Özgürlük umuduyla sefalete gitmek: Ellis Adası

Güncelleme Tarihi:

Özgürlük umuduyla  sefalete gitmek:  Ellis Adası
Oluşturulma Tarihi: Ekim 22, 2020 21:25

Deneysel metinleriyle modern Fransız edebiyatında sarsılmaz bir yer edinen Georges Perec imzalı ‘Ellis Adası’; ezilenlerin, kimliğini yitirenlerin, umutsuz insanların ve bir varoluş sancısının novellası... Kitap aynı zamanda dönemin ütopyası sanılan Amerika’ya çarpıcı bir hiciv niteliğinde.

Haberin Devamı

Deneysel metinleriyle modern Fransız edebiyatında sarsılmaz bir yer edinen Yahudi asıllı Fransız yazar Georges Perec’nin 1892-1924 yılları arasında 16 milyona yakın göçmenin Amerika’ya girmek için geldiği ilk durak olan Ellis Adası’nı konu edindiği adayla aynı ismi taşıyan novellası Ayberk Erkay’ın çevirisiyle Sel Yayınları tarafından okurla buluştu.
Georges Perec 1936 yılında doğdu. Tarih bölümünü bıraktıktan sonra kendini edebiyata verdi, düzyazıda deneyselliğin doruklarına çıktı. Öyle ki Fransızcanın en çok kullanılan sesli harfi (muhtemelen en çok kullanılan harfi de) ‘e’yi kullanmadan yazdığı ‘Kayboluş’ romanıyla büyük ses getirdi. Nitekim ‘Ellis Adası’ da 67 sayfalık ince bir kitap olmasına rağmen pek çok sayfası şiirsel bir biçeme sahip. Kitap, “On dokuzuncu yüzyılın ilk yarısında, düşlere layık bir umudun ışığıyla aydınlandı Avrupa: Ezilmiş, baskı görmüş, zulme uğramış, köleleştirilmiş, katledilmiş bütün halklar, sömürülmüş, aç bırakılmış, salgın hastalıklarla, kıtlıkla, açlıkla geçen yıllarda kolu kanadı kırılmış, perişan olmuş bütün sınıflar, vadedilmiş yeni toprakların düşünü kurmaya başladılar: Amerika” diye başlamakta.
Yazarın betimlediği tüm bu ezilen gruplar Amerika’yı bir özgürlük umudu görerek göçmen bürosunun merkezinin bulunduğu 14 hektarlık Ellis Adası’na üç haftalık bir yolculukla gelmektedir. Ancak zaten ezilmiş olan bu insanların arasındaki zenginler kayırılırken fakirleri daha fazla ezilmiş, özgürlük umuduyla çıktıkları bu yolda sefalete düşmüşlerdir. 1892 yılından 1924’e kadar yaklaşık 16 milyon kişi adaya gelmiş, 250 bini kabul edilmemiş, 3 biniyse adada intihar etmiştir. Kitabın ilk bölümü olan ‘Gözyaşları Adası’ da bu bilgiyle biter, ikinci bölümü olan ‘Bir Yolun Tasviri’ başlar. Burada şiirsel biçem daha ön planda olup yazarın, Ellis Adası’nın terk edilmiş, hurdacılar tarafından yağmalanmış haline bakarak Yahudi olmanın ne olduğunu anlamaya çalıştığı bir süreci konu edinir. Yazar da Yahudi’dir fakat bu kimliğe dair hiçbir fikri yoktur. Bu noktada mekân, kimlik, hafıza iç içe geçer ve bir varoluş kriziyle karşı karşıya kalır yazar. “Bir şekilde, bir yerde, kendimden olan bir şeye yabancıyım” diye yazmaktadır. Amerika’nın “gökten nar gibi kızarmış hindilerin” yağan bir yer olmadığını, aksine buraya gelen ezilmiş toplulukların varoşlardaki penceresiz barakalarda onlarca kişi bir arada kalarak günde 15 saat çalışmaya mahkûm edildiklerinin altını çizer.
‘Ellis Adası’ ezilenlerin, kimliğini yitirenlerin, umutsuz insanların ve de bir varoluş sancısının novellası olup dönemin ütopyası sanılan Amerika’ya çarpıcı bir hiciv niteliğindedir. Belki de ütopyanın kelime anlamına gönderme yaparak orayı ‘hiçbir yer’ olarak da niteler Perec. Öte yandan kitabı anlatıya dayalı küçük bir tarih olarak görmek de mümkün zira anlatıya dayalı tarih anlayışı (narrative history) tarih yazımında kendine yer edinmiş bir kavramdır. Bu bağlamda tarihi roman tarzından uzakta olmasına rağmen tarihin ve edebiyatın iç içeliğini farklı bir şekilde okura sunan ‘Ellis Adası’, Perec’nin edebi izleğini yansıtan nevi şahsına münhasır bir metin olarak karşımıza çıkar.

ELLIS ADASI

Özgürlük umuduyla  sefalete gitmek:  Ellis Adası
'Ellis Adası' - yeni kayıt
George Perec
Çeviren: Ayberk Erkay
Sel Yayınları, 2020
67 sayfa, 18 TL.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!