Güncelleme Tarihi:
Geçtiğimiz günlerde oldukça şaşırtıcı ve duygu yüklü bir çocuk kitabı yayımlandı. Adı ‘Pati İzleri’. Tolga Meriç’in yazdığı bu kitap, duygusunu, bir anne kediyle yavrusunun zorunlu ayrılığından alıyor. Kedi sevenler yakından bilir: Her anne kedi, zamanı geldiğinde, yavrusunu hayata bırakabilmek için ondan ayrılmak zorundadır. Tavizsiz bir doğa olayı gibidir bu. Aksi takdirde yavru kedi yaşamayı öğrenemez.
‘Pati İzleri’ bu keskin, dönüşsüz ayrılık vaktinde, yavru kedi Bıdık’ın, bir sabah uyandığında annesini yanında bulamayışıyla başlıyor. Bıdık, ayrılık gününün eninde sonunda gelip çatacağını biliyor aslında. Çünkü annesi ona yaşama dersleri verirken, bu kaçınılmaz, evrensel ayrılığın, evrensel sevgiyle ve hayatta kalabilmekle ilgili sırlar taşıdığını anlatmış önceden. Fakat Bıdık, o günün gelmiş olabileceğine inanmak istemiyor. Annesinin onu haber bile vermeden terk edeceğini düşünemiyor. Ve kedi zamanına göre tam dört ay boyunca annesini bulmaya çalışıyor. Bu arayış sırasında Bıdık’a, annesiyle birlikte geçirdiği sevgi dolu zamanların unutulmaz anıları eşlik ediyor. Kitabın şaşırtıcılığı ise, neredeyse ‘yaşsız’ oluşundan kaynaklanıyor. Hatta duygusunu artıranlardan biri de bu. Bıdık’la annesinin öyküsü, tamamen çocuk edebiyatı içinde kalınarak anlatılıyor fakat yetişkinler için kaleme alınsaymış, yine ancak böyle yazılabilirmiş hissi uyandırıyor. Çünkü anlatılan öyle evrensel bir öykü ki, ruhunun zaten yazılmadan önce de var olduğu belli. Yazar işte bunu yakalamış ve o ruha sonuna kadar sadık kalmış. Çocuk dünyasına ‘inme’, ‘indirgeme’ gibi edebiyat dışı hatalara düşmemiş. Bu da kitabı çocuklar kadar, yetişkin okura da hitap eder hale getirmiş. Hatta yetişkinlerin, özellikle de annelerin, kitaptan daha derin bir şekilde etkileneceği ileri sürülebilir. Çocuklar üzerindeki etkisininse, ‘Pati İzleri’ni ileri yaşlarda hatırlanıp tekrar okuma isteği uyandıran o çocuk kitaplarından biri yapabileceği söylenebilir.
‘Pati İzleri’ bir anne kediyle sütten kesilmesine az kalmış yavrusunun dünyasında, yaşamın ayrılıkla ve sevgiyle ilişkisini keşfederken, okuru hayatla barıştırmak gibi gizil bir güç de ediniyor. “Biz sadece ayrılığın acısını unutacağız. Ama birbirimizi ne kadar sevdiğimizi ve bütün bunları birbirimizi çok sevdiğimiz için yaşadığımızı hiç unutmayacağız” diyen annesiyle Bıdık’ın dünyaları öyle dokunaklı uçlarla örülü ki, hüzün ve sevinç gözyaşları, kitabı okurken durmadan yer değiştiriyor. Birbirinin içinde eriyen bu hüzünle sevinç, hayatla ilişkimizdeki biraz puslu, ezeli ve kırık bir hatırayı aydınlatıp onarmaya başlıyor. Ayrılıkların acısını sevgiyle hafifletiyor...