Güncelleme Tarihi:
Ricardo Eliécer Neftalí Reyes Basoalto’yu tanıtmaya gerek var mı? Gerçek adıyla söylersek, evet. Ama Pablo Neruda dersek, 20’nci yüzyılın en büyük şairlerinden biri olduğunu anımsatmaya gerek kalmaz. Nobel Edebiyat Ödüllü şair çok verimli bir sanat hayatı geçirmiş, onlarca kitap yayımlatmış. Kitapları, şiirleri neredeyse tüm dillerde yayımlanmış.
Neruda, ‘Canto General’i 1938’de zor koşullarda, yargılanmak üzere aranırken yazmaya başlamış. Kitabı eski destansı şarkıların izini sürerek Latin Amerika tarihini anlatan bir ‘anıtsal şiirsel proje’ olarak tasarlamış. ‘Canto General’ 15 bölüm, 231 şiir ve 15 binden fazla dizeden oluşuyor. Neruda’ya göre sanatsal üretiminin merkezi bu kitap. Anılarında da başyapıtı olduğunu yazıyor.
‘Canto General’, Pablo Neruda’nın 10’uncu şiir kitabı. İlk olarak 1950’de Meksika’da Talleres Gráficos de la Nación yayınevince yayımlanmış. Sonra da gizli olarak Şili’de basılmış. Meksika baskısında Diego Rivera ve David Alfaro Siqueiros’ın çizimleri yer almış.
‘Canto General’ yayımlandıktan kısa süre sonra 10’dan fazla dile çevrilmiş. Bazı bölümlerinin kitaplaşmadan önce dünya dillerine çevrilip dergilerde yayımlandığı biliniyor. Yani şiirler dünyada da heyecanla karşılanmış.
‘Canto General’ birçok kez bestelenmiş. En tanınmışı Mikis Theodorakis’in oratoryosu. ‘Canto General’i Türkçede, ilk yayımlanışından tam 70 yıl sonra okuyoruz. Bu büyük destan, Amerika kıtasının veya ‘Yeni Dünya’nın bir tarihi veya ansiklopedisi, diye tanımlanıyor. ‘Canto General’ Kolomb öncesi dönemi doğanın güzelliklerinden başlayarak anlatan ‘Topraktaki Lamba’ bölümüyle başlar. Nehirler, dağlar, hayvanlar, bitkiler coşkulu bir dille tanımlandıktan sonra sıra insanlara gelir. Toprağı işler, yaşamın uyumuna müdahale eder insan.
İkinci bölüm ‘Machu Picchu Dorukları’ ayrı olarak da yayımlanmış, çok beğenilmiş, bestelenmiş. Eleştirmenler bu bölümü “Neruda’nın dünya şiirine en önemli katkısı” diye değerlendirmişler. İnkalardan kalan harabeleri, o yapıları inşa eden kölelerin dramını anlatmış Neruda. ‘Konkisdatorlar’ adlı bölümle birlikte kıtanın sömürgecilerce keşfi, yağma, soygun ve katliamlar dönemi şiirleşir. “Yalnız, felakettir hüküm süren” diyor Neruda.
‘Kurtarıcılar’ adlı bölümde sömürgecilere direnen kahramanların bağımsızlık savaşının destanını okuruz. ‘İhanet Edilen Kum’da hainlerin, diktatörlerin, cellatların, kendi çıkarları için vatanlarını, yurttaşlarını satanların şiirleri yer alır. Şiirler Latin Amerika’nın tüm ülkelerini dolaşır, 20’nci yüzyıla, Şili’nin haini Gonzalez Videla’ya dek varır.
Baskılara, diktatörlere direnen halkın, işçilerin şiirleri vardır izleyen bölümlerde. Neruda, ‘Uyansın Oduncu’da ABD’nin toplumsal vicdanı saydığı Walt Whitman’a Amerika kıtasına ve dünyaya barışı getirmek için seslenir. Nihayet bu uzun tarih içinde Şili halkının dayanışmasına, o dayanışmada Neruda’nın kendi rolüne gelir sıra. Yaşamöyküsünü, ailesini, aşklarını ve kendisinin bağımsızlık mücadelesindeki yerini Şili’nin bir oğlu olarak abartmadan anlatır. O kadar çok kan akıtılmış, o kadar çok insan öldürülmüştür ki sürgünü, kaçaklığı, mahpusluğu sıradan dertler olarak görür. “Yoldaşlar Isla Negra’ya gömün beni” diyerek vasiyetiyle noktalar büyük destanı. Oysa henüz 45 yaşındadır.
Neruda’nın başyapıtı, büyük destanı ‘Canto General’i Türkçeye ‘Evrensel Şarkı’ adıyla usta şair Adnan Özer çevirmiş. Yazılması yıllar gerektiren 552 sayfalık bu dev eserin çevirisi de yıllar almış. Büyük bir emek. 70 yıl sonra da olsa şiirin, destanın coşkusunu yaşayarak ve çok şey öğrenerek okuyoruz kitabı. Pablo Neruda’nın ‘Evrensel Şarkı’sı büyük bir başyapıt, ölümsüz bir şiir anıtı.