Güncelleme Tarihi:
ArtOn İstanbul, Türkiye sanat tarihi ve aktüel yaratı gündemine yeni anlam ve eylemler kazandırmayı amaçlayan bir dizi yayın ve sergi projesi düzenledi; ‘Parça Bütün’ başlığı altında Ahmet Elhan, Gülsün Karamustafa, Ülgen Semerci, Mithat Şen, Burcu Yağcıoğlu, Ekrem Yalçındağ ve Begüm Yamanlar’ın yapıtlarını buluşturdu.
Nil ve Oktay Duran’ın vizyon ve emeğiyle, beraberinde özel bir kitabı da getiren galeri projesi, Gökşen Buğra’nın direktörlüğünde sanatseverlere sunuldu. Yayında, sergiye emeği geçen sanatçılar ve direktörle projeyi büyüteç altına alan arşivlik söyleşileri de okumak mümkün. Buğra’nın da altını çizdiği gibi, “Kurumun her yıl yinelemeyi planladığı bu sergi dizisi, parça - bütün ilişkisinin, sanatçıların dünya görüşleriyle, sanat problematiğine bakışlarıyla ve plastik yaklaşımlarıyla gösterdiği farklılıklar, ortaklıklar üzerinden, yapıtların özgün karakterlerini inceleyecek.”
Evrim Teorisi ve pratiğini kendi plastik alfabesi, etiğince sürdüren kıdemli sanatçımız Mithat Şen de, zaten on yıllarını verdiği bu kavrama, sergideki kartpostal pratiğine yaslı ‘Beden III’ serisinin 2018 tarihli yerleştirmesiyle dahil oluyor. Şen, 22 yıl sonra yeniden gündemine aldığı bu meseleyi, sergi yayınında Buğra’ya bir ara, şöyle tariflemiş: “Bir bakıma interaktif... Aynı kartlardaki gibi, bu artık ezbere bakmak yerine zihinde tasarlanan, zamanda tasarlanan ve izleyici tarafından bitirilen bir iş. Zaten, ‘sanat yapıtının, bir gözle karşılaştığında tamamlandığı’ iddiasına yapılan bir gönderme bu...”
Bunun yanında, ‘Parça Bütün’ sergisine çeşitlilik ve zenginlik getiren Burcu Yağcıoğlu’nun ‘grotesk’ ve kâğıt üzerine karakalem desen ile kolajı buluşturan aşırı itinalı ama yaban ‘dekupe’ cevherlerini ise sanatçı, verdiği söyleşideki Doktor ve Frankenstein ilişkisiyle şu harika ifadelerle anıyor: “Frankenstein örneği, pek çok sanatçının işine uyabilir ama benim için gerçekten çok yerinde. Kitabında yoktur ama bazı filmlerinde genç doktor, hayatının yatırımı olan o meşhur beden kolajına elektrik verir ve birkaç saniye süren gergin bekleyişin ardından kolaj, kımıldar ve doktor ‘Yaşıyor’ diye bağırır. Aslında bütün kolajlar böyledir, bir araya geldiklerinde işleyecekler mi, bir anlam ifade edecekler mi, yaşayacaklar mı baştan bilmenin imkânı yoktur. Yaparken de umarım canlanır; umarım bu kafa için doğru kolu bulmuşumdur; umarım hareket eder diye düşünürsün. Bazen olur bazen olmaz, bazen hemen olur, bazen aylar sürer. Olmadığında, doğru parçaları bulana kadar aramaya, ekleyip çıkarmaya devam edersin. Kolajın kendi dinamiğinde olan bir şey bu.”
ArtOn’daki ‘Parça Bütün’ serginin ilk parçası, benzer ve benzersizlik dengesini plastik işçiliğinden gocunmaksızın yıllardır sürdüren soyut sanatçı Ekrem Yalçındağ’ın yine ilk parçasını bizimle tanıştırdığı ‘Otoportre’ serisinin ilk halkasıyla sona eriyor. Bir okul neşesiyle ilk parçası düzenlenen ‘Parça Bütün’ sergisi, aynı zamanda akademi ciddiyetini de yansıtan, sonsuza meyilli ifadelere ev sahipliği
yapıyor.
‘Parça Bütün’ başlıklı sergi 29 Nisan’a kadar ArtOn İstanbul’da görülebilir.