Güncelleme Tarihi:
Kitabı okuyup üzerine yazmaya başlayınca fark ettim ki, daha önceki yazılarımda bolca yer alan kimi kavramları eski rahatlıklarında kullanamayacaktım! Yani rahat rahat ‘Janus’ güzel bir kitap diyemeyecektim! Öyle olmadığından mı, hayır, fakat altbaşlığı ‘Güzelliğin ‘Çirkin’ Yüzü’ olduğundan!
Böyle zamanlarda hep Ergin Günçe’nin “Güzel bir durum kıyısındasın” dizesi gelir aklıma. Sahiden de öyle bir durum. Kitabın adı ve altbaşlığı yeterince açıklayıcı. Bir Roma tanrısı olan Janus, kapıları bekleyen, eşikle özdeşleştirilen, bu nedenle iki yüzü olan bir tanrıdır ve ikilikleri anlattığı için olasılıklar tanrısı olarak da bilinir.
Ebru Güzel de kendi deyimiyle, ‘on iki güzel insan’la, Janus’un karanlık yanına ışık tutacak bir çalışma yaparak, ‘sözün güzeli’ne varıyor. Klişeyi farklı anlamda yinelersek, ‘yüzde değil, özde güzellik’ peşinde!
Özde güzellik nereden geliyor, yıllardır çok severek okuduğum bir yazardan, Nilgün Cerrahoğlu’ndan: “Özgüvene sahip kadın aynı zamanda güzeldir.” Öyleyse özgüven, özgüzelliktir demekte de bir sakınca yok.
Güzelliğin bir örüntüden oluştuğu düşüncesiyle başlıyor yazar, “Parçadan oluşmaz, karma bir desendir” diyor, yani “Bütünü kapsayan, anlam, sayı, renk, düzen, estetik, harmoni gibi değerlerden oluşur”. Devamındaki alıntıdaysa, güzelliğin bütünselliğini ve onu en iyi anlatan sözcüğün fizyonomi olduğunu belirten RJ Alapack, “Güzellik; bir kadının yüzü, kendini taşıma şekli, hareketleri ve jestleri, konuşma biçimi ve onun kişisel, entelektüel, ahlaki ve ruhsal özelliklerini kapsar” diyor, çünkü fizyonomi de birliği, yani bütünselliği temsil eden bir sözcük.
Bu özdegüzellik ya da özgüzellik kitabında, başka düşünürlerin görüşleri de yer alıyor. Güzelliğin ve çirkinliğin tümüyle kadın yüzü ve kadın bedeni üzerinden tanımlandığına dikkat çeken görüşler bunlar, bir de tabii yaşlılıkla.
Çok güncel ve ilginç başlıkları var, ‘Güzellik pandemisi’, güzellik hastası bir kültürün doğal olarak yaşadığı bir salgın. Ebru Güzel, sözü daha sonra, şimdi bazılarını yitirdiğimiz adlara bırakıyor. Fatmagül Berktay Hoca’nın cümlesi, güzelliğin kadın gözünden tanımı: “Kadın başkası tarafından belirlenerek değil, özne olmaya çalışırsa güzeldir.” İdeal güzellik tanımının karşılığı Angelina Jolie olduğu zamansa, bu diğer kadınların kendilerini eksik hissetmelerine yol açıyor. ‘Kusurlu güzellik’ diye bir tanım var sanki son yıllarda ve alternatif güzellik tanımı olarak çok yerinde bence. (Öyle de kapitalizm ve sistemin pazarlamadığı şey kalmadığı için, bunu da “yoksa kapitalizmin bir oyunu mu bu?” diye düşünmeden edemedim!)
Yazar, ‘güzellik zorbalığı’ndan söz ediyor ve Ayşe Kulin’in “Keşke güzel olmasaydım, belki birçok insanla daha iyi iletişim kurardım” dediğini anıyor bu bağlamda. Yıldız Kenter’in “Yaşama her koşulda evet diyen kadın güzeldir” güzellemesi, kadınlar için güzelliğin tek bir alana, tanıma sığdırılamayacağını da işaret ediyor ki, eril dilin güzellik tanımını geçersiz kılmak için de bir olanak.
Onkolog Yavuz Dizdar tıbbi bir terimle, ‘patolojik güzellik’le bakıyor; ona göre ‘Güzellik her insan için biriciktir’ ama ‘Gözleri, kaşları, burnu tektipleştirirseniz bu patolojik güzellik olur’. Zuhal Olcay, ‘Zekâyla bütünleşmeyen güzelliği eksik’ buluyor. Kadının erkekten her manada üstün olduğunu söyleyen Tarık Akan soruyor: “Herkes güzel olabilir. Çirkin olmak ne demek?” Sahi ne demek?
Nilgün Cerrahoğlu’nun güzel tanımı çok açık ve çok doğru, “Özgür kadın, güzel kadındır” ve “Güzel kadın da kendisiyle yüzleşebilen kadındır”. İç içe iki tanım, ikisi de birbirinden özgür ve güzel. Bozkurt Güvenç kadının doğasından ve biyolojisinden gelen güce dikkat çekiyor, bu da kadına güzellik katan bir özellik, üstünlük değil mi?
Yazar Ebru Güzel, yukarıda sözünü ettiğimiz tektipleştirilen güzelliğe ‘güzellik seti’ adını veriyor ve bu ‘ataerkil kumpas’ın farkına vararak, ‘ideal güzellik’ anlayışından kurtulmak gerektiğini vurguluyor: “Sadece oran değil, harmoni, zekâ, nezaket, şefkat, empati, etik ve estetik değerlerden oluşan güzelliğin bütüncül desenini yeniden örmeliyiz.”
Yüzde yüz olması gerekmiyor, yeter ki özde güzellik olsun!