya koymuş ‘Portakal Yıldızı’yla.
Bu nedenle örnek bir çalışma bence ‘Portakal Yıldızı’. Hem çocuklara birbirinden güzel şiirler armağan ediyor hem de büyüklere ve şairlere çocuklar için şiir yazmanın inceliklerini fısıldıyor. Dahası kalıplaşmış değerlerimizden bizleri uzaklaştırıp, ‘bezelye parmaklar’a, ‘göz kırpan yıldızlar’a, ‘ormanın ninnisini dinleyen pandalar’a, ‘harflerden kuş yuvaları’na, saymakla bitmeyecek hayat ve dünya güzellikleriyle
buluşmaya götürüyor.