Güncelleme Tarihi:
Antik Yunan, kent devleti yani polis ile felsefe ve filozof arasında bir dostluğun bulunduğu bir çağ yaratmış gibi görünür. Felsefe orada doğmuştur. Ama durum tam tersidir. Antik Yunan kent devleti yurttaşlarının, şairlere değil ama filozoflara karşı yaygın önyargılarının olduğu gözden yitirilmemelidir. Felsefe bu önyargılara karşı savaştan doğmuştur. Bu ayrım, temelde Hannah Arendt’e ait. Bugünlerde yayımlanan ‘Politikanın Vaadi’ kitabından söz ediyorum.
‘Politikanın Vaadi’, Arendt’in serbest ya da kısa makalelerinden oluşuyor. Kant’ın kısa makaleleri gibi, Arendt’in kısa makaleleri de ana yapıtlarından daha etkilidir. Sözgelimi bu toplamda yer alan ‘Sokrates’ makalesi, Sokrates hakkında enfes bir analiz sunar. Temelde Antik Yunan politik felsefesinin doğasını ve ortaya çıkışını irdelemektedir.
Politik felsefe, Yunan politik yaşamının güçlü olduğu dönemde değil, sonuna yaklaştığı sırada, onun çöküşünü takiben ortaya çıkar. Bu şu anlama gelir: ‘Sokrates’in Savunması’, ‘Devlet’, ‘Yasalar’, ‘Nikomakhos’a Etik’, ‘Politika’, Yunan polisi’nin, yani Yunan kent devletinin çöküşü anında yazılmıştır. “Minerva’nın baykuşu ancak alacakaranlık çöktüğünde kanatlarını açar.” Hegel’in; felsefenin, Yunanistan’da, Yunan tarihinin şanı sona erdiği dönemde yazan Platon ve Aristoteles’le başladığı düşüncesini dile getirir bu argüman. Hegel’den yola çıkmakla birlikte, Hegel’in yanından geçer Arendt; felsefe için değil tarih felsefesi için yerinde bir sözdür bu.
‘Politikanın Vaadi’ bir ders kitabı değil; filozof kendi kendine konuşur; o, öğrencilerle değil, öncekilerle konuşan kişidir. Arendt’e göre, politikanın vaadi özgürlüktür. Ama bu özgürlük, canının istediğini yapma anlamında bir özgürlük değil, sadece hayatını riske atmaya hazır olanın özgürlüğüdür. “Politika farklı insanların bir arada varoluşunu ve birlikteliğini ele alır.” Farkların mutlak kaosu içinde, temel ortaklıklar arama çabası ve eylemliliğinin adıdır politika. Arendt, “İnsan apolitiktir” derken hafif bir eğimle Aristoteles’in yanından geçer. Ona göre politika, insanda değil, insanlar arasındadır, yani insanın tam olarak dışında ortaya çıkar. Politikanın tözü yoktur. Politik bir töz mevcut değildir. Politika insanlar arasında bulunanda doğar. “Politika, mutlak surette farklı olanları göreli eşitlikleri doğrultusunda ve göreli farklarına karşın örgütler.” Arendt’in burada altını çizdiği ‘çoğulluk’ olgusudur. “Politika insani çoğulluk olgusuna dayanır.” Şu ayrım enfestir: “Tanrı insanı yarattı ama insanlar insan ürünüdür, yeryüzü ürünüdür, insan doğasının ürünüdür.” Burada, politik olanı, teolojiden yola çıkarak temellendiren eğilimin yanından geçiş vardır. Katılmadığı düşüncenin yanından, onunla polemiğe girmeden, onu düşman olarak kodlamadan geçiş, diyelim buna. Aynı durum Platon karşısında da söz konusudur. Ona göre, Batı’daki politik felsefenin babası Platon’dur. Ancak Platon politik standartları politikadan hareketle değil, felsefeden türetir. Burada yasalar, idealara denk gelen bir düzlemde tanımlanır. Böylece ancak filozof açısından erişebilir olan idealara karşılık gelen bir anayasa fikri ve bu anayasa fikrini yürürlüğe koyacak yönetici etki altına alınmış olur.
Tekrar başa dönersek, ‘Sokrates’ makalesine.. Burada, hem politika ile felsefe arasındaki farkı göstermek için hem de politik felsefenin doğuşundaki bir keşfi dile getirmek için Arendt, ‘İnsanlık Durumu’nda geliştirdiği bir kavrama tekrar döner. ‘İçin-iyi’ kavramıdır bu. ’İçin-iyi’, yararlı ya da kullanışlı anlamına gelir. Bizdeki ‘hayırlı’ kavramıdır bu. İlineksel bir iyi durumunu dile getirir bu kavram; “olduğu şey olması zorunlu değildir, her zaman farklı olabilir”. Bugün hayırlı olan ile yarın hayırlı olan aynı değildir. ‘İçin-iyi’nin felsefenin sözünü ettiği iyilik kavramıyla alakası yoktur, dahası onunla karşıt durumdadır. ‘İçin-iyi’ politikanın gözetmesi gereken bir kavramdır.
‘Politikanın Vaadi’nde her satırın altını çizebilirsiniz.
POLİTİKANIN VAADİ
Hannah Arendt
Çeviren: Müge Serin
Sel Yayınları, 2023
184 sayfa.