Güncelleme Tarihi:
Son dönemde dünyada yaşanan gelişmeler para kavramını bir an olsun gündemimizden düşürmüyor. Kripto paralar, değişen piyasa koşulları, anlamakta ve takip etmekte zorlandığımız yatırım araçları hepsi parayla olan ilişkimizi bilmediğimiz yerlere taşıyor. Adeta para kaçıyor biz kovalıyoruz!
Paranın bir lisanı olsa, yabancı bir dili öğrenmek gibi onu kolayca öğrenebilsek, onunla rahat anlaşabilsek ne güzel olur değil mi?
Araştırmacı, yazar, eğitmen Meltem Reyhan’ın son kitabı ‘Para ne söyler, biz ne anlarız?” bunun için iyi bir kaynak. Para ve Pahayla Barış, Meltem Reyhan’ın uzun yıllar devam eden atölye çalışmalarından biri. Sembolist yazar bu kitapta, hem kendi hayatındaki hem de atölye çalışmalarına katılanların hayatlarındaki semboller ve mesajlara okumalar yaparak, insanlık tarihinin en önemli sembollerinden biri olan parayla, binlerce yıldır değişmeyen kurallarla nasıl sağlıklı ilişki kurabileceğimizi anlatıyor.
Para’nın lisanı var mı sorusuna “evet paranın bir sembol dili var” diyor yazar, “onu çözmeden parayla iyi ilişki kurmak pek mümkün olmuyor”. Kitap okuru, kendine verdiği değeri sorgulamaya, hayatla ilişkisinde alma verme dengesini görmesine, hayallerinin önüne kendi koyduğu engelleri fark etmesine ve kendi potansiyeline ulaşmasına engel olan inanç kalıplarından nasıl özgürleşebileceğine odaklanmaya davet ediyor. Bütün bunların parayla ne ilgisi var diyebilirsiniz, yazar paranın bir enerji olduğunu ve kişilerin parayla ilişkilerini belirleyenin yine kendilerine verdikleri değer ve hayatı algılayış biçimleri olduğunu anlatıyor.
“Dünyada insanların gereğinden fazlaya yönelmiş olması, bedenlerin giyecekle, evlerin eşyayla doldurulması, çocukların belli okullara giderse mutlu olacakları algısı, genç ve tarz sahibi olduğunda kabul göreceği vurgusu sence özgür iradenin seçimleri mi?” diye soruyor Meltem Reyhan. Satın aldığımız şeyler karşılığında zamanı, emeği, yeteneklerimizi aslında neyi harcadığımızı sorgulatıyor. Daha fazlasını tüketmeye yönlendiren bir sistemde, sahi bizim paraya neden ihtiyacımız var; üretmek için mi yoksa tüketmek için mi?
“Mutluluk ihtiyaçların giderilmesidir” diyor Reyhan. Tabii ki her birimiz mutlu olmak istiyoruz, öyleyse gerçekten neye ihtiyacımız var, bunlar zorunlu mu yoksa bize dayatılanlar mı, ne olursa kendimizi güvende hissederiz, ihtiyaçları giderirken önce kimden vazgeçiyor kimi erteliyoruz? bu sorular kişinin hayatta asıl ulaşmak istediği mutluluk olması gerekirken neden hüsrana uğradığının yanıtını bulmaya yardımcı oluyor.
Kitap mevcut durumu tespit edebilmek için, kendini ve başkalarını yargılamadan geçmişe nasıl bakılabileceğini gösteriyor. Mesajlarımızı aldık, sembolleri okuduk peki şimdi parayla ilişkimizi nasıl düzelteceğiz dediğimiz noktada ise yazar, denenmiş ve işe yaradığı tespit edilmiş öneriler sunuyor. İşte kitapta yazarın okura bazı önerileri:
“Parayı üretmek için mi tüketmek için mi istiyorsun fark et. Güven = Yetenek + Beceri, yani asıl kaynak sensin. Korkuyu ancak cesaret ortadan kaldırır, karar ver harekete geç. Kendinle ilgili gelecek planların olsun. Başkalarını değil kendini değiştirmeye dönüştürmeye emek ver. Kişiye ve yere göre karar alma, kendi prensiplerin olsun. Aileden gelen kalıplar senin kaderin değil, onları her zaman değiştirebilirsin. Bugüne kadar olanlara bir çizgi çekip kendi hikayeni yeniden yazabilirsin. Yeni hikayene daima sahip çıkmalısın, gerekirse her zaman revize edebilirsin”.
Yazar ayrıca, hedef koymayı ve onlara ulaşmayı kolaylaştıran niyetler ve ritüeller de öneriyor; nasıl bir cüzdan kullanılmalı bölümünde oldukça ilgi çekici bilgilere yer verilmiş.
Dünya değişiyor, çalışma biçimlerimiz, parayı kazanma ve biriktirme araçlarımız da öyle. Sürdürülebilirlik ise bireyin kendi değerini bulmasıyla başlıyor. Meltem Reyhan’ın bu kitabı, parayı kavramsal boyuttan tarihsel sürece, sosyolojik, psikolojik, ekonomik boyutlarıyla, gerçek hikayeler, analizler ve çözüm öneriyle geniş bir perspektifte ele alıyor.